Yazıya verdiğin emek, seni büyütür. Tıpkı Aziz Nesin gibi...

Buraya ilk geldiğimde, yazabildiğimden, yazarlık potansiyeli taşıdığımdan hemen hemen kimsenin haberi yoktu. Annem ve Lisede, boş derslerde, yazdığım şiirleri dinleyen 2 ve 3 Edebiyat A öğrencileri hariç! Bu vesileyle, Manisa'daki tüm lise arkadaşlarıma selam yolluyorum. Acaba kaçının haberi olacak gönderdiğimden?

8 Şubat 2011'de yayınlanan " Kayseri'de bir kadın öldü..." başlıklı ilk yazımın üzerinden çok uzun bir süre geçti. Söz konusu tarihten şu ana kadar, 1071 yazım okurlarımla buluştu. Toplam okunma sayım, bir milyonun üzerinde... Ama bunların kaçı birbirinden farklı? Milliyet Blog'ta Cem Beraat Çamsarı diye bir yazar var diyen kaç kişi olduğunu, çok istememe rağmen, bilemiyorum maalesef...

Ama bildiğim tek şey, burada yazmamın kişiyi büyüttüğü... En azından, bugün Türkiye'de 4 yıl öncesinden çok daha fazla insan tanıyor beni... Onların çoğunu göremesem de

Düzenli yazmak, bir yazı ideali, vizyonu, misyonu stratejisi ve nihai hedefiyle yazarlık yolunda yürümek; bu amaca sadakat gösteren herkes gibi, beni de sadece kendi dünyama hapsolmaktan kurtarıyor.

Yazılan her şey, kendini ifade etmenin farklı bir şekli... Başkaları kadar kendine de tanıtır insanı...

Henüz hiçbir yerde yayınlamadığım, yalnızca kitaplarımda okuyabileceğiniz yazıları da dikkate aldığımda, yılda 300; 4 yıldaysa 1200'ün üzerinde yazı biriktirdiğimi görüyorum. Yani nereden bakarsan bak, en az 5 kitap eder bu. Açıkçası, evde oturup, sadece benim okuduğum yazılardan oluşan bir kitap hazırlamaya kalksaydım; değil 1200, 200 yazı bile yazmış olacağımdan emin değilim.

Çünkü okunuyor olmak, yazar için bambaşka bir motivasyon kaynağı... Burada aldığım okur tepkisi, yazarlığımın yarınlarına ışık tutuyor. Yazdıkça, kendime güvenim gelişiyor. Tıpkı benimle aynı işi yapan binlerce Milliyet Blog yazarı gibi...

Zaman zaman çok kızıyor, inanılmaz derecede sinirleniyorsam da; nankörlük edemem. Bu mayamda yok. Doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle, günahıyla sevabıyla yazarlık yolculuğuma çok şeyler kattı Milliyet Blog... Ben de bu katkının karşılığını sayfasının değerini bilen çalışkan bir yazı emekçisi olarak vermeye çalışıyorum.

Ve diyorum ki, yazıya verdiğin emek, seni büyütür. Tıpkı Aziz Nesin gibi... Yeter ki gideceğin yeri bil.

Benim adresim belli. Tüm yazı tutkunlarını buraya bekliyorum. Taaa ki, hak ettiğimiz etkinliğe, toplumsal farkındalığa, kamuoyu oluşturma gücüne kavuşana; insanımızı en iyi şekilde aydınlatır hale geldiğimizi görene kadar. Hele biz yolumuzda yürüyelim de; gerisine Allah kerim...

Yazıya verdiğimiz emek, hepimizi büyütecek. Yeter ki sen, alın terini esirgeme bizlerden...

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.