Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '17

 
Kategori
Anılar
 

Vali Özer Türk, Bir "Şövalye" Gibi Yaşadı, Bir "Şövalye" Gibi de Öldü"

Vali Özer Türk, Bir "Şövalye" Gibi Yaşadı, Bir "Şövalye" Gibi de Öldü"
 

Şimdiki Belediyenin tam karşısı. ( Foto: Muzaffer Cellek )


 

Pencereden baktığımda, tanıdım arabayı. Muğla Valisi Özer Türk, arabasını İzmir’de tamir ettirmiş. Dönerken tembih edilmiş “ 0 gazeteciyi de getir” diye. Yıl :1972

Bindik gittik. Muğla Valiliğinde, Özer Türk, simit, peynir çayla karşıladı beni. Bana da söyledi. Geniş makam masasının bir ucunda kıvrık bir kağıt duruyor. Göz ucuyle çaktırmadan okuyayım dedimdi. Vali Bey farkına vardı. “ Al, oku!” dedi. Okudum: “ 50 lira yolladım, idare et” Babasından gelen telgrafta böyle yazıyordu. Koskoca Vali, babadan para istemiş, o anlaşılıyor.

  Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, okyanus, su ve açık hava  EGE 'YE TURİZMİ GETİREN VALİ ÖZER TÜRK.

Anladım ki, Vali Bey beni Marmaris’e götürecek. Kendileri Türkiye’nin ilk turizm monitörü oluyor. Fransa’dan da onur nişanı ile ödüllendirilen “ Şövalye” ünvanlı bir vali bu. Kendisiyle, daha Kuşadası’nda Kaymakam iken tanışırız. Nefis Fransızca’sı var.

Emniyet Müdürüne rica etti. “Arkadaşımı Marmaris’te bir körfez gezisi yaptırın. Sonra da bizim eve götürün. Ben, daha sonra geleceğim”.Koyulduk Marmaris yollarına. O zamanlar Sakar geçidi yeni açılmış. Zar zor aralayıp geçtik.

Oradan da Marmaris Kaymakamına  teslim edildim. O aldı beni motorla, boydan boya körfezi dolaştırdı. Koyları bir bir gezdik. Hava sıcak mı sıcaktı. Kaymakam elini gömleğinin en üst düğmesine götürmüş, bana, “Biraz açabilir miyim, bunaldım!” diye soruyordu.

Tabi açabilirdi. Kafası kızarsa, beni denize de atabilirdi. Ne demek?!  Ancak, “ Rica ederim efendim diyebildim” Boğazımda oluşan düğümü çözmek için,yutkunurken, bir yandan da düşündüm: “ Bir gazeteciye olan saygının derinliğine bakınız siz!” Şimdi böyle idareciler yok!

Şimdiki Marmaris Kaymakamlık evi. Ama Vali oturuyor orada. Vali Türk, bu alt katı atölye yapmış. Proje odası yapmış. Çeşitli aletler, harita masaları üzerinde plan projeler, dosyalar, klasörler. Bir hummalı çalışma ki, deme gitsin. Şimdi böyle valiler var mı bre!

Vali Bey nice sonra geldi. İzahatlar verdi. Marmaris’i yeniden inşa ediyordu. Plânlar, plânla. Evde yatacak yer kalmamış. Valinin arabası ile Turban Tatil Köyüne geldik. Valinin ne kadar çok sevildiğini, o  köyde anladım. Ne kadar genç varsa koştura koştura tık nefes geldiler. Her biri, arabanın kapılarından tutup açmağa çalıştılar. Gözleri pırıl pırıldı gençlerin. Yüzlerinden taşan aydınlıkla ışık saçıyorlardı etraflarına. Yerlerde sincaplar bir koşu ağaçlara tırmanıp kayboluyorlardı.

Vali yerine, arabadan çıka çıka ben çıktım. Mamafih, gençlerden kuru da olsa, bir hoş geldiniz aldım. Sonraları Vali Beye söyledim.” Beni arabanla her yer taşıma” dedim, güldü. “Yarına hazır ol” dedi.

