Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

(3) Referandumda 'hayır' demenin gerekçeleri; dayatmacılık

Bilindiği üzere referanduma gidecek olan pakete yönelik başlıca eleştirilerden biri, halkın, farklı farklı maddelerin topuna birden evet ya da hayır demek zorunda bırakıldığıdır.

İktidar ve destekçileri bu eleştiriye karşı, iki itiraz yapıyor. Birisi, anayasaya ilişkin genel bir değişiklikte de, sadece evet ya da hayır dendiği, bu yöndeki oy verme tarzının usülden olduğudur. İkincisi ise, tek tek maddelerin oylanmasına dayalı bir referandumda, bu yöntemin yaratacağı zorluklar açısından uygulanabilir olmadığıdır.

Bu iki itiraz da kendi başına doğru olabilir, ancak verili koşullar açısından yanlıştır ve saptırmadır.

Ana muhalefet partisi anayasa taslağı görüşmeleri sırasında, kamuoyuna, bu taslakta yer alan yargıyla ilgili 3 ayrı değişikliğe katılmadıklarını, ama diğer değişikliklere katıldıklarını ve bu üçünü ayırmak koşuluyla, diğer maddelerin meclisten geçirilmesi için oy vereceklerini açıkladı. Ama iktidar bunu dinlemedi ve tüm değişiklikleri tek bir yasal düzenleme olarak görüştü, ve sonunda tüm anayasa paketini mecliste tek bir yasa olarak oylamaya sundu.

Muhalefet partileri bu ülkenin oy oranı olarak %60'ını temsil ediyor. Bu orandaki halkın temsilcileri yasama sürecinde, hangi koşullarda katkı vereceklerini ve hangi koşulda katkı vermeyeceklerini söylüyorlar. İktidar partisi, hiçbir sebebi olmadan, halkın %60'ını temsil eden partilerin katılma koşullarını sağlamıyor. Dayatmacı, halkın seçme iradesini hiçe sayacak şekilde bir düzenlemeye gidiyor. Sonra da bunu, paket olarak oy vermek olağandır diye meşrulaştırmaya çalışıyor. Evet, kendi başına, elbette bu olağandır, ancak süreç içindeki yeri bakımından, tamamiyle anti demokratiktir, metazori ve dayatmacıdır.

Oysa pekala, muhalefetin önerdiği gibi, kendileri için de doğru olan maddeler oybirliği ile geçirilir, geriye uzlaşılamamış maddeler kalır ve o da tek tek ya da paket olarak halkın önüne çıkartılır. Böyle bir aşamada paket halinde sunulursa diyecek fazla şey kalmaz, meşruluk güç kazanır. Çünkü yasama organı, bunu en alt düzeye indirgemiştir.

Burada şunu da hatırlamakta yarar var:

İktidar, anayasa değişikliği paketinin referanduma kalacağını öngördüğü için, referandum yapma süresini 4 aydan 2 aya indiren bir anayasa değişikliği teklifi getirdi. Ancak AYM bu yasayı iptal etti.

İktidar hem ülkenin %60'ını temsil eden partilerle, yasayı en yalın hale getirmekten kaçınıyor, birbiriyle farklı tarzlardaki maddeleri iç içe sokuyor, üstelik bunu, halkın %60'ını temsil eden partilerin kabul etmemesine rağmen yapıyor ve öyle istediği için olmasının dışında hiçbir makul nedene bağlamadan bunu yapıyor, bunlar yetmiyor, halkın önünde bu maddelerin görüşülmesinin, tartışılmasının süresini kısaltacak bir anayasa değişikliğik teklifi de icat ediyor.

Sonra da kalkıyor, millet, demokrasi teranesi çekiyor.

AYM'nin, teklifin iptali istenirken dile getirilen argümanlardan biri olan, bu, paketin toptan evet ya da hayır diye oylanmasının anayasaya aykırı olduğu savını reddetmesi, bu oylama tarzının demokratik olduğunu göstermez. Çünkü, muhtemelen, AYM, politik iktidarın, genel bir ilkeden haraketle, böyle bir tasarrufta bulunabileceğini düşünmüş olmalı. TBMM'deki süreci doğal olarak hesaba katmamış olması gerekir. Çünkü bunu hesaba katsa, iyice kararını siyasallaştırmış olurdu. Yani, AYM'nin, maddeler toptan oylanamaz diye bir iptal kararı vermemiş olması, bu yöntemin doğru olduğunun kanıtı sayılamaz. Çünkü onun bakış açısı daha teknik ve bu nedenle dardır.

Böylece, referandumda "Hayır" demenin bir diğer gerekçesi, iktidarın, halkın iradesini en doğru şekilde yansıtmasına (gerek TBMM'de, gerekse de refarandumda) saygı göstermeden, anayasa değişiklik teklifini keyfi, dayatmacı ve metazori bir şekilde halkın önüne koymasıdır. