Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '18

 
Kategori
Eğitim
 

Üniversiteye Bir Kala

Üniversiteye Bir Kala
 

Şu aralar telefonuma gelen mesajların içeriği şöyle:
“Hocam sıralamam böyle geldi, nasıl?
Hocam istediğim bölüm tutmuyor sizce ne yazmalıyım?”
Hocam ben bunu okumak istiyorum ama ailemi ikna edemiyorum.
Tamam da hocam ya işsiz kalırsam,
Onu da eklesem mi listeye?
Ya istemediğim o şehir gelirse?

... "
Tercih stresini kuşanmış canlar, toplaşın yamacıma! Bakın size ne anlatacağım
    Bir varmış bir yokmuş. Şaka şaka masal değil bu. Naçizane başımdan geçen şeyler.

    Lisede okulun afacan grubunun üyesi, sınıfa girdiğinizde en arka sol köşede otururken göreceğiniz bir öğrenciydim ben. Hiç “inek” olamadım. Hatta bazı hocalar bize bakıp olmaz bunlardan, kazanamazlar derdi. İşin komik yanı hepimiz ilk yıldan kazandık. Nasıl mı? Biz hayal kurduk.
 
  Yukarıda gördüğünüz fotoğraf o hayalin ilk manifestosu. Lise sıralarında beyaz bir kağıdın yarısına kırmızı kalemle ve kocaman puntoyla yazdığım bir hayal. O süreçte herkes hayalindeki meslek kumaşını üstüme dikmeye çalışırken iğneler batıyordu vücuduma. Ne zaman ki bu kağıdı yazdım, astım duvara o zaman rahatladım. O süreçte bazen çalıştım bazen kaytardım. Bazen bunaldım bazen hırs yaptım. Bu kağıt hepsine şahittir. Gelin size hikayesini anlatayım:

   Alanım eşit ağırlıktı ama tutturmuştum edebiyat öğretmeni olacağım diye. O yaş için radikal bir karar tabii. Ailem anlayışla karşıladı fakat öğretmenlerim bunu önce kabullenmedi. Matematik çalış diye odalara kapatıp test mi çözdürmediler, hukuk seveyim diye cübbeli Hilal’i mi hayal ettirmediler(ki edemiyordum) neler neler... En son biri rehberliğe haber salmış şu kızı al karşına bir konuş, saçma saçma iş yapmasın diye. Velhasıl kelam, çağırdılar beni gittim görüşmeye. Rehber öğretmenim “Hilal gözünü kapat ve 20 yıl sonra nerede olduğunu anlat bana dedi. Kapattım gözümü. Düşündüm. Artık nasıl anlattıysam gözümü açtığımda kadıncağız sevgiyle baktı bana. “Kimseyi dinleme kızım, sen edebiyat öğretmeni ol” dedi. Oldum da, dereceyle çıktım o yapamaz dedikleri sınavdan. Hayalimin okulunu bitirip edebiyat öğretmeni oldum.

   İşte bu kağıt farkında olmadan bir yıl boyunca zihnime işlemiş. Aslında hedef net: Edebiyat öğretmeni olacaksın Hilal ve Ankara'da okuyacaksın. Sıralaması fotoğraftaki gibi. O 499'un kalp içine alınmasının anlamı da şu " hani zor da bunu yapman, sen hedefini yüksek tutmuş ol"

     Size bir sır vereyim mi? Ben o kalp içindeki puanı yaptım sınavda. O "yok ya gelmez" dedikleri okula girdim. Anlayacağınız bu kağıt; ben, ya yapamazsam derken bile fısıldamış bana: YAPACAKSIN.  Yerleştirme sonuçları açıklandıktan sonra fark ettim. Ev ahalisi de çaktırmadan destek atmışlar zihnime. Alttaki “amiiin, inşallah”lar, gülücükler onların imzası:)

    Şimdi niye anlatıyorum bunu biliyor musunuz? Çünkü burada gördüğünüz her şey hayal ürünü.
Çünkü biliyorum hayal etmezsen, hayatında onun yeri olmayacak.

     Sen hayal etmezsen kimse senin için çabalamayacak. Ruhsuzlar kervanına katılıp gideceksin sen de
Unutma, Güzel günler her zaman sana gelmez bazen de sen ona yürüyeceksin!

     Tercih yaparken sorduğunuz onca soruya karşılık olsun bu yazım. Kapat gözünü hayal et. 20 yıl sonra hangi işi yapıyor olmak istiyorsun? Ne mutlu ediyor seni? Bırak popüler meslek dayatmalarına, asla iş bulamazsın korkutmalarına.

     Sen seversen, istersen, bir de sahip çıkarsan hangi engel önünde durabilir?

     Bir de şu var. Sevmediğin bir işe uyanmak ister misin? Zira sevdiğinde işe değil aşka uyanıyorsun.
E haliyle yorulmuyorsun.

     Hani hocam ben yapamam diyorsunuz ya, hayal kurun gençler. Kurduğun hayale sahip çıkarsan birkaç yıla bana oradan el sallarsın.

     Yaptığınız tercihler inşallah gönlünüze göredir. Biliyorum hayat şartları zor, aileler baskın. Ama herkesin buluştuğu ortak bir payda var. Sizin iyiliğiniz. O yüzden tepki göstermeyin. Bu benim hayatım karışmayın, demeyin.  Dinleyin, istişare edin, fikirlerinizi paylaşın. Araştırın. Cesur olun ve karar anında evet, kaptan koltuğuna siz geçin.

     Bu süreçte tek bir tavsiyem var. Bir yıl kaybederim korkusuyla 39 yılınızı heba etmeyin. Siz değerlisiniz, sizin hayatlarınız çok değerli. O hayatlarınızı "elalem ne der"e yedirmeyin e mi:)

Allah yardımcınız olsun.
Umarız yolculuğunuz hayal ettiğiniz yerden devam eder.

 
Toplam blog
: 61
: 157
Kayıt tarihi
: 26.09.13
 
 

"Sevgili günlük" tadında, aşure kıvamında ..