Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '15

 
Kategori
TV Programları
 

Yaz sezonundan kışa kalanlar-Güneşin Kızları-

Yaz sezonundan kışa kalanlar-Güneşin Kızları-
 

Yaz sezonunun yavaş yavaş sonuna gelirken yaz sezonunda başlayıp yeni sezona da ekranda olacak diziler de belli olmaya başladı.
Bu yazın en ses getiren ve kış sezonunu da garantileyen işleri 'Kiralık Aşk' ve 'Güneşin Kızları' oldu.
Bu iki dizi tekrarlarıyla bile genellikle ilk 5'te yer alıyor ve sosyal medyada konuşuluyor.
Artık yaz dizisi olarak başlayan dizilerde kış sezonundaki dişli rakipleriyle reyting yarışına giriyor ve başarılı sonuçlar elde ediyor. Hatta, kış sezonundaki iddialı dizileri de geride bıraktıkları oluyor. Geçen sezon bunun örneklerini Kiraz Mevsimi ve Güzel Köylü ile gördük. Bu sezonda 'Kiralık Aşk' göreceğiz galiba. Tam yaz havasında eğlenceli ve komik bir dizi ama kış sezonunda da ekran yarışını burakmayacak anlaşılan. Televizyon izleyicilerin de tercihi değişiyor demekki yavaş yavaş. Kışın da romantik komediler ilk 3'de yer alıyor ağır dramlar yerine. İzleyiciler, dram ve entrikadan bıkıyor mu acaba yavaş yavaş. Gerçi bunlara karşılık birçok dramın da üst hala en çok izlenenler listesinde olduğu da bir gerçek. Mesela geçen sezonun en izlenen dizisi Paramparça gibi.
Neyse, ben yaz dizilerini yazacaktım. Benim bu yaz ilgimi, dikkatimi çeken ve takip ettiğim tek dizi 'Güneşin Kızları' oldu. Aslında, yazlık dizi olmasına rağmen o da içinde sırlarla dolu gerilim, merak ve dram barındıran bir dizi. Klasik bir yazın başlayan gençlik dizisi değil.
Güneşin Kızları'nı bu klasikten çıkaran da Haluk karakteri olmuş. Haluk, oğlu Ali'yi dövmesiyle (o herkesin içinde attığı tokatla hepimizin de bedduasını aldın bu arada halukcum) sürekli bir öfkeli haliyle, Savaş'a olan nefretiyle ve kızdığı her olayın ardından 'bu yaptığının bi bedel, var biliyorsun dimi' cümlesiyle dizinin en gizemli ve dikkat çeken karakteri. Haluk'un bu hallerinin ve Güneş takıntısının ardından neler çıkacak çok merak ediyorum. Gerçi, fragmandan anladığımız kadarıyla 9. bölümde az biraz anlayacağız galiba. Haluk ve ablası Rana'nın konuşmasından anladığımız Haluk babasından da aynı şiddeti görüyormuş. O nedenle böyle psikolojisi bozuk ve psikopat olmuş. Ali'de babasından tokatı yedikten sonra barda adamın kafasında şişe kırdığına elinde silahla adamlarla kavga etmeye gittiğine göre demekki bunlarda psikopatlık aile geneleği. (Bir ara acaba Ali, Haluk'un oğlu değil de ondan mu bu kadar kötü davranıyor demiştim ama Ali'nin o hallerini görünce vazgeçtim. Ali tam olarak da Haluk'un oğlu:)
Öte yandan gelecek bölümlerdeki Haluk- Ali yüzleşmesini de çok merak ediyorum. Ali, geçen haftanın son sahnesinde Selin'e çözüldüğü gibi babasının da karşına geçip 'Bana neden böyle davranıyorsun. Neden beni hiç sevmiyorsun' diyecektir. Ve Haluk'un ordaki tepkisi ne olacak cidden merak ediyorum. Ve o sahneyi merakla bekliyorum. Yada, Haluk'un bir şekilde Ali'ye merhamet göstereceği bir sahne olacak mı onu da merak ediyorum. Gelecek bölümlerden böyle sahneler bekliyorum.
