Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '17

 
Kategori
Eğitim
 

Unuttuklarımız, Unutmadıklarımız, Unutamadıklarımız

Unuttuklarımız, Unutmadıklarımız, Unutamadıklarımız
 

... Matematik benim yapamayacağım bir ders değildi.


Aradan tam kırk altı yıl geçmiş.

O yıl, ondan önceki yıllarda ve sonrasında pek çok öğretmenden, öğretim elemanından ders almışım ve çoğunun da adını unutmuşum.

Onunkini unutmadım, unutamadım.

Lise birinci sınıfta matematik öğretmenim olan A.Ö. den söz ediyorum.

Unutamadığım adını da okuyup utanmasın diye açık yazmıyorum.

Evet, yanlış okumadınız; utanmasın diye.

Çünkü bu öğretmenin üslup sorunu yüzünden, aslında fena bir öğrenci olmamama rağmen, lise ikinci sınıfta okul iftihar listesine geçmiş, diğer yıllarda kıl payı kaçırmış olmama rağmen matematik dersinde başarılı değildim. Diğer derslerim 7 ile 10 arasında gidip gelirken matematiğim en çok 5 ya da 6’ydı.

Büyük bir heyecanla başladığım okulun ilk günlerindeki ilk derslerin birinde ve henüz çoğuyla tanışmamış olduğum arkadaşlarımın yanında bana kırıcı söz söylediği için o dersi bırakmıştım.

Evet, resmen bırakmıştım. Şimdi dönüp bakıyorum da matematik benim yapamayacağım bir ders değildi üstelik zevkle yapacağım bir dersti.

Başlamadan bitmişti.

Yaşamımın sonuna kadar bir kâbus gibi arkamdan gelecek olan matematiğe o derste başıma neler geleceğini bilmediğim için yol vermiştim.

Matematik, üniversite yaşamımda çok önemli bir yerde de o benim yolumu kesti. Aslında birden fazla yerde kesti. 

O tam hevesli zamanımda bıraktığım bu ders sonraki süreçlerde önüme hep ya hendek ya da tümsek olarak çıktı.

Her defasında da beni tökezletti.

O matematik dersinin olduğu gün öğretmene matematikle ilgili ve gerçekten anlamadığım için bir soru sormuştum. Evet, belki çok basit, çok anlamsız bir şey sormuştum ama bütün samimiyetimle anlamadığım için sormuştum.

Bana verdiği yanıt “eşek herifler, sizi ilkokula göndermeli!” olmuştu.

Ben de on dört yaşındaydım. Şimdiki yaşımda olsam belki aldırmazdım ya da çok dert etmezdim, onun kültür ve terbiyesine verirdim.

Aldırdım, veremedim.

Bu yazıyı da başka A. Ö.’ler başka öğrencileri o hale getirmesinler diye yazıyorum.

Dersin adı önemli değil, A dersi ya da B dersi. Bütün öğretmenler, öğretmen adayları için yazıyorum.

14 yaşındaki çocukların o en duyarlı dönemlerinde dalları kırılmasın diye.


18.10.2017 16:34
 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..