Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '18

 
Kategori
Güncel
 

Yeni Köşe Yazıları / Kitap Fuarları Çare mi?, Ne olacak Bu Cari Açığın Hali?, Fener'in Derdi Ne?

Yeni Köşe Yazıları / Kitap Fuarları Çare mi?, Ne olacak Bu Cari Açığın Hali?, Fener'in Derdi Ne?
 

Kitap Fuarları kitabı okuyucuların ayağına götürerek okumaya ve beğendiği kitabı satın almaya özendirmek için bütün büyük şehirlerimizde, Tüyap ve Belediyelerin öncülüğünde her yıl düzenleniyor.

Başta İstanbul Tüyap Kitap Fuarı olmak üzere yüzlerce yayınevi, yazar ve onbinlerce kitapsever bir araya geliyor. Bu münasebetle okuyucu yazarları tanıyor, edebiyat sohbetleri yapılıyor ve ekonominin durumu gereği büyük bir durgunluk içinde olan yayınevleri kitap satma imkanı buluyor.

Şimdiye kadar İstanbuldaki kitap fuarlarını devamlı ziyaret ederdim.Bu defa Kocaeli kitap fuarına yazar olarak gittim. Yayıncımın düzenlediği imza programına iştirak ettim. Ancak ne yalan söyleyeyim, medyatik bir yazar olmadığımdan mı, kitaplarımın okuyucumuzun bir türlü alışmadığı fütürizm konulu olduğundan mı nedir, bir saat boyunca ancak iki kitap imzalayabildim. Çoluk, çocuk, yetişkin hemen herkes  sanki zorla satacakmışız gibi, masamın önünde uzaktan bakıp geçmeye çalışıyor, kitapları eline almaya bile çekiniyordu. Zaten ziyaretçilerin büyük ekserisi ne var, ne yok diye şöyle bir  bakmaya gelmişti. Kitap almaya pek niyetleri yok gibiydi. Yayıncımın bana anlattığına göre medyatik bir yazarın bir kitabını iki gün önce alıp da şimdi imzalatmaya gelenler, yazarın rahatsızlığı dolayısıyla ayrılmak zorunda kalması üzerine aldıkları kitapları geri vermeye çalışmışlar. Yani birçok kişi için kitabın içinde ne yazdığı değil, bakın falancanın imzalı kitabı var bende diye alınıyormuş.

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, açık hava 

Büyük bir emek ve yazarların yayınevlerinin nice gayreti - göz nuru ile vucüda gelen bu organizasyonlar bile "Okumama illetimize" çare olamıyorsa çekiver kuyruğunu gitsin.cari açık ile ilgili görsel sonucu 

Ne Olacak Bu Cari Açığın Hali? : Türk ekonomisinin başına ne gelirse dövizden yani daha teknik bir deyişle cari açıktan geliyor. Ta İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar giden bu gerçek; 1958 Menderes Dönemi, 1972 Demirel Dönemi, 2001 Büyük Krizi ve son olarak da içinde bulunduğumuz yılda zirveye varmış, ekonomiyi 70 cente muhtaç ederek, İMF aracılığıyla empoze edilen dış ekonomik müdahalelere maruz bırakmıştır.

Henüz kriz aşamasına varmamışsa da, seçim ekonomisinin popülist baskıları, sıcak paranın Türkiye'ye yanaşmaması, doğrudan yatırımların bitmesi ve turizme yaşanan çöküşün azdırdığı "Dövizsizlik problemi" kurların zıvanadan çıkmasına ve vadesi gelen büyük çaptaki borçların çevrilememe tehlikesine yol açabilecektir.

Ne yazık ki bu fenomen gidişe kısa vadeli bir çözüm yok. Bankalardaki özel döviz tevdiat hesaplarını TL'ye çevirerek borç ödemesi için kullanmaktan başka. Ancak böyle bir uygulama bankacılıkta güven unsurunun canına okur o ayrı.

Orta ve uzun vadede de ise cam yerine çip satmaya yani yüksek katma değerli, yüksek teknoloji ürünü mal ihracatına geçmekten başka çare yok.Ancak bu haydi yapalım demekle olmaz.Planlı programlı, çok sıkı bir eğitim, Ar-Ge, inovasyon ve kaynak aktarımını gerektirir. Böyle bir çalışmaya deniz dersek; isteyerek deniz düşüp, can havliyle yüzmeyi öğrenmekten başka çaremiz de yok.valbuena ile ilgili görsel sonucu 

Fener'in Derdi Ne?: Ligler başlarken transferde geç kalıp, alelacele Soldado ve Valbuena gibi alelace birkaç futbolcu alan Fenerbahçe; Valbuena hariç hiçbirinden gerektiği gibi istifade edemedi. Valbuena  görünen köy ortada olduğu halde, son yirmi dakikalarda oyuna sokuldu ve tabiatiyle katkısı sınırlı oldu.

Lig birincisiyle aradaki 3 puan anlamsız oyunlarla, mirasyedi gibi harcandı.Halbuki en az bir yenilgi alınmasa ve  bir maç da berabere bitirilmeyip, galibiyet alınsaydı şimdi kara kara düşünmek sırası Fener değil rakiplerdeydi.

Bence Fener'in en büyük derdi Mario Gomez ve Gomis tipi bir golcüye sahip olmaması. Böyle bir gölcü ve hatta hatta iddia ediyorum; yaşlı maşlı denmeyip Eto transfer edilseydi durum çok farklı olabilirdi. Zaten gollerin bir çoğunu defans elemanlarının atması durumu yeterince özetlemiyor mu?

 

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..