Ertesi gün Vali önde, ben arkada rap rap rap yoldayız. İlkten Kaymakamlığın arkasındaki Yani  Caminin avlusundaki tuvaleti teftiş etti Vali Bey.

Tuvalet girişinde, eski bir makam masası.Yeşil çuhası mürekkepli. Masada hokka, kalemler ve bir de sumen var, yırtık pırtık.Masayı görünce, aklıma Goethe’nin Faust adlı romanındaki yeşil çuhalı ve mürekkepli masası aklıma geldi.

Adam bizi görünce, “ Boş geçmeyelim beyler!” dedi. Eğildi, masanın altından, ayaklarının dibinden bir şişe çıkardı, lıkır lıkır içti, Yerine koydu. Ve ekledi “ Paralar peşin, kırmızı meşin” dedi. Ve vakitler sabah 8,30 du. Marmaris’in ilk teftişiydi ve tuvaletlerden başlamıştı. Ve o uzun boylu adam, şişeyi çoktan yarılamıştı.

Vali, çenesinin ucuyle, üstünde ceket, altında pijama, ayağında takunyalı adamı işaret etti bana.  Çıkışta adam, bir fırt daha alırken, Vali, “Kolay gelsin babalık” diye takıldı.

Oradan, dar sokaklardan tırmanıp, geniş kapısı olan kaleye geldik. Kapının önünde yere serili bir ince döşek. Yorganı uçmasın diye de etrafı taşlarla çevrilmiş. İçinde Gandi gibi zayıf ve kuru bir adam. Yarı beline kadar yatağında yatıyor. Yanı başında bir para tası “ Boş geçmeyelim beyler” diyor, arada bir.

Vali de ben de boş geçmedik. Kaleye giriş aidatı gibi, dilenci parası verdik. Vali hızını alamadı. Yorgan ve döşeği, ayak uçlarından iki eliyle yakalayarak, bir dut silker gibi bir havalandırdı ki, taşlar savruldu. Sakat rolü yapan adam, evlerin birine koşarak kayboldu. Kale giriş parası, evlerle bölüşülürmüş. Etrafın konu komşusu “ Deli mi bu adam, polis çağırın.” diye, feryat figan ediyordu..

Vali Özer Türk, daha Mülkiyeli iken namlı bir adamdı. Özel gecelerde hep anlattırırlardı kendisine. Yatılı Mülkiyenin gece kuşları, gece hayatı sonrası, yataklarına dönermiş. Yan karyolada yatan arkadaşına, merak edip sormuş. “Kafalar iyiyken, yatağı kolayca nasıl buluyorsun?” diye. Arkadaşı da, “ Çok kolay. Yürürken, ayağıma bir şey takılırsa, bilirim ki yanı başımdaki yatak benimdir!” Çünkü Özer beyin boyu uzun, ayakları karyoladan taşarmış.

Nitekim de, boyundan bahsederken, yanlışlıkla 1, 85 diye yazdığım için, gazeteye tekzip yollamıştı vali“Hayır 1.90” diye, düzelttiydik.

Daha sonra Vali Özer Türk, Belediye Başkanı Kemal Elgin, Sini Restoranın diskosu kapısında buluştuk. Gençlerden çok şikâyet almış Vali.‘Kaymakam diskolara 2 saat izin veriyor, sonra da elektriği kestiriyor. Biz buraya eğlenmeğe geldik tatilde” diyerekten.

Vali aldı karşısına Başkanı. Başkan da oranın yerlisi ve tanınmış kişisi. Gençlere, “Buyrun diskoya. Sabaha kadar açık kalacak. İçerde tık diyen olursa, bu sopa onun kafasına inecek!” Ve Başkana da: “ Bu disko çalışacak” dedi. Kapının dibine bir masa attırdı. Üç sandalye koydurdu. Sabaha kadar biz kapıda bekledik. Benim makine hazırdı. Kimin kafasına sopa inecekse, ona göre odaklamıştım. Bir şey olmadı. Vali, sabahın ilk ışıklarında bizler dağılırken söylüyordu: “ Sayın Başkan. Gözünüzle gördünüz. Demek ki dediğiniz gibi diskoda olay olmadı” dedi.

