Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '17

 
Kategori
Eğitim
 

Yüksek odaklanmayla gelen başarı: akış bilimi!

Yüksek odaklanmayla gelen başarı: akış bilimi!
 

Bugün size 1980’lerde “işine aşık insanlar” üzerinde yapılan bir çalışmadan bahsetmek istiyorum.
 
Mülakat tekniğinin kullanıldığı bu çalışmada, kendi alanlarında başarılı olan yüzlerce satranç şampiyonu, sanatçı, sporcu, müzisyen, eğitmen ve cerrahla görüşülmüş.
 
Mülakatlar sırasında konuşulan insanların doruk performans anlarını anlatırken farklı bir ruh haline girdikleri gözlenmiş. Yaptıkları iş sırasında öyle bir odaklanma sürecine giriyorlarmış ki, zamanın nasıl geçtiğini unutup adeta dünyadan kopuyorlarmış. İşlerini ödülden öte, yaparken aldıkları bu haz için yapıyorlarmış. Araştırmacılar bu anlara “akış” ismini vermiş. Araştırmacılar akış anlarını taradıklarında şöyle aktarıyorlar: “Elindeki bloklarla eskisinden daha yüksek bir kule yapan çocuğun, titreyen parmaklarla kulenin tepesine en son bloğu yerleştirdiği an… Bir yüzücünün kendi rekorunu kırmaya çalıştığı an… Bir keman sanatçısının zor bir müzik parçasını ustalıkla çalmaya çalıştığı an…” işte bunlar hep akış deneyimi! 
 
“Dünyanın her yerinden 8000’i aşkın kişiyle görüşme yaptık. Dominikli keşişlerden, kör rahibelere, himalayalı dağcılarda, Navajo çobanlarına, işini aşkla yapan kişilerle görüştük. Kültürden ve eğitimden bağımsız olarak, kişiyi akışa sokan yedi koşul olduğun gördük. Bunlardan biri de “odaklanma.” Yoğun biçimde odaklanınca, bir kendinden geçme/coşkunluk/mest olma hali yaşıyorsun. Zihinde bir berraklık ve netlik hissi oluşuyor; her an ne yapacağını tam olarak biliyorsun. Yapman gereken şeyi yapmanın zorluğunu görsen de, mümkün olduğunu biliyorsun. Zaman duygusu yok oluyor. Kendini unutuyorsun. Daha büyük bir şeyin parçası olduğunu hissediyorsun. Bu koşullar yerine geldiğinde, yaptığın şeyi sadece kendi içinde değerli olduğu için yapıyorsun.”
 
 Akış hissetmek için illa keyifli bir iş yapma zorunluluğu yok. Matematik denkleminden, gözleme hamuru açmaya hatta otomobil tamiri yapmaya kadar birçok iş sırasında akış hissedebilirsiniz. İşin türünden çok istek, odak, çaba ve işin zorluk derecesi önemli.
 
İş hayatında yaşanan akış anları, mesleki performansın optimum noktasıdır. Akış teorisi, aynı zamanda üstün performansın bilimidir. Bu anları çoğaltmak, mutluluğu azaltmadan başarıyı arttırmanın harika bir yoludur. Peki akışı yakalamanın kritik noktaları nelerdir?
 
- Uzun süreli odaklanma. (Akış anı yoğun bir konsantrasyonla geliyor. Yaratıcı dâhilere atfedilen dalgınlık ve tuhaflıkların çoğu, bu tutku dolu süreçte “kendilerini kaybedercesine konsantre olmaları” ndan kaynaklanıyor.)
- Akış sırasında zaman algısı kayboluyor. 
- Bir işi yaparken sınırlarını zorlamayla gelen beceriklilik durumu. Sıkı bir çabayla kazanılmış bir becerinin, yoğun bir odaklanmayla birleşip şiirsel bir şekilde kullanılması.)
- Sonuca değil sürece odaklanmak.
- Berrak bir görüş netliği. (Bu netlik, neyi nasıl yapacağını bilen antrenmanlı bir zihin ile belirginleşir.)
- Bütünleşme hissi. (Akış anında ego erir. Benlik yaptığı işle bütünleşir. Kişisel sınırlar kaybolup evrensel bir perspektif kazanılır.)
- Yücelme duygusu. (Akış anında günlük gerçekliğin sıkıcı ve sıradan hallerinin ötesine geçiliyor.)
- Kendinden ödüllü. (Akışın güzelliği, onu başka şeyler için araç değil, başlı başına bir amaç olarak görmeyi sağlıyor. Ödül için değil, yapılırken duyulan “Ödül değerinde duygular” için yaşanıyor.)
 
Akış anında zaman algısı, açlık duygusu, etrafınızdaki gürültü gibi birçok şey silikleşiyor. Yükseltici bir duygu hissine kapılıyoruz. Düşüncelerimiz, önyargılarımız, stresimiz, egomuz bir süreliğine yok oluyor. Başarısızlık duygumuz sonuç odaklı olmadığımız için uçup gidiyor.
 
Muhammet EROĞLU
Rehber Öğretmen 
 
Kaynak: Sekman, Mümin. “Başarı Bilimi” 3. Baskı, İstanbul: Alfa Yayınları, 2016
 
Toplam blog
: 8
: 202
Kayıt tarihi
: 12.01.17
 
 

1984 Denizli Doğumlu olup, İlk-Orta-Lise ve Üniversiteyi Denizli'de bitirdim. Üniversitede kişise..