Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '15

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Yiyip içtiklerimiz ve biz

Yiyip içtiklerimiz ve biz
 

Yiyeceklere yapılan katkılar onun ömrünü uzatırken, onu tüketen insanın ömrünü kısaltabilmektedir.


Beslenme insanın olmazsa olmazıdır. Her insan yaşayabilmek için yemek, içmek zorundadır. Bu gittikçe kalabalıklaşan dünya için önemlidir ve modern dünyanın gelişmiş üretim araçları diğer alanlarda olduğu gibi, insanın bu gereksinimini karşılamak için de devrededir.

Kalabalık kent nüfuslarını besleyebilmek ve daha çok kazanabilmek için üretim süreçlerinde gübreler ve insan sağlığına zararlı ürün koruyucu kimyasal ilaçlar kullanılmaktadır.

Tarım arazilerindeki ekim, söküm işlemleri makinelerle yapılmakta; kanatlı, büyükbaş ve küçükbaş hayvan kesimleri büyük çaptaki üretimlere olanak sağlayan modern kombinalarda gerçekleştirilmektedir.

Bir tarafta uzun ve kaliteli yaşam derdindeki tüketiciler, öte tarafta insanların bu gereksinimlerinden geçimlerini sağlayan, daha çok kazanma hesapları yapan üreticiler ve aracılar olunca doğal olarak bu üç taraf da taleplerinin en iyisini elde etme derdine de düşmektedir.

Tüketilciler en sağlıklı gıdaları, en lezzetli halleriyle, en ucuza almayı amaçlarken; üreticiler ve aracılar da en az maliyetle elde edebilecekleri ürünleri, en dayanıklı halleriyle, tüketiciyi de ürkütmeyecek en yüksek fiyatlarla satmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar.

Hal bu iken, yeme içmeye konu olacak ürünlerin doğal dengeleri denetimin yetersi olduğu ülke ve bölgelerde gerek doğadan elde edilme aşamalarında; gerek sonraki işleme süreçlerinde üreticilerin ve aracıların daha çok kazanma arzuları nedeniyle zaman zaman ve çeşitli şekillerde bozulmaktadır.

Yakın zamana kadar insanlığın bilmediği sağlık düşmanı GDO'lu ürünler hissettirmeden sıradan insanın gündelik yaşamına girip geleceğini karartabilmektedir. 

Yiyeceklere yapılan kimi katkılar; ürünün ömrünü uzatırken onu tüketen insanın ömrünü kısaltmaktadır.

Kimi üretici ve satıcılar tarafından sağlığa zararlı tatlandırıcılar ve katkı maddeleri katılarak üretilen yiyecekler, özellikle gelişme çağındaki küçük çocuklar bağımlı kılabilmekte onların sağlıklı yetişkin birer birey olmaları süreçlerini etkilemektedir. Yine kimi üreticiler tarafından merdiven altı tabir edilen korsan ortamlarda üretilen sağlıksız ürünler denetimin zayıf olduğu ortamlarda satılabilmektedir. 

Gözleri çıkarlarından başka bir şey görmeyen kimi duyarsız üreticiler, duruma göre bazı az gelişmiş ülkelerde ve bölgelerde siyaset kurumu üzerinde de etkili oldukları için ürettikleri malların olumsuz yanlarını gözlerden gizlemeyi başararak buralarda pazarlayabilmektedirler.

Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde yaptıkları sanayi üretimi süreçlerinde havayı kirleterek, kimyasal atıklarını sağa sola gömüp gizleyerek, akarsulara akıtarak çevreye de ciddi zararlar verebilmektedirler.

Sanayi üretiminin ve buna bağlı çevre kirliliğinin olmadığı kırsal bölgelerde kentlerdekine göre daha zor koşullarda yaşayan insanların ortalama ömür süreleri, sanayi kirliliğinin, stresin, kötü beslenmenin etkisi altındaki şehirli orta ve alt gelir gruplarındakilerden daha uzun olduğu bilinen bir gerçektir. 

Günümüz insanının en önemli sorunlarından biri de zararlı katkılar içeren ürünlerin süslü ambalajlarla, sözde bonuslarla ilgi çekerek hedef tüketicileri konumundaki çocuklara yöneltmesidir.

Çocuklar en çabuk kandırılabilen ve kolayca bağımlı kılınabilen bir gruptur. Onların sağlıksız gıda maddelerine bağımlılıkları da maalesef hem aileleri hem de içinde yaşadıkları toplum için ciddi bir sorundur.

Gelişmiş ülkelerin sıkı denetimlerle bir ölçüde aştıkları bu zararlı gıda sorunu gelişmekte olan ülkelerle az gelişmiş ülkelerde ciddi sıkıntılara neden olmaya devam etmektedir. Devletler bunlarla mücadele ederken bu ürünlerden çıkar sağlayanlar yeni yol ve yöntemlerle sahneye çıkmayı sürdürmektedirler.

Yine gelişmekte olan ülkelerde denetimin yetersiz ya da başıboş olduğu bölgelerde, şehirlerin belli yerlerinde kimin getirdiği belli olmayan tamamı yabancı kaynaklı ve içerikleri test edilmemiş olan çeşitli markalardaki sigaralar da kontrolsüz olarak tezgâhlarda satılmaktadır. Bu sigaralar onların üretimini, dağıtımını yapanları zengin ederken sözkonusu zehire kolayca ulaşma olanağı bulan ve başlıca müşterileri olan gencecik bedenleri ciddi anlamda tehdit etmektedir.

Çocuklarını çeşitli zehirlere kurban verme riski ile karşı karşıya olan anne ve babaların bu anlamda en masum ve haklı talepleri zararlı gıda maddelerinin de kontrolsüz satışı ve dağıtımı yapılan  diğer zararlı maddelerin de sıkı önlemlerle denetim altına alınmasıdır. Etkili cezalarla özellikle ülkenin geleceği konumundaki gençlerin korunmasıdır.

Hepimiz biliyoruz ki insan sağlığına zararlı ürünlerin tamamı yerel kaynaklı değildir.

Kendilerini dünyanın efendisi sayan süper ve süperleşme yolundaki ülkeler çoğu kez kendi sınırları içinde tüketimine izin vermedikleri malları üçüncü dünya ülkelerinde kulağa hoş gelen reklamlar, göze hoş gelen resimler, damağa hoş gelen tatlarla pazarlayabilmek için ne gerekiyorsa yapmaktadırlar. 

Bu durum da tüm insanlığın, üzerinde yaşadığımız yerkürenin ve  tüm gelişmekte olan ülke çocuklarının geleceğini tehdit eden bir başka önemli sorundur.

Ve bu sorun dünyanın zenginliklerinin kaymağını yiyenlere karşı yem olma durumundakilerin, biraraya gelmesini, sağlıksız gıdalara, haksızlığa ve sömürüye karşı sesini yükseltmesini zorunlu kılmaktadır. 

 

17.08.2015

 

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..