Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '16

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye, Cerablus Operasyonu ile ABD'yi hizaya getirmiş gibi...

Türkiye, Cerablus Operasyonu ile ABD'yi hizaya getirmiş gibi...
 

Petrol havzalarının bu görüntüsünü "bataklık" diye algılayanlar, "Suriye'den bize ne" diyorlar...


BU NEDENLE, CERABLUS(FIRAT KALKANI) OPERASYONU, FIRAT'IN BATISI İSKENDERUN'A KADAR KONTROL ALTINA ALINMADAN BİTİRİLMEMELİDİR...

Bu operasyon da, daha önceki yıllarda "Kuzey Irak'a defalarca yapılan operasyonları gibi" Türkiye lehine bir sonuca ulaşmadan bitirilmemelidir...Yani Türkiye'nin, Kuzey Irak için çizdiği "kırmızı çizgi" sarardığı gibi, Fırat'ın batısı  için çizdiği "kırmızı çizgi" de sararmamalıdır.

Bunun için de, Türkiye yeteri kadar bir askeri güçle, en az iki yıl kadar bölgede kalmalıdır....

*

Bu gün, operasyonun 6. gününü yaşıyoruz... Kara ve hava kuvvetlerimiz, bölgedeki IŞİD ve PYD/YPG güçlerini bölgeden temizlemek için harekata devam ediyor...

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekat yaptığı bu bölge, Misak-ı Milli'nin Suriye'nin batı kısmında, İskenderun'dan başlayan, Halep'in kuzeyinden geçen ve Cerablus Köprüsüne uzanan bir hattın kuzeyinde cereyan etmektedir... Bana göre bu yeterli değildir.

Bu bakımdan Operasyon, Fırat'ın batısından İskenderun'a kadar genişliğine ve Halep'e kadar da derinliğine uzatılmalıdır...Bu arada, İskenderun ile sınırdaş olan ve şu an için PYD/YPG kontrolündeki Afrin kantonu da Özgür Suriye Ordusunun kontrolüne alınmalıdır...

Özgür Suriye kontrolü altına geçecek bu bölge, kim ne derse desin "Güvenlikli Bölge" olarak ilan edilmeli ve bu bölge, aynen "Kuzay Irak Bölgesel Kürt Yönetimi" gibi, tamamen "savaş öncesi bölge halkından" oluşan "sosyal ve siyasal" bir yapılanmaya dönüşmelidir...

Şu anki durum Türkiye'nin lehine görünmektedir. Türkiye'nin sınır güvenliğin uzaktan koruyan ve güvence altına alan başka bir çözüm tarzı olamaz...Ancak ABD'nin sağı-solu belli olmaz... Bu bakımdan temkinli olmak lazımdır... Bunun için bu konuda yapılan farklı önerilere itibar edilmemeli ya da yapılan farklı öneriler bu düşünce istikametinde değerlendirilmelidir.

Örneğin, Türkiye'nin tesis ettiği "güvenlikli bölgenin", içinden "petrol koridorunun" geçtiği bir "Kürt duvarı" ile kuşatılması gibi...

Çünkü, dünden bugüne, yabancıların, daha doğrusu Türkiye'nin gelişip büyümesini istemeyenlerin Ortadoğu için ortaya attığı ve "bataklık" algısı üzerine yatanların "pasif dış ve sığ" politik görüşleri ve uygulamaları yüzünden Fırat'ın doğusunda kaybettiğimiz "Kuzey Irak"  gibi "Fırat'ın batısının" da kaybedilmemesinin gerektiğini düşünüyorum...

Bu bakımdan da, Türk Silahlı Kuvvetleri, yeteri kadar bir güçle, en az iki yıl süre ile bölgede kalmalıdır; aynen Kuzey Irak'ta olduğu gibi, tekrar tekrar başa dönülmemesi için...

 

SONUÇ :

Ortadoğu için, Batı kaynaklı olduğunu düşündüğüm "bataklık" algısının üzerine yatanların ve bu algıyı, Mustafa Kemal'in "yurtta barış, dünyada barış" ilkesi ile destekleyerek "bizim o bataklıkta işimiz ne?" diye soranlara şu yanıtı vermek isterim:

Önce, Türkiye'nin coğrafi konumunun kendisine dayattığı "jeopolitik hassasiyet" bu ilgisizliğe izin vermez...

Tarihi süreçte, dünya üzerindeki hiçbir ülkenin sınırları uzun üre aynı kalmamıştır. Birbirini izleyen savaşlar ve arkasından gelen antlaşmalar bu sınırları değiştirmiştir. Bu süre içinde bazı küçük beylikler ve prenslikler imparatorluk olmuş; bazı İmparatorluklar da ya parçalanmış ya da ortadan kalkmış ve tarihten silinmiştir.

Kaçınılmaz olan bu tarihi ve siyasi olgu hala devam etmektedir...Ülkeler, büyümek ya da küçülmek durumu ile karşı karşıyadırlar...Bu durum Türkiye için de söz konusudur...Ayrıca unutulmasın ki, "BÜYÜMEK İSTEMEYENİ KÜÇÜLTÜRLER"...

Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Yurtta barış, dünyada barış" ilkesini de doğru okumak ve doğru anlamlandırmak gerekir...Bu ilke, "her ne pahasına olursa olsun barış" anlamına gelen "durağan" bir politikayı öngörmemektedir.

En azında, düşmanın yaptığı politik, stratejik ve taktik yanlışlarından ya da çıkan fırsatlardan yararlanarak kaybedilen haklar geri alınmalı ve ilave kazanımlar elde edilmelidir...

M. Kemal Atatürk'ün kendisi de, bu ilkeye sadıktı; ancak  bu ilkeyi,"her ne pahasına olursa olsun" bir "teslimiyet" anlamında değil; "şimdilik bir erteleme, zamanı gelince gereği yapılır" olarak kabul etmiştir. 

Türkiye de, şu anda bunu yapmaktadır...

 

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..