Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '14

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Yürek Taşıyan Yol 2- Ben yalnızca kişisel erkimin bir toplamıyım

Yürek Taşıyan Yol 2- Ben yalnızca kişisel erkimin bir toplamıyım
 

Yürek Taşıyan Yol 2- Ben yalnızca kişisel erkimin bir toplamıyım


BEN YALNIZCA KİŞİSEL ERKİMİN TOPLAMIYIM.

Çocukluğa ait en net anılarım doğaya ilişkin olanlardı. Bu anılar görüntülerin, seslerin ve onlara ilişkin duyumların ayrıntılı bir bütünüydü. Castaneda kitaplarıyla karşılaşmadan çoköncesinden gelen bu tutku gündelik yaşamın karmaşası ve biçimlendirilen gerekliliklerinin arasında üstü örtülse de yine de en ufak bir fırsatta ortaya çıkıyordu. Uygun olan tüm zamanların doğaya ayrılması gibi...

Aynı zamanda şifacılık, çocukluktan beri süregelen ilgi alanımdaydı. Castaneda kitaplarıyla karşılaşmam tesadüf değildi. Önce bir ön karşılaşma yaşandı Bilinmeyen adlı dergide, daha sonra Cumhuryet Gazetesi kitap ekinde M.Cevdet Anday'ın bir yazısıyla. Daha çok, Kızılderili kültürüne ilişkin olduğunu düşündüğüm için ilgimi çekmişti konu ve hemen bahsedilen kitabı aramaya başladım. İlk bulduğum kitap Ixtlan Yolculuğu idi, serinin üçüncü kitabı... Benim için özel bir kitaptır 12 kitap içinde.

Kitabı okuduğumda beni tam 12 den vurmuştu. Çünkü yıllar boyu duyumsadığım doğaya, evrene ve varoluşa dair tüm "soyut" dokunuşları orada görmüştüm. Ardından diğer kitaplar geldi.

Kitaplar bir "yol" gösteriyordu. Benim için, algıladığım varoluşa dair herşeyi kapsayan bir "yol". Soyuta dair algılamalarımın net tanımlarını içeren bir "yol".
Ama en önemli noktası "bir savaşçı gibi yaşamak" vurgusu idi. Bir savaşçı gibi yaşamak; Juan Matus'un da dediği gibi; "Yürek taşıyan bir yolda olmak." Artık yürek taşıyan yolun, kendi yolum olduğunu biliyordum. Yıllardır direndiğim, bu nedenle zaman zaman kendimi tümüyle dünyadan kopuk hissetmeme neden olan sisteme karşı durmamın, zorla biçimendirilmeye çalışıldığım yaşam biçiminde, aslında yanlış olanın ben olmadığımı ve "yolumun her zaman yürek taşımış olduğunu" anladım... Çocukluktan beri süregelen kentsel iç sıkıntılarının sebebinin "yol"dan çıktığım/uzaklaştırıldığım zamanlara ait olduğunu anladım. Çünkü yolun yürek taşımaması, ağırdı, sıkıntılıydı, bataklıkta debelenmek gibiydi...

NE ANLATIR CASTANEDA KİTAPLARINDA? 
Castaneda, kendi yolculuğuna dahil eder bizi. Bilgi adamı olma yolculuğuna. Savaşçı olma yolculuğuna...
Ne olduğumuza, kim olduğumuza dair ışık tutar.
Ne olmamız gerektiğini acımasızca yüzümüze vurur... 
Acımasızca, zekice, sabırla kendi düşkünlüklerimizle savaşmamız gerektiğine işaret eder.
Çünkü varoluş enerjidir. İnsanoğlunun bu devasa enerji yoğunluğu içindeki yerini gösterir ve ne yapmamız gerektiğini söyler.
Dengeden bahseder.
Tek gerçek döstumuzun ölüm olduğunu ve sıkıntılı zamanlarda ona danışmamızı söyler...
Kısacası tümünün toplamında enerji gerçekleri, soyut ve somut alanlara ilişkin bilgilerin, yaşanmışlıkların derlemesini yapar ve bize "bir seçenek gösterir..." 
Bu seçenek "yürek taşıyan yol" bana göre. Hangi yol olursa olsun, "yürek taşıyor olan bir yol."

Ben zannedildiği üzere yeryüzüyle ilgili olarak şanslı biri değilim. Şansla ilgisi yok bunun çünkü. Ben yalnızca kişisel erkimin bir toplamıyım. Ben, "seçim" yapan biriyim. Seçimimi her zaman yürek taşıyan yoldan yana yaptım. Pek çok dostuma Castaneda kitapları verdim, önerdim. Çoğunun okuyup, öğretinin vereceği "yaşam felsefesini" alıp alamayacağına dair bir düşüncem/beklentim olmadı. Çünkü tinin ayarlamaları benim dışımda gelişir. Okumak ve "o yolda" olma seçim o kişilere aittir, aynı zamanda erklerine. 
Yaşamda erkimiz ne kadarda o kadar "yol alırız".
Yaşamda erkimiz ne kadarsa "kendimizi kandırmaktan o kadar uzak oluruz."
Erkimiz ne kadarsa, yaşamımız ona göre biçimlenir. 
Çünkü tinle bağlantı hattı, kişinin erkine bağlıdır.

Castaneda'nın da dediği gibi; 
"Bir insan yalnızca kişisel erkinin bir toplamıdır ve bu toplam onun nasıl yaşayacağını ve nasıl öleceğini belirler.

yazının birinci bölümü;
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=609797002466184&set=t.100003076698990&type=1&theater

 

 

Sonsuzluğun neresinde duruyorsan, tam da onun merkezinde duruyorsundur.

 

 

Burcu Barış Künar

 
Toplam blog
: 191
: 1283
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Başlangıçta sadece su ve onun üzerinde salınıp duran sis mevcuttu.  Baba Apsu ortaya çıktı ve tat..