Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mart '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Wendy Kadın Sendromu

Wendy Kadın Sendromu
 

Wendy sendromu ile ilgili sorunlar, her şeyi birisine vermek için kendinizi boşalttığınızda ve karşılığında hiç bir şey almadığınızda ortaya çıkar. Bundan daha fazlasını hak ediyorsunuz.
Wendy Sendromu’nun kökü popüler psikolojide yatıyor.
 
Bu sendrom, tanısal psikoloji kılavuzlarında tanınmış bir bozukluk olmamasına rağmen, tedavi gerektiren klinik boyutlara dönüşebilen belirli özelliklerden oluşur.
 
Varlığınızı başka bir insanın bakımına odaklamak, yavaş yavaş bir kendini yok etme süreci yaratır. Özgüven kaybı ya da aşırı fiziksel ve zihinsel tükenme sizi kolayca depresyona sürükleyebilir.
 
Klasik edebiyat, bu oldukça gerçek davranışın tanımlanmasına yardımcı olan birkaç otantik model sunar.
 
Wendy Sendromu ya da “Peter Pan Sendromu”, “Othello Sendromu” ya da “Alice Harikalar Diyarı Sendromu“, bunların hepsi kurgunun gerçeğe dönüştüğü bozuklukları, sorunları ve davranışları anlatıyor.
 
Şimdi, bu makalenin konusunun bu yaygın sendrom olduğunu kolayca söyleyebilirsiniz.
Bazı açılardan, birçok insan zorlandıkları için değil, sadece nesiller boyu gördükleri ve hissettikleri şeyler yüzünden bu durumu içselleştirir.
 
Bir başkasıyla ilgilenen ve ona bakan kişi seviyor demektir. Kendinizden vazgeçmek, sevginin olağanüstü bir yolu gibi görünüyor. Bazen bir şeyi unutmak kolaydır, yine de: bir şeyler veren kişi almayı da hak eder.
Burası, duygusal uyumsuzluk ve üzüntüyle problemlerin başladığı noktadır. Bugün aşağıdaki açıklamalarımız üzerinden bunu düşünmenizi öneriyoruz.
 
Wendy Sendromu ya da kişinin zamanla kendini reddetmesi
 
Daha önce belirttiğimiz gibi bu sendrom köklerini popüler psikolojide bulur ve belirtileri oldukça açık ve nettir:
 
Sevmenin, her şeyin ötesinde bir kişiye hizmet etmek olduğunu anlıyorsunuz.
Uzun süre boyunca bu tür bir ilişki kişiye kendini iyi hissettirebilir. Bu aşkı anlama biçiminizdir.
 
Başkalarının sizin için eşit derecede ilgilenmediğinden endişe etmiyorsunuz (başlangıçta).
 
Eşinizin sizin tarafınızdan sevildiğini ve mutlu olduğunu biliyorsunuz. Bu şekilde iyi hissediyorsunuz.
 
Çevrenizdekileri kızdırmamak ya da üzmemek için böyle yapıyorsunuz. Kendi dengenizi unuturken dış denge için mücadele ediyorsunuz.
 
Ancak, yavaş yavaş, başkalarının her çabanızı ve yaptığınız hareketi “normal” olarak gördüğünü hissediyorsunuz. Bu durum zalim ve talepkar bir noktaya gelebilir.
Şimdi Wendy Sendromu yaşıyorsanız, değiştirmeniz gereken bazı yönlere dikkat edin.
 
Aşkın fedakarlık olmadığını anlayın: Aşk vermek ve ALMAK anlamına gelir
 
Birçok kişi, sevmek adına bazı şeylerden vazgeçerek ilişkiyi güçlendirebileceğini düşünerek büyür. Birini isterseniz, birçok şeyi “yüklenmek” zorunda kalırsınız.
Ayrıca “hayır” demek istediğinizde “evet” demek zorunda olduğunuza inandırılmış olabilirsiniz. Başkalarına öncelik vermeye başlarsınız; bu da aslında diğer kişinin hedefidir.
Bu fikirleri düşünme tarzınıza entegre ettiyseniz, yeni fikirlerin ağırlığı altında çökmeye başlarsınız:
Aşk vazgeçmek anlamına gelmez. Eğer vazgeçerseniz, yalnızca kendinizin kurbanı olursunuz.
 
