Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yazarken utanıyorum,Türkiye'de on milyon kişinin evi yok

Yazarken utanıyorum,Türkiye'de on milyon kişinin evi yok
 

Doğada belki milyarlarca kuş var. Buna rağmen eminim hepsinin de yuvası vardır. Ülkemizde olsun olsun on beş milyon aile var. Belki de yarısının doğru dürüst yuvası yani evi yok. Kuşun yuvasından ne olacak ki. Apartman yapmıyor ya. İki ot bir çöp tamam. Ama insanlar da kuş değil elbet. Aklı var. Bileği, yüreği var. Parası var. Şansı var. Yine de kuşların evi var, insanların yok.

Bir insanın hayatı boyunca kendine ait evinin olmayışı kabul edilebilir bir şey değil. Düzenin sahiplerinin ”İster kabul et ister etme, durum böyle kardeşim” dediklerini duyuyorum. Her gün karşılaştığımız olumsuzluklar bir yana yaşadığımız bu hayatın kurgusunda sanki bir yanlışlık var. Birinin beş tane evi altmış tane dairesi var; ötekinin başını sokacak gecekondusu yok. Ülkemizde insanların önemli bir kısmının oturabileceği bir evlerinin bile olmayışı(Ben ülkemizde en az on milyon kişinin hiç evlerinin olmadığını düşünüyorum.)bugünkü düzenin halkımıza hiçbir şey vermediğini gösteriyor. Aslında ev var. Hem de ülkedeki tüm insanlara yetecek kadar. Ama bu evlerin sahibi biz değiliz. Eloğlu yapmış. Nasıl yapmış bilemeyiz tabi ki. Acaba insanlar kendilerine ev yaparlarken bizler ne yapıyorduk? Yoksa kendimizi kuş sanıp kargalar gibi dağlarda yuva mı yapıyorduk? Sahi bizim niye evimiz yok? Dile kolay tam on milyon kişi. Lüks semtlerde bakıyorum eloğlu kat kat dikmiş apartmanları da biz iki oda bir salon başımıza bir kelik yapamamışız. Kesin tembeldik hemi de çıkmadık koynundan Ayşe kızın sabah akşam. Kesin, o karambolda götürdüler uyanık Kristoflar yağma Hasan’ın böreğini tepsi tepsi. Ah Ayşe kız ah… Kendini yaktın, bizi de evsiz bıraktın. Şimdi artık Topkapı’da da çadır kuracak yer kalmadı.

Bir devlet nasıl on milyon insanının evsiz olmasını kabul eder? Bir devlet nasıl yetmiş yıl boyunca bu konuda adım atmaz? Bir ömür en kısasından yetmiş sene beyim. Gerçi biz kırk elli demeden gidiyoruz sayenizde. Yine de üç hafta yaz tatiline benzemez. Bir ömür bu. Hiç geçirilir mi evsiz, başkalarının kirli merdivenlerini silerek? Bekâra vermezler. Ev tutacağım diye bir de karı almak zorundasın. Çocukluya vermezler. Allahın adamı zaten çocuklarımız için ev tutuyoruz! Biz ağaç kovuğunda da yatarız. Senin kokmuş evine kalmadık. Veledin koşarak inse merdivenden ev sahibi biter kapında:”Çok gürültü oluyor ” Olur. Çocuğuma söylerim bundan sonra sürünerek insin merdivenlerden. Kötürüm sanki bizim çocuk. Esaslı depozito isterim. Dolar, Euro anlamam. Türk parası olacak. Ne olur ne olmaz bakarsın katlanır. Senin de isteyeceğin tutar. İstesek de vermezsin beyim. Biz sizi biliriz. Kapının mandalı gevşemiş. Camın kolu kırılmış. Duvardaki çivi düşmüş. Evimi batırmışsın. Harabeye dönmüş. İçinde oturuyoruz beyim. Resmine bakmıyoruz ya. Tamam depozitten vazgeçtik.

Ben yine de neden evimin olmadığı konusuna taktım. Babamın da yoktu. Dedemin de yokmuş. Yani sanki benim yedi göbek neslimin hiç evi olmamış. Yok yok. Bu işte kesin bir iş var.

Anayasa’mıdır nedir açıp okudunuz mu? Devletin vatandaşlarına karşı görevi neymiş? Bir Anayasaya bakıyorum bir de on milyon evsize. Sonra Anayasanın o maddesini yeniden yazıyorum:”Devlet eğer imkânları yoksa on milyon vatandaşını evsiz bırakabilir.”

