Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '14

     
    Kategori
    Eğitim
     

    Üniversite mezunu değil bilim adamı yetiştirin

    Üniversite mezunu değil bilim adamı yetiştirin
     

    El elin merkebini türkü çığırarak ararmış; ben de ilk önce kendi merkebimi bulma peşindeyim. Bu blogu üniversiteye başladığımda bloglarda birşeyler yazıp insanlara ulaşma, az çok birşeylerde kendimi gelişrime gibi sebeplerle bir gazla açmış bulundum. Fakat kullanmak bugüne nasipmiş. Yukarıda dediğim gibi kendi derdimdeyim. Profilimde yazanın aksine an itibariyle Sakarya Üniversitesi Coğrafya Bölümü mezunuyum.

    Lisans eğitimime küçük bir değinme yapacak olursak; 1. ve 2. sınıfı okulu bitirmek, pedagojik formasyon almak ve öğretmen olmak gibi bir gaye ile pek başarılı sayılmayacak bir şekilde geçirdim. 2. sınıfın sonunda katıldığım bir sempozyumun da etkisi ile akademik kariyer fikri oluşmaya başladı. Bu fikrin verdiği gayret ile 3. ve 4. sınıfta lisans ortalamamı yükseltmeye, ALES sınavından yüksek almaya, dil yeterliliğimi sağlamaya ve ilgili oluğum alanda kendimi geliştirmeye çalıştım. Nihayetinde bir kısmını başardım bir kısmını da başaramadım. Mezun olmaya yakın her üniversite mezunu gibi gelecek kaygısı başgösterdi ve ilk önce kendimi sağlama alma içgüdüsü ile pedagojik formasyona kayıt yaptırdım ve halen pedagojik formasyon almaktayım. Bunun yanında akademik kariyerden vazgeçmemek adına yüksek lisansa başvursam da bazı nedenlerden dolayı o da olmadı. Elbetteki tekrar deneyeceğim.

    Lisans eğitimim boyunca bize aşılanan en yararlı gördüğüm fikirlerden biri "SİSTEM BİLİNCİ"  ve "bu bölümden mezun olacak öğrencilerin tek hedefinin öğretmenlik olmaması" fikriydi. Dolayısıyla sistemi sorgulama içgüdüsüyle olayları değerlendirme gereği duydum. Sistem dediğimiz şey neydi? Etimolojisine dalmadan kısaca ; aynı amaca hizmet eden, girdi-yöntem-süreç-çıktı-dönüt gibi elemanları olan kavramın adıydı. Lisans mezunu olarak sistemdeki konumuma baktığımda, sistemi tamamlamış ve çıktı-sonuç kısmında yer aldığım görülüyor. Sistem kendine göre başarılı olmuştu. Lise mezunu öğrenciyi sistemin içerisine sokarak süreç sonunda üniversite mezunu olarak yetiştirmişti. Sonuç lisans mezunu bir birey olmuş oldum. Bu durumda sistem kendince  başarılı ben başarısız oldum. Çünkü sistemin asıl amacı bilim adamı yetiştirmek olsa sistem pedagojik formasyon alabilen öğrenci yetiştirmekten çok fazla da öteye gidememiştir. Zamanla bu durum kalıplaşmış gelenek olarak kabul edilmiştir. Günlük yaşantınızda herhangi bir bireye "coğrafya bölümü mezunu ne iş yapar?" diye bir soru yöneltseniz size vereceği ilk cevap büyük bir olasılıkla "öğretmenlik" olacaktır. Olması gereken ise fen edebiyat fakülteleri bilim adamı, eğitim fakülteleri öğretmen  yetiştirir. Yine de kendini geliştirip bilim adamı olan bireyler bu sistemden çıkmaktadır fakat bunu sistemin gerektirdiği çabanın üzerinde bir çaba göstererek yapmışlardır. Özeleştiri yapacak olursam bu çabayı elbetteki gösteremedim ve bu sistemin bir ögesi olarak payıma düşen hatayı kabul ediyorum. Ama tüm hata benim olamaz. 

    Hırsızın hiç mi suçu yok yahu ? 

    Peki bu hatalar neydi; 

     1- Fen edebiyat fakültelerinin yetkin yetiştiremeyeceği kadar öğrenci alması 

     2- Yetiştirilen öğrencilerin istihdam edemeyecek kadar fazla olması

     3- Yapılan ölçümlerin(vize-final-araştırma-proje-staj.. vd) yetersiz olması.

     4- Öğrencilere yönelik kariyer planlama çalışmalarının yetersizliği.

     5- İlgili kurumların akademik personel istihdam etmedeki payları .... vs..vs

    Yukarıda da gördüğümüz gibi fen edebiyat fakülteleri ne tam bir araştırmacı-bilimadamı ne de tam bir öğretmen yetiştirmiştir. Bu durumda  kendi kuruluş gayesini ivedilikle gözden geçirmeli ve asıl gayesinin gerçekleşmesi için üst kurumlara olması gerekeni kabul ettirmelidir.

    Bunca söylemden sonra olması gerekenlere değinecek olsursak;

    1- Sistemin asıl amacını belirlemesi ve bunu kanunlaştırması

    2- Fen edebiyat fakültelerinin yetkin olarak yetiştirebileceği ve istihdam edebileceği kadar kontejan açılması

    3-Yetiştirilen öğrencilerin akademik olarak yeterli seviyede yetiştirilmesi 

    4- Öğrencilerde araştıma duygusu oluşturma.

    5- Mevcut olanakların artırılması

    6-Yetiştirilen öğrencilerin kariyer planlamalarına önem verilmesi ve istihdam olanakları sunulması

    7- Yapılan ölçümlerin akademik seviyelere çekilmesi...vb

    Bir sonuca varacak olursak; fen edebiyat fakültelerinin "az olsun öz olsun" mantığı ile yetkin eğitim ve istihdam imkanı sunan kurumlardan olması amaçlanmalı, bu fakültelerin öncelikli hedefi öğretmen yetiştirmek değil araştırmacı-bilim insanı yetiştimek  olmalıdır.

    Bana gelince; malum gelecek ve maddiyat kaygısı. Bu yüzden bize sunulan ilk fırsat öğretmenlik, fakat akademik kariyer ve bilime olan isteğim hiç bitmeyecektir. "Çalışmadın suçu başkasında arama" gibi düşüncelere bürünebilirsiniz. Kısmen haklısınız da. Bunları başka bir blogda yazacağım. Ama bu sistemi sorgulama ve eleştirme hakkımı elimden alamaz. Saygılarımla.

     
    Toplam blog
    : 1
    : 416
    Kayıt tarihi
    : 17.03.12
     
     

    Trabzon Çaykara .Sakarya Üniversitesi coğrafya bölümü 2. sınıf öğrencisi. En büyük servetin 'BİLG..