Sevgi dolu bir ilişki olgun ve farkında olmayı gerektirir. Her iki taraf da, şüphesiz ki, almak için eşit derecede önemlidir.
 
Aşk, güçlü yönlerinizi, ilgi alanlarınızı ve ihtiyaçlarınızı koordine ederek bir takım kurmakla ilgilidir. Wendy Sendromunda, her zaman bir kişi verir ve diğeri de alır. Biri kazanır ve diğeri yavaş yavaş kaybeder.
 
Asıl sorun ise, diğerinin bunu fark etmeyişidir. İlişkinin başlangıcında onlarla ilgilenmekten mutluluk duyarsınız, onların refahını en üst düzeye çıkarmak için her ayrıntıya dikkat edersiniz.
 
Aylar ya da yıllar sonra, bir şeylerin yanlış olduğunu fark ettiniz. Sonuçta, tüm varlığınız hafife alınır, takdir edilmezsiniz ve her şey sizden daha fazlasını gerektirir.
 
Bu zor ve mutsuz tuzağın içine düşmekten kendinizi alıkoymalısınız.
 
Diğer türlü duygusal ilişkilere nasıl odaklanabilirsiniz?
 
İlk ve en önemli öğüdümüz şudur: karşınızdaki insanı ne kadar severseniz sevin ama hiç bir zaman kendiniz olmayı bırakmayın. Yoksa, eninde sonunda hüsran, rahatsızlık ve mutsuzluk ortaya çıkacaktır.
 
İlgilenmek, bakmak, korumak, kendinizi belli şeylerden uzak tutmak… Peki, ama aynı zamanda eşiniz de sizinle ilgilenmeli, size bakmalı, bir şeyler vermeli ve kendini belli şeylerden uzak tutmalıdır. Ne olursa olsun: böylesi bir kendini reddetme sadece ortak yararınız için olmalıdır.
 
Sizin sorumluluğunuz olmayan bir şey için özür dilemeyin.
 
Wendy Sendromlu kişilerin en büyük korkusu vazgeçilme ihtimalidir. Bunun başınıza gelmesini önlemek için her şeyi yapabilirsiniz (bunun asla aşırıya kaçmasına izin vermemelisiniz).
 
Kendi başınıza mutlu öğrenmeyi öğrenmelisiniz. Kendinize eşlik etmenin keyfini çıkarın ki, kendinizi yalnız bırakırsanız dünyanın sonu gelmesin.
 
Ayrıca, özellikle de size acı veren düşünce kalıplarınızı düzeltmeyi öğrenin. Bu, sizi daha güçlü hale getiren yeni duygular yaratmanıza yardımcı olacaktır.
“Onları daha fazla önemsersem beni daha çok sevecekler” ya da “Bunu bırakırsam daha iyi olur ve onları ne kadar çok sevdiğimi görürler” gibi fikirlerden uzak durun.
 
Bir başka insana umutlarınızı, arzularınızı ve enerjinizi yansıtmaya son verin. Bunu sadece adil bir şekilde yapın. “Sen benim sevgimi hak ediyorsun ve ben de senin saygını hak ediyorum.“
 
Unutmayın, aşkın içinde onurlu olmalıyız. Hiçbir zaman bundan daha azını kabul etmeyin: kişisel bütünlüğünüz için karşınızdakinden almayı ve bunun için mücadele etmeyi öğrenin.
 
 
 
Toplam blog
: 70
: 1658
Kayıt tarihi
: 06.08.12
 
 

Psikoterapist / Hipnoterapist - Yüz ve Vücut Dili Analisti - Yazar - Gezgin ..