Toki ev yapıyor. Zengine satıyor. Zenginin zaten evi var. Maaşımın yarısını alıp Tokiden satın aldığı evi bana kiralıyor. Devlet şimdi kime hizmet etmiş oluyor? Bana mı, zaten evi barkı olan zengine mi? Toki sayesinde bu memlekette çok kişi köşeyi döndü. Yapıyor satıyor. Yapıyor satıyor. Kime? Tüccara. Uyanık müteahhide, sermayeciye. Onlar çocuklarının için mi alıyorlar? Hayır. Satmak için. Toki niye kuruldu? İhtiyacı olan insanlarımıza konut sağlamak için değil mi? Hayır. Sermayeciye kar sağlamak için. Yazıklar olsun!

Benim evim var. Tokiden ev alamıyorum. Benim yok karımın evi var. Yine alamıyorum. Benim de yok. Karımın da yok. Çocuğumun var. Yine alamıyorum. Hepimiz göçmen çadırı gibi dolarız Tokinin 45 m2 evine.

İnşaat sektöründe milyar dolarlar dönüyor. Toki, müteahhitler, kooperatifler senede belki de 500 bin daire yapıyorlar. Bize on beş milyon ev lazım. Türkiye’de hiç ev olmasa 30 yılda hepsi tamam. Aradan 70 yıl geçmiş hala on milyonun evi yok. Yapılan evleri tırlara yükleyip Afrika’ya falan mı götürüyorlar yoksa?

Evi olmayanlar cevap versinler:

Ölmeden kendinize ait bir evinizin olacağına inanıyor musunuz? Çocuğunuzun olabilir mi? Ya torununuzun? Bu hükümette olmadı. Ali gelse? Peki ya Veli gelse?

Kiraya verdiğimiz paraları biriktirsek çoktan ev sahibi olmuştuk. İnsanların bazıları ölünceye kadar kirada oturuyorlar. Her yerde olduğu gibi zengin, mevkii sahibi, şöhretli, hatırı sayılır kişi olmak burada da geçer akçedir. Ancak zaten bunlardan birisi bizde olsaydı evimiz olurdu. Yani bu demek oluyor ki ev sahibinin eline kaldık.

Depozito verirsin. Kiranı tıkır tıkır ödersin. Veledin merdivenden koşarak inmez. Yine de ev sahibiyle sorunların hiç bitmez. Kapıyı açık unutursun bağırır. Hızlı kapatırsın bağırır. Misafirin gelir, surat asar. İzinsiz, patlayan lambayı bile değiştiremezsin. Hani ihtiyaç oldu duvara bir çivi çakayım desen evimi yıkıyor diye koşar gelir. Maaşına on on zam yaparlar. Ev sahibi kirayı elli elli artırır. Kontrat yapalım dersin, yanaşmaz. Israr edersen kiralık evim yok der.

Ülkemizde şu an kendisine ait bir evi olmayan on milyon kişi  (yaklaşık iki milyon aile) sizce nasıl ev sahibi olabilir? Daha doğrusu ev sahibi olabilir mi? Ev insanın en önde gelen hayallerinden biridir ve insanların hayalleri önemlidir. Ve ülkemizde tam on milyon kişinin hayali boş. Toki on yılda kaç evsizi ev sahibi yaptı? Yüz bin mi? On milyonun yanında yüz bin.  Fakir 200 bine ev alabilir mi? Peki 100 bine? Ev senin için zaruri ihtiyaçtır ama patron müteahhit için ballı kaymak kar işletmesidir.

Birisi diyor ki Sayın Korkut, ülkemizde inşaat ileri durumda, Mega Kentlere ne gerek var. Sayın arkadaşım bu ileri durumdaki inşaat fakiri fukarayı ev sahibi yapmaz, sahiplerini köşe yapar. Toki de bunun bir parçasıdır. 10 yılda 100 fakiri ev sahibi yapmış. Daha 1900 bin evsiz var,190 yıl gerekir.

Mega Kentler kesin çözümdür. Herkesin mutlaka kendine ait evi olacaktır. Beş kuruş parası olmasa bile. Çünkü yeri ben (devlet) vereceğim. İnşaatında kendi çalışır. 50 bine mal ederim. Kar almam; çünkü Toki (tüccar) değilim. Herkes bu şartlarda ev sahibi olabilir. Kurulu düzen sizin ev sahibi olmanızı istemez. Çünkü evleri var ve size kiraya veriyorlar. Çünkü beşe mal ettikleri evleri size ona satıyorlar. Onlar Mega Kentlere karşıdırlar. Peki, siz fakirler, evi olmayan on milyon kişi siz niye karşısınız?

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..