Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '11

 
Kategori
Deneme
 

Yanıyor mu Yeşil Köşkün Lambası

Yanıyor mu  Yeşil Köşkün Lambası
 

Bazen , sabah uyandığınızda dilinizde bir şarkının ezgileri olur mu? Bir şarkıyla uyanmak… Nereden eser ? Akşamdan kalan bir filmden mi, yoksa gece görülen bir rüyanın etkisiyle mi? Ben bazı geceler film gibi rüyalar görürüm . Çok gecelerim de rüyasız geçer. Rüyayı gördüren veya es geçen nedenler nelerdir? Herhalde bunun Psikolojik açıklaması vardır. Ama bazı sabahlar bir türküyle, yada bir şarkıyla uyandığım doğrudur.. Ve genellikle o şarkı ağzıma pelesenk olur bütün gün tekrarlar dururum. 

Esasında doğru dürüst bildiğim hiçbir şarkı veya türkü yoktur. Sesim çok kötüdür. Ancak birisi söylerken içimden, veya dudaklarımı kıpırdatarak iştirak ederim . Esasen babamın eski şarkı repertuarı gayet iyiydi. Akşamları da evde rakı masaları eksik olmadığından çoğu zaman babamla birlikte çok türküleri, şarkıları birlikte geçtiğimiz olmuştur… O zamandan kalma bir aşinalık var . O kadar… 

Ama “Bir türküyle uyanmak…” Neden ? Yeni bir aşkın , kalpten yükselen , dudaklara düşen ilk işaretleri midir? Neden gizli gizli tekrarlanır? Neden başka değil de , illaki o şarkı… Nereden eser ? 

Evet, geçen sabah bu şarkıyla uyandım. Dudaklarımda o şarkı . Bir türkü tadında bir şarkı aslında… 

“Yanıyor mu Yeşil Köşkün Lambası “ 

İstanbul yöresinden alınmış , Türkü makamlı, Hüzzam Usullü anonim bir şarkımızmış. Klasik Türk müziğinin ender eserlerinden biriymiş. Müzeyyen Senar bu eseri çok guzel yorumlamış. Ayni isimli acıklı bir Turk filmi de var. Bütün bu bilgileri internet’ten alıyorum. Şarkının sözlerini de doğru dürüst bilmiyordum. Şarkı dilime düşünce (Sadece ilk kıtası) ufak bir araştırma yaptım. Şarkı “Anonim” yani Bestekarı bilinmiyor. Bu da türkü tarzında olduğu için bestekarının bilinmemesi normal. Sözleri şöyle : 

“Yanıyor mu yeşil köşkün lambası yar
Hiç bitmiyor şu gönlümün kavgası yar
Benim yarim kırmızı gül goncası yar.. 

Ay gibi parlak gün gibi doğanım geliyor
Cepkeni kırmalı saçları sırmalım geliyor.. 

Aba da bir çuhada bir giyene yar
Güzel de bir çirkin de bir sevene yar
Canım kurban olsun kıymet bilene yar.. 

Ay gibi parlak gün gibi doğanım geliyor..
Cepkeni kırmalı saçları sırmalım geliyor.” 

İlk dize sanki sözlerin bütününden bağımsız olarak yazılmış, çok etkili ve vurucu bir dize…”Yanıyor mu yeşil köşkün lambası yar…” Sanki bütün şarkı bu ilk dizeyi desteklemek için yazılmış gibi . Bütün diğer dizeler ilk dizenin etkisini sürdürmek için. Aslında pek de ilk dizeyle ilgisi olan sözler de değiller. Bazı şarkıların sözleri saçma sapan olabiliyor. Aslında bu şarkının sözleri pek de birbiriyle tutarlı değil. 

İkinci dize , ”Hiç bitmiyor şu gönlümün kavgası yar…” Bana göre sanki yanlış yazılmış ve yanlış söyleniyor gibi . Bana göre ikinci dizenin , ” Hiç bitmiyor şu gönlümün sevdası yar” “kavgası” değil, “sevdası”… olması gerekir. Bence bu şarkı ancak bu şekilde daha anlamlı olabilir. Eski formlarında böyle bir kayma , değişiklik var mı acaba? Yoksa o benim yanlış algılamam mı? 

Şarkılarda sözler aslında ikinci derecede kalır … Bazı şarkılarda söz bile yoktur … Bestekarın o an için uydurduğu “düm tek tek…” gibi tekrarlar, laflar yer alır. Bu şarkı da bir kızın ağzından mı , yoksa bir erkeğin tarafından mı söyleniyor belli değil Daha çok bir kadın sevdiğine hitap ediyor gibi… Ama ilk dize farklı. 

“Yanıyor mu yeşil köşkün lambası yar
Hiç bitmiyor şu gönlümün kavgası yar
Benim yarim kırmızı gül goncası yar..” 

Sanki ilk dizede , bir erkek bir köşkün önünden geçiyor , pencerenin arkasında oturan sevgilisini görmek için bir “nazar” atıyor… Ama nafile…O yok . Sevgili , sevgisini ifade etmekten kaçınmıyor…Onun gönlünde bir yangın, bir kavga var ve bu kavga bitmiyor…Ve sevgilisini bir kırmızı gül goncasına benzetiyor. .. 

Nakarat kısmında ise sanki bir kız sevgilisine sesleniyor. Sevgilisinin adı belli ki “Doğan”. Ama sevgilisini betimlemek için seçtiği sıfatlar öyle alışıldık cinsten değil… “Ay gibi parlak, ” bir sevgili ; “cepkeni kırmalı “ . .. Onu anladık. Ama , “saçları sırmalı…” neyi gösteriyor ? Sevgilisinin sarışın olduğunu mu? 

Takip eden kıta’da ise sevgilinin pek de zengin olmadığını, iyi de giyinmediğini ; her şeye karşın sevildiğini anlıyoruz… 

“Aba da bir çuhada bir giyene yar
Güzel de bir çirkin de bir sevene yar
Canım kurban olsun kıymet bilene yar..” 

Fakat sevgili , bu son dizeye göre herhalde sevgiliden öte, kadının eşidir ve kadın “kıymet bilen eşine “ kurban olacak kadar onu sevmektedir… 

İşte “Şarkı”nın barsağını deştik. Eskiler derler ki, ”Bülbülün neden güzel öttüğünü anlamak için onun boğazını kesip bakmak mı gerekir? Bunu niçin söylemişler? Bir şiir , bir şarkı olduğu gibi güzeldir. Bir kez yazılmıştır; okunmuştur; bestelenmiştir… Artık onu günlük dile çevirmeye gerek yoktur. Betimlemeye, anlatmaya gerek yoktur. Ama , edebiyat öğretmenleri illaki bunu yaparlar. Açıklamaya çalışırlar…Ve bülbülü öldürürler… Ne lüzumu var? 

İnternet’ i karıştırırken gördüm. Bir aklı evvel’in aklına , ““Yanıyor mu Yeşil Köşkün Lambası” deyince ; Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olup , Çankaya Köşkü’ne çıktığı an geliyormuş…! Şu işe bak : “Ağam nerde , ben nerede…?” Biz ne düşünüyoruz, elalemin aklına ne geliyor … Ne alakası var. Yeşilin ; Köşkün ; Cumhurbaşkanımızın… Olacak iş mi yani…!?
……………………..
http://www.youtube.com/watch?v=YUYPHck0tnw 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..