Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '12

 
Kategori
Deneme
 

Ve yaşamak ki ve yazmak

Ve yaşamak ki ve yazmak
 

Şöyle bir bulanık suya baktığımda ve elimi suya soktuğumda gördüklerim hakkındaki fikirlerim nedir? Ya da sizler bu esnada yüzüme baksanız, bakışlarımdan ne manalar çıkarırsınız? Gerçekten hayat bu kadar net değil midir bir çok konuda!

Bence hayır net değil!

Yeterince yüksekten denize baktığımda sadece bir renk görebiliyorum. Oysa deniz altında binbir fersah var. Yani bir-iki dünya da orada var. Ama bunu keşfetmey vakit var mı? Bilinmez...

Ya da başka deyişle görmediklerimiz, yaşamadıklarımız ve bilmediklerimi hakkında nasıl bilgi sahip oluruz?

OKUYARAK...

İlk okuduğum kitap KÜÇÜK BORÇLU'dur. İlkokul 3.sınıftaydım. Bana ilk okunan kitap Ayşegül serisi...

Ben hep şanslıydım. Annem ve babam mütemadiyen okudular. Ve halen de sıkça okumaktalar.

Ben her zaman ekonomik okuma yaptım; yılda en fazla 10 kitap okudum. Ama fark şurada: O 10 kitabı da özümsedim...

Evet yazdığımız doğru. Sadece yazdığımızda dil aynı: Türkçe üzerinden yazıyoruz. Oysa hepimizin yazdıkları biribirinden epeyce farklı. Ben bile başladığım gibi yazmıyorum. Bu kısa sürede hem insan olarak, hem de yazan olarak bir hayli değiştim. Okuyucu kitlem de keza öyle. İlk yazmaya başladığımda beni kadınlar daha çok okuyordu. Şimdi ise erkeler kadınlardan %2 puan önde. Bu benim için devrimdir. Çünkü yıllarca çok samimi kız arkadaşlarım erkek arkadaşlarım olması gerektiğinden bahsediyordu...

Beni yazar olarak ilk keşefen Nyala-yani Alev ve Endonezya'dır. Orada gerçekten kendimi mühendis değil de sanatçı gibi hissetmişimdir. Bu kılık kıyafetimden, bakış ve oturuşuma kadar böyledir. Orada çektiğim fotoğraflar bambaşkadır. Bir de orada Alev ile aşk yaşıyor oluşumunda payı vardır bu farklılaşmamda... İnsan kendisini duygusal anlamda iyi hissettiği vakit ya da çok kötü hissettiği vakit, tüm yaratıcılığı üstündedir.

Ben gezi esnalarında Alev'e hep aşık oldum ve İstanbul'a her dönüşümüzde ondan nefret ettim. İstanbul il sınırına girer girmez bambaşka bir Alev oluyordu ve her seferinde ondan ayrılıyordum. Bu 2-3 sene böyle geçti. Ama yine de itiraf etmem gerekir. Boğaziçili bir yüksek makina mühendisi olan Alev, her daim çok okuyan, çok gezen, ufku açık bir kadındı. Beraber son derece kaliteli vakit geçirdik. Şimdi bir İspanyol ile evli ve 2 de çocuğu var.

Diyorum ya hepimiz ve her şey zamandan nasibini alır. Artık yazacak kadar çok şey yaşandı yaşamaya dair.

Ben uzun ve ince bir yoldan geliyorum. Sizler çok yüksekten baktığınız için yolda bıraktığım ayak izlerini göremiyorsunuz. Oysa onlar gerçekten halen kumun üzerinde var.

Resmi öksüz bırakalı 15 yıl oldu. En son ne zaman çizdim hatırlamıyorum. En son ne çizdim har-tırlamıyorum ama muhtemelen bir insan yüzü çizmişimdir. Ya da kaslı bir Conanvari karakter. Ya da en son zamanlarda üzerinde sıkça çalıştığım maskeler... Niye çizmeyi özlemiyorum ki??? Bu konuda kendimi hiç anlamıyorum.

2007 yılında eşimle beraber kil üzerinde çalıştık ve birçok sanat eseri yaptık. Benim yaptıklarımın en ünlüsü Bülent hocanın sevgilisi Neriman'dır. Halen balkonda çocukların büyümesini beklemektedir yeryüzüne çıkmak için.

Sanat yapmaya aşığım ben. Ben yaratmaya aşığım. Sıfırdan yepyeni birler, onlar, binler yaratmaya aşığım.

En son bestem, güzel bir aşk şarkısıdır.

Bir yalnızlık şarkısı bu

Bir aşk yüreğimde

Sensiz olmuyor sevgilim

Yalnızlık ciğerimde

Başka bir yer de bir kolaj diyor ki:

No, not me!

I am!

Yani diyor ki

Hayır ben değil, benim... Bu 2009 yılında yazdığım günceler defterinin adı... Burada yazdıklarımın pek azı Hikaye Kitabıma girmiştir. Pek çocuğu dışarıda kalmış, bir şeyler yapmamı beklemekteler...

Alıntı (21/7/2009):

BİTER

Herşey son buluyor

Acılar bile kanatlanıp uçup gidiyor

Evet hep birer birer yok oldular içimde

Zaten hiç bir zaman oraya ait değildiler

Benim değildiler

Ve ne olursa olsun bir gün

Her şey ortaya çıkar

Ve bir gün her şey

Yok da olur, kaybolur

Başka bir alıntı (24/05/09)

KİŞİSEL YAZGI

NE ACAYİPTİR YAŞADIKLARIM ARDI ARKaSI KESİLMEZ. kAÇ SENEDİR NASIL SABRETTİM BİLİNMEZ. o KADAR ÇOK Kİ YAŞADIKLARIM, TOPLASAM NEREYE SIĞDIRIRIM SİNDİRMEMİŞ OLSAM HEPSİNİ... ANLAT-ANLAT ANSİKLOPEDİ OLDU MEYDAN LAROUSSE. VE HER GÜN, VE HER DAİM DEVAM EDİYOR YENİLERİ. ALLAHTAN GÜLŞAN'DA GERÇEKLERİ GÖRMEYE BAŞLADI VE ARTIK ANLIYOR. BEN İSE HALEN GERGİNİM. KADINLARDAN"ÖĞH" GELDİ. İŞ HAYATINDAN "ÖĞH" GELDİ. NASIL SÖYLESEM BIKTIM ARTIK. BU YÜZDEN DEMİYOR MUYUM YETKİN KONUŞACAK BUNDAN SONRA HAYATA DAİR?

KİŞİSEL YAZGIMDAN BANA ÖĞH GELDİ...

Evet, boşuna demiyorum zaman herşeyin ilacıdır diye. Hiç bir şey göründüğü kadar basit, mutlu ve tatmin edici değildir. Arkasında ne mutsuzluklar, ne sıkıntılar, ne huzursuzluklar vardır geçmişte! Bunun tam tersi de geçerlidir.

Benim tarzım bu! Ben yazmadan çok zor yaşarım. Yazmak benim nefes alışım. Yazan beynim ve parmaklarım solungaçlarım.

Bu gün bir kolaj yaptım hayatıma dair...

Yarın ise halen sisli...

Görüşmek üzere....

Kavi'l

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..