Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '17

 
Kategori
Dünya
 

Türkiye’nin Ayak Sesleri

Türkiye’nin Ayak Sesleri
 

Türkiye’yi Kimse Durduramıyor


 
 
1.       Emperyalizm Kuşatması
 
Türkiye, emperyalizmin kuşatması altındadır. Bu kuşatmanın yarılabilmesi için bir savaş vermektedir. Türkiye, SSCB tarafından tehdit altında olduğu gerekçesiyle, kendisini koruması için Mayıs 1950 ‘de NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmuştur. Sonrasında Ağustos 1950’de bir müracaat girişiminde daha bulunulmuştur. Sanırım pek muteber görmemişler ki herhangi bir ses çıkmamış. 25 Haziran 1950 yılında patlak veren Kore Savaşı NATO’ya girilmesi için bir fırsat olarak değerlendirilmiş ve Kore’ye asker gönderilmiştir. Daha Kore’ye gitmeden ABD askerleri ile Türk askerleri arasında tartışma yaşanmıştır. ABD komutanı bırakın savaşın sevk ve idamesini, irtibat ve koordine için dahi bir Türk subayını savaş harekât merkezinde görevlendirmemiştir. Kore Savaşında ABD Türk birliğini birçok kez harcamaya kalkmış olmasına rağmen Türk ordusu bu cenderelerden alnının akıyla çıkmasını bilmiştir. Tüm bu ABD’nin hain olaylarına rağmen askerimiz üzerine düşen görevi üstün bir feragat ile yerine getirmiştir. Kore’de savaş Türk askerinin sayesinde kazanılmıştır. ABD ve bütün dünyada bilir ki; Türk askeri olmasaydı ABD askeri Kore’den geri evine dönmesi mümkün değildi. ABD askerinde maliyeti katbekat daha ucuz olan bu kahraman Türk Askerinin sizi o bataklıktan çekip aldığını asla unutmayın. Türk askerini minnetle anın, ona saygısızlık yapmayın ve hürmet etmekte kusur etmeyin.  Bunu bizim tarihçilerimiz gündeme getirmese de ABD bu yapılan kahramanlıkları unutmamıştır. Tabi bizde Kore’de yapılan bu kahramanlıkların karşılığını sadece Türk askerinin kahramanlığını ABD’ye tescil ettirerek almışız. İşte kahramanlığını kanıtlayan bu askeri ABD keşfetmiştir. Bundan sonrada hep onu kullanmak adına gözünü Türk askerinden ayırmamıştır. ABD şunu çok iyi biliyor, Türk askeri dünyanın en güçlü ve cesur askeridir. Neyse, Türkiye Kore’ye asker göndermekteki amacına ulaşmış, 18 Şubat 1952 tarihinde NATO’ya üye olarak kabul edilmiştir. Türkiye Bu tarihte NATO’ya kabul edildi ama NATO’ya kabul edilmesiyle de kolunu emperyalist güçlere kaptırmış oldu. Tabi tüm bunlar ABD’nin emperyalist bir ülke olarak üzerimizdeki oyunlarını rafa kaldırmamaktadır. Böyle kahraman bir ülkeye bizim bu yapmayı düşündüklerimiz yakışmaz dememektedir. Kore’de elde etmiş olduğumuz bu başarıların karşılığını Türkiye’de yaptığınız CIA operasyonlarıyla taktir ettiğinizi unutmadık unutmayacağız.
 
 
 
2.       Emperyalizmin Operasyonları
 
NATO ile sözde müttefik okunulmasıyla içerideki yabancı sevdalısı olan Osmanlının zarar bakiyesi mandacılara ve hainlere gün doğmuş oldu. NATO, istihbarat örgütleri ve STK’ları ile Türkiye’deki bu kullanışlı hainleri çok iyi değerlendirdi. Türkiye yönetim oyunlarına, saldırılara, infazlara, darbelere, ekonomik müdahalelere, askerimizin başına çuval geçirilmesine ve 15 Temmuz olaylarına maruz kaldı. Tüm bunlar bize NATO’nun derdinin ne Türkiye’nin güvenliği ne demokratikleşmesi nede gelişilmesidir. NATO tüm bunların aksine Türkiye’nin emperyalist güçlerin güdümünden çıkmamasını istemektedir. Bir Ortadoğu ülkesi olarak kendisine çizilen çizginin ve oynamasını istedikleri rolün dışına çıkmasını istememektedir.
 