Dizide son 2 bölümdür Selin ve Nazlı'nın kardeş ilişkilerine daha çok tanık olmaya başladık. İlk bölümden beri sürekli kavga eden iki kardeş son 2 bölümdür tam bir dayanışma içine girdi (Savaş'ı kaçırırken annelerine karşı birlik olmaları, birlikte evden kaçmaları, Selin'in Nazlı'ya Savaş konusunda ısrar etmesi falan çok güzeldi. Şimdi, Nazlı'nın Selin'e Ali konusunda destek vermesini bekliyoruz) ve onların bu halleri çok samimi geldi bana. Umarım, bundan sonra hep böyle devam eder. Selin ve Nazlı'nın kardeş halleri çok tatlı. Aynı oranda, Savaş ve Ali'nin 'biz kuzeniz' diyerek aralarında oluşan sıcaklık da güzeldi. Kardeşlik- kuzenlik gibi aile ilişkilerine görmemiz sevdim. (Yani dizide az biraz buna ihtiyacımız da var. Yoksa, herkes ayrı telden çalıyor ailede)
Dizinin genç kadrosundan söz etmişken oyuncuklara da değinmek gerek. Açıkçası ilk bölümlerde Selin (Hande Erçel) ve Nazlı'nın (Burcu Özberk) tavırları çok abartılıydı. Nazlı'nın hem ağlayıp hem konuşması çocuk gibiydi, Selin'in Ali'ye sataşmaları yapmacıktı. Nazlı'nın sürekli Haluk'a bağırmaları ve kavgacı bir uslüple 'hadi anne giriyoruz burdan' demeleri bana ukalaca geliyordu. O uzayan sahneler içimi bayıyordu. Ama son bir-iki bölümdür bu durum düzeldi. Özellikle, geçen bölüm Burcu Özberk'in Nazlı'nın Savaş'ı intihardan vazgeçirmeye çalışırken ve 'ben bana aşığım' derkenki oyunculuğu çok doğaldı.
Dizide hala yapmacık olan bir karakter var yalnız. Tuğçe... Gıcık karakter olduğu için değil. Tuğçe rolündeki İrem Helvacığlu çok abartılı oynadığı için. Tamam karakter bunu gerektiyor belki ama o dudak büzerek ve göz süzerek, eski yeşilçam filmlerindeki kötü kadınlar gibi gülerek oldukça yapmacık ve itici duruyor. Karakter zaten anti bir karakter olduğu için izleyici sevmiyor ama bu haller daha da etkiliyor bu durumu. En azından oyuncu sempatik kalmalı bence.
Mesela, Berk Atan ve Tolga Sarıtaş ilk bölümden bu yana kararında bir çizgide oynuyorlar. Performansları düşük değil ama abartılı da değil. Özellikle, Tolga Sarıtaş yakında Kıvanç Tatlıtuğ'u da geçer bu çizgide devam ederse. Zaten, Muhteşem Yüzyıl'dan gelen bir avantajı da var.
Emre Kınay'a da psikopat rolü çok yakışmış bu arada. Genelde hep iyi karakterlerde izlediğimiz Emre Kınay burdaki oyunculuğuyla da herhalde ustalığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Geçen bölüm o teknede Savaş'la konuşurken, sonra evdekilere Savaş'ın tekrar kliniğe yattığını söylerken ve 9. bölüm fragmanındaki halleriyle 'ben tam bir oyuncuyum' diyor.
Güneş'in Haluk'un gerçek yüzünü görmeye başladığı, 'Haluk sakin ol'den öte cümleler kurduğu, (ama Güneşin Haluk'u terketmemesini Ali-Selin ve Savaş-Nazlı çiftlerinin ayrılmaması açısından istediğim de bir gerçek) Rana'nın gülümseyip kızlara iyi davrandığı bölümler izliyoruz. Eğlenceli ve dolu dolu geçiyor bu bölümler. Bir sonraki haftaki merakla bekletiyor. Herkesin emeğine sağlık diyorum.
 
 
Toplam blog
: 23
: 4537
Kayıt tarihi
: 01.03.13
 
 

Gazetecilik/ Radyo Tv alanlarında eğitim aldım. Şu an aktif olarak çalışmamaktayım. Ancak dizigaz..