Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yaşam Aralığındaki Acı Eşiği Yüksek Ruhlar

Yaşam Aralığındaki Acı Eşiği Yüksek Ruhlar
 

Kelimeler huzur kuyumuz, müzikse ruhumuzun gücüydü belki de bu hayatta… En derin hikayelerin içinde en basit şekilleri yaşayan insanoğlu, en cılız yalnızlıklardan en kalabalık hayalleri yaratıyordu doğduktan sonra…Ve ancak, kelimeler, ya da müzik anlatıyordu insan ruhunda gizli saklı bahçeleri…

Her kalp yalnızca kendi ritmini hissederken, gülümseyen her yüzü, acıdan uzak zannediyordu diğerleri…oysa belki de, acının tek panzehiriydi tebesümler…daha çok canımız acıdıkça daha çok gülüyorduk hayata…en azından bazılarımız… bazılarımızsa, daha çok susmayı seçiyorduk, gürültü ruhumuzu kirletmesin diye… sessizlik durağanlaştırıyordu yaşamı, ve acı eşiğimiz hafifliyordu belki…

Yaşamlarımızın, başkaları tarafından çalındığını hissettiğimiz anlar vardır hayatta.. Materyalizmin yalnızca ölüme dek bir anlam ifade ettiği, onun da ettiğinin sanıldığı, bu dünyada, hırsızlık, bazen yalnızca başka bir insanın yaşayabileceği duyguları ve hayatı, bilerek ya da bilmeden çalmakla olur çünkü… ve bazı ruhlar öylesine güçlüdür, acı eşiği öylesine yüksektir ve ruhu öylesine melodiktir ki aslında, her kelime, her müzik dalgası farklı bir tını hissettirir onu yaşayabilene…

Hayallerinizin gerçekliğini, hislerinizin kuvvetliliğini, duyarlılığınızın şiddetini ölçercesine tuzaklarla karşılar yaşam sizi. Bu yüzdendir en güzel mutlulukların en ağır sancılarla doğması insan yaşamına…

Duygu eşiği çok düşük bir ruhu, acı eşiği çok yüksek bir ruh haline getirmek üzere tasarlanmış bir yaşam bizimkisi… Yaşam aralığı denilen, hayatla ölüm arası perde sayısının her oyuncu için farklılaştığı bu oyunda, mutlulukları yaratmak da acı eşiği yüksek ruhların işidir belki de…ve o nedenledir onlarca duygunun aynı anda beynimize hücum etmesi, en ummadığımız anlarda en ummadığımız insanların hayatımıza eklenmesi, tek ayak üstünde onlarca iş çevirirken yorulduğumuz duygusuna rağmen sahneyi terkedememek…koşmak, yokuş yukarı nefes almadan yürümek, yeniden koşmak, düşmek, dizlerin kanarken kanamıyormuşçasına devam etmek yola, ve bir gün, aslında bir bardak çayın sımsıcak huzuruna, sağlığınızın gücüne değişmeyeceğinizi hissetmek hiçbir başarıyı…

Çünkü aslında, küçük bir çocuğun elini uyuyana kadar tutmanın güzelliği kadar yaşam. ve bunu ancak, yaşam aralığındaki acı eşiği yüksek ruhlar hissedebiliyor belki de…

Onlar kim biliyor musunuz? Bu hayatta acı eşiği en düşük olanlar aslında… Çünkü ancak onlar esneyebilir, değişebilir, dönüşebilir, ve kırılsalar bile kopmazlar hayattan. Çünkü ancak yaşam aralığındaki acı eşiği yüksek ruhlar hayatın sonsuz gücünün ve insanın onun karşısındaki geçiciliğinin farkına varabilir…çünkü ancak onlar, yaşamın her aralığını kendileriyle doldurabilir. Çünkü ancak onlar inançla mantığı çarpıştırıp, inancın kazanmasını sağlayabilirler…ve çünkü ancak onlar, küçük bir çocuğun elini uyuyana kadar tutup, hayatın görünmez iplerle birbirine bağlı insanlardan oluştuğunu, ve bunun bazen küçücük bir çocuğun gözlerindeki saflık kadar gerçek olduğunu görebilirler.

Esneyenlere, değişenlere, değiştirebilenlere; kelimeler ve müzikle yaşama gülümseyenlere, ve duyguları dünyayla boy ölçüşebilenlere gelsin o zaman…

 
Toplam blog
: 34
: 999
Kayıt tarihi
: 22.03.18
 
 

18 Haziran 1985 İzmir doğumludur. İlkokul,ortaokul ve lise öğrenimini Özel Çakabey Koleji'nde tam..