 
 
3.       Bu Gömlek Dar Gediyor
 
Böylelikle, kendisine biçilen bu gömleğin dar geldiğini fark etmiştir. Dünya’da yaşanan güç kaymasını gören Türkiye, fırsatları değerlendirmek üzere atağa kalkmıştır. Bu sebeple de, bu deli gömleğini yırtıp atmıştır. Kendisini NATO ve AB ile sınırlamanın yanlışlığını fark ederek kendi coğrafyasında ve yeni coğrafyalarda işbirliği imkânlarını değerlendirmek üzere bir atılım içeresine girmiştir. Kendisine bağlı bir müstemlekesi olarak gördüğü Türkiye’de olup bitenleri gören emperyalist devletler çılgına döndüler.  Aklını kendi genlerinde bulunan güç stratejisi ile bozan batı medeniyeti olan bitene seyirci kalmayarak saldırıya geçti. Türkiye’nin nasıl kendilerine karşı böyle bir tavır ve davranış içerisinde olduğuna bir anlam veremedi. Türkiye’nin bu isyanını cezalandırmak istedi. Operasyon üzerine operasyon düzenledi ama muvaffak olamadı.  Son çare olarak giriştiği 15 Temmuz Türkiye’yi çökertme harekâtında da çuvalladı. Bu harekât yüce Türk milletinin sinesinde söndürülerek bastırıldı. Dünya dengelerinin değişimiyle başlayan bir diğer mücadelede bu mücadeleye eklemlenmiştir. Böylelikle şartlar 1’inci Dünya Savaşı şartlarına evirilerek mücadelenin zorluğu daha da artmıştır. Emperyalist güçler bölgedeki ülkelerin güç merkezlerine, devlet büyüklerine, dini değerlerine, kültürüne ordusuna, birliğine ve de bütünlüğüne karşı yıpratma ve parçalama operasyonları başlatıldı.
 
 
 
Karşı Yarma Operasyonu
 
Türkiye bu kuşatılmışlıktan kurtulmak için bir karşı yarma operasyonu başlatmıştır. Bölgenin haritalarının sil baştan planlanması projesi programa bağlanarak yürürlüğe konuldu. ABD, Türkiye’nin de dahil olduğu ülkelerin parçalanmasına ilişkin haritaları NATO toplantılarında, raporlarda, özellikle yazdırılan kitaplarda ve medyada açıktan yayımladı. Plan devrede ve bu planın programı halihazırda uygulamada. Görüldüğü üzere bölge ülkeleri uygulanan bu programla dünya üzerinde cehennemi yaşamaktadır. Türkiye ne bu plandan bağımsızdır nede bölgedeki gelişmeler Türkiye’yi ilgilendirmemektedir. Türkiye hem bu planların hem de hedef coğrafyanın tam ortasındadır. Yaşanan olayların hepsi bizi doğrudan ilgilendirmektedir. Türkiye bu projenin tam ortasında kalmış bir ülkedir. Bölgesel parçalanmanın ve daha birçok unsurun merkezi, düğüm noktası Türkiye’dir.
 
Bölgemizde yaşanan bu mücadele batı emperyalizminin güçlenerek devam etmesi veya doğunun özgürlüğünü kazanma mücadelesidir. Doğu ya en az bir yüzyıl daha sömürülecek yada emperyalizm sonun başlangıcına kapı açacaktır. Batı medeniyeti hâlihazırda batışına aralanan kapıdan geleceğinin ne olduğunu görmüştür. Şu anki çabası ise aralanan bu kapının sonuna kadar açılmamasını sağlamaktır. Batı içeriye anafor getiren bu kapının iş işten geçmeden biran önce kapatılarak refahın doğuya gitmesini önlemek istemektedir.
 
Türkiye coğrafi konumu nedeniyle saldırılara maruz kalırken aynı konumu nedeniyle ittifak kuracağı bloğun kazanımlarına değer katacağı güçlü bir ülkedir. Bunu herkes bilir, batı daha iyi bilir. Batı Türkiye’yi elinde tuttuğu bir ülke olarak görüyor ve eski usulüyle döverek kontrol etmeye çalışıyor. Bu isyan eden Türkiye’yi terbiye etme usulünün bizdeki karşılığı ise Türkiye’nin çevresine ve dünyaya açılarak işbirlikleri geliştirmek oldu.   Emperyalist devletler bunu anlamakta zorlanıyor veya anlamıyorlar. Sorunun uygulanan güç dozunda olduğunu sanarak yeni planlarla tekrar geliyorlar.   Zamanın ruhu değişiyor ama batı emperyalizmi bunu görmek istemiyor.  Türkiye Tüm bu olup bitenleri gördü ve hızlı bir karar ile savunmadan saldırıya geçerek stratejisini güncelledi. Türkiye vatan savunmasının kendi topraklarında icra edilemeyeceğini anladı ve sınırlarının dışında konumlandı ve daha da konumlanacaktır. Türk milleti ruhunu kaybetmedikçe milli birlik ve beraberlikten uzaklaşmadıkça, içerideki hainlere pirim vermedikçe bizi yıkamayacaklar ve parçalayamayacaklar. Türkiye haklılığının ve doğruluğunun verdiği güçle mücadele ediyor.
 
Türkiye’nin gelişini kimse durdurulamayacaktır. Umarız tüm ülkeler aklıselimde buluşur ve dünyaya huzur gelir. Çocuklarımıza güvenli bir dünya bırakmış oluruz. Bundan büyük bir hedef olabilir mi?
 
Lütfen Paylaşınız.
 
Tüm Okurlarıma Saygılarımla. 
 
 
 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..