Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '16

 
Kategori
Güncel
 

Türkiye'nin İsrail ve Rusya ile barışması "tükürdüğünü yalamak" mıdır?

Türkiye'nin İsrail ve Rusya ile barışması "tükürdüğünü yalamak" mıdır?
 

internetten alınmıştır


Türkiye'nin ana muhalefet lideri böyle söylüyor: Türkiyenin, son dönemdeki kuşatılmışlığı aşmak için, bölgenin iki önemli ülkesiyle yaşadığı krizi bitirme yoluna girmesini, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "tükürdüğünü yalamak" olarak niteliyor.

Üstelik bunu öyle bir biçimde söylüyor ki, sanki Türkiye ile uzlaşmaya karşı olan fanatik bir İsrail politikacısı ya da Rus devlet adamı gibi vurgu yapıyor: Türkiye Cumhurbaşkanına hitaben; "işte sana tükürdüğünü böyle yalatırlar" diyebiliyor.

Ana muhalefet liderinin kafası hala şuna basmıyor mu: Eğer ülkenin Cumhurbaşkanına başka bir ülke tükürdüğünü yalatıyorsa, bunun en az yarısını da siz yalarsınız...Çünkü, aynı ülkenin insanı ve aynı devletin siyasetçilerisiniz.

Kaldı ki, Türkiye, Binali Yıldırım'ın Başbakan olmasıyla birlikte dış politika da dümen kırdıysa, karşıdan gelen dalgaların giderek daha güçlenmesindendir...Devleti yönetenler de gemi kaptanları gibi, tehlikeli sularda kritik manevralar yaparlar, yapmalıdırlar...Bu işin doğası gereğidir...

Sanki, bölgedeki ve dünyadaki tüm sorunların müsebbibi Türkiye ve Türkiyeyi idare edenlermiş gibi bir saplantı sadece bazı sıradan insanlar da değil, Kemal Kılıçdaroğlu gibi ana muhalefet lideri olmuşlarda da var...Korkunç bir durum!...Türkiye'de devlet birileriyle barış yaparsa niye barıştın, savaş yaparsa niye savaştın, diyen saplantılı bir muhalefet anlayışı var.

Evet, Tayyip Erdoğan'ın birinin mutlaka söylemesi gerektiği, dünyadaki zulümleri, haksızlıkları söylemesi, dünyanın efendilerinini Türkiye üzerine çullanmasını getirdi. Türkiye, son dönemde İsrail gibi tüm bölgeyi domino etme gücüne sahip bir devlet ve Rusya gibi Sovyet hevesleri içine girmiş bir liderle aynı anda kavgalı olmakla zor bir döneme girdi...Ama bu karşıdakiler için de geçerliydi.

Bunun bir şekilde aşılması gerekiyordu...Bugün Türkiyenin ileri sürdüğü şartları tam olarak yerine getirmese bile İsrail, ilk defa burnu sürtülmüş olarak Türkiye ile yeniden iyi ilişkiler içine giriyor...Terör'ün dalga dalga kapımıza dayandığı(dayandırıldığı) bu ortamda Türkiye'nin de böyle bir çıkışa ihtiyacı var.

Rusya ile de durum aynı...Rus uçağının düşürülmesiyle ortaya çıkan kriz Türkiye ekonomisine zarar verdiği gibi, Türkiyenin PYD terörüyle mücadelesinde de sınırlayıcı sonuçlar doğurdu...Bununla Rus uçağını düşürmek hataydı, demiyorum...Türkiye, aslında pervasızca bölgede at oynatacağını vehm eden Putin'e de okkalı bir şamar atmış oldu...Bu kararlılığı göstermek de çok önemlidir, bedeli ne olursa olsun.

Ancak, her zaman söylendiği gibi, devletler arasında dostluk yada düşmanlık olmaz, menfaat birlikteliği olabilir...Türkiye, bugün menfaatleri gereği yeniden komşu ülkelerle normal ilişkiler kurma yoluna giriyorsa bunun neresi kötü ki buna tükürdüğünü yalamak diyebiliyorsun?

Bu nasıl bir anlayış, nasıl Atatürkçülük....Atatürk de gün geldi savaştı ama gün geldi savaştığı düşmanla barıştı...Türk-Yunan savaşından kaç yıl sonra Venizelos Türkiye'ye geldi ve Yunanlılarla dost olduk!!

Zaten, şundan eminim ki, bugün kendini Atatürkçü, Kemalist falan diye pazarlayanların yüzde sekseni Atatürk döneminde yaşasa şimdi Tayyip Erdoğan'a ne yapıyorlarsa ona da aynısını yaparlardı.

Kurtuluş Harbine karşı çıkar, şehitler gelmesin diye yollara dökülür, Amerikan mandasını ya da Rus "ayısını" kabul edip yan gelip yatmak adına yazılar döşenirlerdi...Nitekim ağababaları öyle yapmıştı.

Ben, şahsım adına Sayın Kılıçdaroğlu'nun ifadelerinden hicap duydum...Sanki, Türkiye, İsrail ve Rusya karşısında aciz duruma düşmüş-ki böyle de olabilirdi- de bunlarda bunun sevinciyle, kendi devlet başkanlarına verip veriştiriyorlar...Bak, işte bu efendiler seni böyle hallere düşürür, sevinci bu!!

Hep söyledik, yine söyleyelim: Bu ülkenin asıl zaafı içerdendir, dışardan değil...Bizi güçsüz yapan, dışarıya karşı plan ve projelerimizi engelleyen içerdeki "güç"lerdir...Bunlar ayak bağı olmasa Türkiye bugün ulaştığı ekonomik ve siyasi güçten çok ötesine geçecektir...

Bunlar Atatürk döneminin mandacılarıdır...Bugün de bu iktidardan kurtulmak için dış güçlerden medet umanlardır...Amerika gelse, Rusya gelse Türkiye'yi işgal etse ve bunları Tayyip Erdoğan'dan kurtarsa, yalamayacakları potin yoktur.

Ne tuhaf ve ne acıdır ki, bunlar aynı zamanda tüm mandaları reddederek yokluklar içindeki bir milletle birlikte düşmana savaş açıp Kurtuluş Harbi başlatan Mustafa Kemal'in "izinden" gittiğini iddia edenlerdir.

Herhalde bu da Atatürk'e yapılmış en büyük zulümdür!

 

 

 

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..