Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '14

 
Kategori
Anılar
 

Vahap amcanın at arabası

Vahap amcanın at arabası
 

Vahap amcanın at arabası


Vahap amca;

Henüz araçların bu kadar yolları işgal etmediği dönemde, at arabalarının yıldızları yolları ışıl ışıl aydınlatıyordu. Uzun yılların getirdiği alışkanlıktan olsa gerek, at arabalarının çemberle kaplanmış tahta tekerleklerinin çıkardığı tıngırtı cadde ve sokaklarda çınlarken, kulaklar bu sese isyan etmiyordu.  At arabasının bu denli önemli olduğu dönemde at arabası sahibi olanlar, mahallede ayrı bir havaya sahipti. İşte Vahap amcada iki atlı at arabası sahibi olan bir zattı. Vahap amaca, Malatya’da stadyum yanındaki sokaktaki evinde yaşamını sürdürüyordu. Onu, yığma olarak yapılmış tek katlı evinin üstüne ve bahçesine sonradan yapılmış iki katlı betonarme binanın ikinci katında yaşamının son demlerini geçirirken tanımıştım.. Orta boylu, kocaman kafası ve genelde göğsüne kadar çekilmiş pijamasıyla ev ve bahçede dolaşırdı.  Gününün büyük çoğunluğunu yan bahçeye bakmakla birlikte sokağı ve oradan da caddeyi kısmen gören pencerenin önünde dışarı bakarak geçirirdi. Vahap amca için günün en güzel vakti ise, at arabasının günlük işini bitirip eve getirildiği vakitti. O pencere camından at arabasının sokağa girdiğini görür görmez yüzünü hafif bir tebessüm sarar ve çoraplarını açıkça gösteren kısa çizgili pijamasıyla aşağı iner, avluya açılan atların kaldığı ahır kapısından girer sokak kapısından dışarı çıkardı. At arabasını kullanan işçi evin önüne gelince, yan oturduğu at arabasından iner ve at arabasını 360 derece bir ileri bir geri yaptırarak geldiği yöne döndürür, arabayı duvara iyice yanaştırırdı. Bunu yapmasının nedeni ise, sabah erkenden tekrar yollara düşeceğinden sessizce sokaktan çıkmayı sağlamaktı. Vahap amca bu işlem sırasında hem işçiye müdahalelerde bulunur hem de yıllarca içtiği sigaranın eseri olarak ardı ardına öksürüp boğazındaki balgamdan kurtulmaya çalışırdı. At  arabasının evin önüne geldiği ve atların ahıra girip yem ve sularının verilip işleri bitesiye kadar ''bu atlar ve araba benim" duygusunu işçiye, mahalliye ve evde yaşayanlara hissettirirdi. Çünkü bundan hayli keyif alırdı. İşçiden günlük hasılatı aldığında evin duvarına doğru arkasını döner parayı sayar,  tekrar geri döner işçinin hakkını verir kalanını avucunda tutardı. Atlar,at arabasından çıkarılırken Vahap amca “ üzengiyi yana al, çekme çekme, yavaaaş yavaaaş” gibi ben buradayım müdahalelerinden sonra atlar ahıra götürülürdü. Atlar geceyi geçirecekleri ahırdaki yerlerini aldıktan sonra terlerinin silinmesini ve tımar edilmelerini dikkatle izler ve müdahalelerine devam ederdi. Atların yemlerinin verilmesinden sonra işçi ahırı terk ederek sokağa çıktığında avluya geçerdi. Avlu da “ Sabahat ahırın kapısının demirini kapatın, yemeğimi getirin” diye gelinine bağırır sonra merdivenden ağır ağır çıkarak 2.kattakipenceresinin önüne oturdu. Bu döngü uzun süre devam etti ve ben Malatya’dan ayrıldıktan bir süre sonra Vahap amcanın öldüğünü duyduğumda bu seremoni gözümün önüne geldi ve gözlerim dolmuştu… Vahap amca öldüğünde at arabalarının tekerlekleri artık araba lastiklerindendi. Rengarenk işlemelerle süslenmiş  at arabaları çoktan yok olmaya başlamıştı. Vahap amcanın da bu gelişime ayak uydurup uydurmadığını bilmiyorum. Yıllar sonra olsa da yazıp anmak istedim.. Güle güle Vahap amca… 

 
Toplam blog
: 25
: 400
Kayıt tarihi
: 20.01.12
 
 

1958 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi babamın subay olması nedeniyle İzmir, Ayancık, Anka..