İşte! İlk turizm yılları böyle başladı Marmaris’in. Vali Özer, Bodrumdan işe başladı. Akyarlar’a el attı. Artur ve Aktur’ları kurdu. Bir günde tarla sahiplerini meydan toplayıp, bir daktilo ordusu karşısında tarlalar satıldı. İbralar alındı, villalar kuruldu. Vali Özer Türk’ün, hiçbir villası yoktu. İstemedi. Dolaylı yoldan akrabasının bile villası yoktu. Onları, işin içine karıştırmamıştı.

Şimdi Kuşadası’nda adıyla anılan koskoca stadyumdan başka manevi varlığı yok valinin. Bir de turizm eserleri ki, halâ daha bu günlerde de yaşayan, nefes alan eserler. Kuşadalılar, her yıl valinin ölüm yıldönümünde eşi ve kızlarını davet ederek birlikte anıyorlar eski kaymakanlarını. Ve o vali, Türkiye’nin ilk turizm monitörü ve Fransa’dan da  “Şövalye” nişanı ile  onurlandırılmış valisiydi. Aynı zamanda  bir “şövalye” idi.

İşte, kadir kıymet bilmeyen bir dünya. Batsın böylesi dünya. Ama batmıyor ki.

 Bir defasında Valinin boyunu 1. 86 olarak yazmıştım. Akabinde tekzip yollamıştı çalıştığım gazeteye: “ Boy  sehven 186 yazılmış olup, doğrusu 1.88’ dir” demişti.

Hala düşünürüm. Özer Türk, Turizm Bakanı olmalıydı. Türkiye çoktan düze çıkardı turizm adına. Ve o vali, beş kuruşsuz öldü, bir şövalye gibi gömüldü, gönüllerde adam gibi adam olarak kaldı.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi VALİ ÖZER TÜRK

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, açık hava

MARMARİSİ ESKİDEN SANATÇI KÜÇÜK'ÜN YAPTIĞI VE MARMARİSİN SİMGESİ OLAN İSTİRİDYE KABUĞU İÇİNDEN DOĞMUŞ BİR İNCİ TANESİ  TEMSİL EDERDİ. RESİMDE, , DENİZ KIZININ ELİNDE TUTTUĞU ŞEYİ ANLAYAMADIK. KAPAĞI AÇIK İSTİRİDYE İSE, ÇOK UFAK KALMIŞ  DİYORUZ. AMA KARETTA YAVRUSUNA DA BENZİYOR. BU RESMİN NE İFADE ETTİĞİNE CEVAP VERECEK YOK MU ?

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü, ev, açık hava ve su

MARMARİSTEKİ KALE VE ETEKLERİ

Görüntünün olası içeriği: açık hava

KALEYE ÇIKAN YOL.

Görüntünün olası içeriği: açık hava ve yazı

MARMARİS KALESİ. GİZEMLİ ORTAÇAĞ KALELERİNİ ANDIRIYOR.

Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava

ESKİDEN TANSAŞ VARDI BU MEYDANDA. ŞİMDİ FISKIYELİ HAVUZ OLDU.

Görüntünün olası içeriği: okyanus, dağ, açık hava ve doğa

LİMAN

Görüntünün olası içeriği: ağaç ve açık hava

SAHİL ŞERİDİNDE ŞEZLONK VE PLAJ MALZEMELERİ, AKŞAM OLUNCA BİR AĞACIN DİBİNE YIĞILIR VE BAĞLANIRDI.  BÖYLE MANZARALARLA KARŞILAŞIRDINIZ.

Görüntünün olası içeriği: ağaç, gökyüzü, bitki, açık hava, doğa ve su

İŞTE SİNİ RESTORAN. EĞLENCENİN KALBİ BURADA ATARDI.

Görüntünün olası içeriği: dağ, gökyüzü, okyanus, bulut, açık hava, doğa ve su

MARMARİS LİMANI VE BİR OKUL GEMİSİ

Görüntünün olası içeriği: gökyüzü ve açık hava

MARMARİS KALESİ VE KAPISI

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..