Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '14

 
Kategori
Öykü
 

Zere

Zere
 

Zere


Eğer ona bir gül götürsem bu bahçeden yüreği gibi kırmızı bir gül mutlaka ağlayacaktı.

Üsküdar'da motor bekliyordu. Az önce aldığı tostu büfedeki çocuğun elinden kaptı. Koşarak son uyarıya yetişti. Sağına soluna baktı. Yoktu. Motor'a atladı. Elinde tostlarla kalakaldı. Eee burda da yok diye geçirdi içinden.
Telefonuna sarıldı.

-Eee yoksun.
-Iskeledeyim
- ben motordayım.
- görmedin mi beni.
-yok aniden bindim. Seni süslü ıskelede bekliyorum.
- hangisi 
- tarihi iskele

Gülümsedi
- peki

Sencer motorun yanaşmasını bekledi. Sallanarak motora bindi. Arkalarda bir sıraya oturdu.
Karşısına oldukça bakımlı orta yaşı geçmiş bir kadın ve iki çocuk oturdu. Otoriter olduğu her halinden belli oldukça yaşlıca bir o kadar bakımlı bir kadın gelip yanlarına oturdu. 

-Kızım arkaya otursadık.
- Burası iyi anne.
Yaşlıca olan şaşırtıcı bir şekilde o otoriter yüzden eser kalmamış bir şekilde sustu.
Orta yaşlı olan kadın kendinden çok küçük çocuğu sert ve otoriter seslendi.
-suyunu iyi tut. Daha kaç sefer anlatacağım. Motor bu o motorlar yok artık.
Çocuk pencereden yarı solgun bakarak denize.
-peki
Diyebildi. Yanındaki diğer çocuk erkekti. Tüm erkek çocuklarda olduğu gibi büyümesine çok vardı. Olaylardan habersiz Sencer'e baktı gülümsedi.

Çocuk orta yaşlı kadına dönüp Dolmabahçe Sarayı'nı gösterdi. Kadın daha yumuşak ama ciddi bir sesle anlatmaya başladı.
- Osmanlı zamanında Ermeni Balyan Ailesi tarafından yapılmış bir tarihi eser.
Çocuk yaşından olgun bir tavırla halinden memnun En azından annesiyle tekrar konuşabilmenin mutluluğuyla dinliyordu.

Insanların kıpırdanması ile birlikte orta yaşlı kadın tekrar uyardı. 
-suyunuzu iyi tutun sakın düşürmeyin.
Sesle birlikte çocuğun elinden şu kaydı ve Sencer'in ayaklarının dibine yuvarlandı. Çocukla göz göze geldiler. Eğildi. Suyu aldı yarı korkmuş çocuğa verdi. Çocuğun yüzündeki korku dağıldı.Birlikte gülümsediler. Erken büyümüş bu çocuğun gözleri ne kadar da masumlaşmıştı.

Insanlar daha hareketlendi. Sencer kalktı. Bu sefer oldukça atik orta yaşlı kadına sert bir bakış atıp motorun önüne doğru hızla yürüdü.
- Ben süslü iskelenin yanındaki sahil parkcigindayim.
Gülümsedi. Sanırım akşamki gerginlik geçmişti. Parka doğru ilerledi.Zere öndeki bankaların birinde oturuyordu. Kulaklıkla müzik dinleyip denize bakan Zere'nin başına dokundu.
Kulağını çıkaran Zere yanını gösterdi. Biraz sessiz kaldılar.
Söze Zere başladı. 
-Seninle denize bakalım istedim.
Sencer devam etti.
- Tüm insanları arkamızda bırakıp.
Tekrar sustular.
Zere ayağa kalktı aniden hızla denizden uzaklaştı.Yüreği kan ağlıyordu. Küfretti. 'Ahmet'i s..et sana bişey olmasın. Bu gün çok saldım kendimi.' Dedi.
Sencer'in elindeki saksıları alı. Arkasına bakmadan kayboldu.

Sencer geçmiş gelecek ortasında bugünde kalmıştı. Deniz kenarındaki banka dönüp Beşiktaş'tan Üsküdar'a doğru düşüncelere daldı.
Saat üçe çok vakit vardı. Burda böyle otursa mıydı.
Zere dolmuşta parayı uzattı. 'Taksim' dedi.
'Neden hep imkansızı istiyorum ki!' Birden sesli düşündüğünün farkına vardı.Gülümsedi.İçinden oğlum sen kaşıyorsun.' Diye geçirdi.
Evet kendisi kaşınıyordu. Bir yandan o plazada önemli bir mevkide olamak insanların onun altında çalışması onlara hükmetme k hoşuna gidiyordu.Bir yandan işten çıkınca en çılgın en bohem insanlara takılıyor işin stresini orada atıyor ağzını bozuyor küfür ediyor kısacası Plaza da neyse tam tersi oluyordu.
-Ne kadar bastırıl mışız hepimiz içinde bir cehennem kimse kendi değil.
İnsanlar birden dönüp ona baktılar. Kafasını salladı. İçinde 'iyice kafayı yedim' Diye geçirdi.

 

mehmet özgür ersan

 
Toplam blog
: 447
: 1524
Kayıt tarihi
: 20.09.13
 
 

06 Mayıs 1974 Çorum Sungurlu'da doğdu. Yaşamının büyükçe bir bölümünü Mamak'ın gecekondu mahalleler..