Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '15

 
Kategori
Deneme
 

Üçü de sınıfta kalmışlardı 3. Bölüm

Üçü de sınıfta kalmışlardı 3. Bölüm
 

Alıntı


Üvey kardeşinin ne suçu vardı ki, kimin safına geçeceğini şaşıran Esra, bazen anneci, bazen babacı oluyorsa da, kendisini ablasının yerine koymadan da edemiyor ve - Anne, ablamın yerinde ben olsaydım, daha lafını bitirmeden annesi kızının saçını çekmiş - Bak vallahi saçların elimde kalır, ne o üvey eline mi kalmak istiyorsun kız! Ama babanda böyle pis tiyniyet olduktan sonra, olur, olur o da olur, deyip kızını paylamıştı.

Dışarıdan tüm aileler ne kadar da mutlu görünüyor diye aklından geçiren Esra; Altını biraz kurcalasan neler dökülür o halıların altından! Bu cümle annesine aitti, aynı cümleleri annesine söylemiş olmayı ne kadar da isterdi Gün geçtikçe, Solmaz'a göstermiş olduğu davranış ile, kendisine gösterdiğinin ilginin arasında dağlar vardı, ona olan davranışı, babasına karşı göstermelik ve tezattı. Ablası ona üvey gibi davranmıyorken! Onunda bir öz annesi vardı kim bilir kızının saçlarını nasılda öpüp okşardı! Esra, bazen onunla öyle bir didişmek istiyordu ki, belli ki annesi, bu ikilemin arasında, Esra'yı hırpalayıp canını yakıyordu.

Okul vaktini geçirmek istemeyen kız  ilkokulda da Yoncanın kız kardeşi Fulya ile aynı sınıfta okuyorlardı. Kapıyı hızla çarpıp, annesine hoşçakal ben okula gidiyorum bile dememişti, annesinden, Solmaz konusunda, müspet ve menfi olarak etkileniyordu.

Solmaz ablasını yerine göre üzse de seviyordu. Ablası, ona cep harçlığını verdikten sonra, ne arzu ettiğini, her hangi bir ihtiyacında beraber çarşıya çıkabileceklerini her fırsatta söylediğinde!  Annem neden düşüncesizce davranıyor? Bilmez mi ki, ben büyüme çağındayım, psikolojimin bozulması anneme ne kazandıracak gibi, ve daha neler, neler, aklı büyük laflar ediyordu!

Solmaz ise; Annelerimiz ayrı ama aynı kanı taşıyoruz düşüncesiyle, Esra'yı sevip kolluyordu. Yeni bulmuş olduğu kafeterya da, bir kaç saat daha fazla çalışma olsa da, restoran da çalıştığından daha zevkli hem de parası daha fazla diye aklından geçiren genç kız - Akşam çabuk olsa da eve bir adımı mı atsaydım, yorgunluktan bittim diyordu. Bir yandan da aklına taktığı Sedat'ı düşünmeden de edemiyordu. Belki şimdilik çalışmıyor ama, nihayetinde Askerliğini yapmış hem de çalışan biri, bu düşüncelerle kız vaktin nasıl geçtiğini bilememiş, yemeğini de kafeterya da yiyen kız, onu almaya iş yerine gelen babasıyla eve geç saatte girmişlerdi.

Üvey anne - Oo, hep böyle mi geleceksin eve, Solmaz hanım dediğinde Solmaz sesini çıkarmadan, kendi odasına girip kapıyı çarpmış, tepkisini haklı olarak belli etmişti. Babası - Yahu ne takılıyorsun kıza, gidip ben aldım işten, bu ne ya, car car, sen konuşmadan duramaz mısın? Yeter bir huzur ver kadın! 

Solmaz odasındayken telefonu çalınca eline alıp alo demişti, arayan Nehirdi, iki kız telefonda annelerinden dert yanıyor iken Nehir - Hadi seninkinin adı belli, üvey, peki ya benim annem, yemin ederim beni kadın daraltıyor ya! Akşam yemeğinden sonra, başım ağrıyor, galiba güneş başıma geçti deyip odama çekilmiştim ama, annem bir araba soru sorup beni bunalttı Solmaz. Kızların muhabbetini Nehir'in oda kapısının vurulması bölmüştü - Seni sonra ararım deyip, Nehir telefonu Solmazın yüzüne istemeyerek de olsa kapatmıştı.

Kapıyı çalan Nehir'in annesi - Ee ne oldu, anlat bakalım, neler yaptı kızlar, Sedat kiminle ilgilendi, Solmazla mı, Yoncayla mı? Dediğinde ise! Nehir patlama noktasına gelip - Yeter artık anne, yeter, o beğenmediğin kızlarla bende beraberdim, sen neyin çeteresini tutuyorsun? Kendi kızına bak! Sedat onlardan çok benimle ilgilendi, şimdiden söyleyeyim de, sonra kafamın etini yeme. Annesi - Sen uykunu iyi almadın herhalde şapşal, yine zırvalıyor-sun deyip kızına sert bir şekilde çıkışmıştı.

 
Toplam blog
: 425
: 412
Kayıt tarihi
: 24.02.13
 
 

37 Yıldır  yurtdışında yaşıyorum , 1000 den fazla şiirim var,  çeşitli edebiyat sitelerinde, derg..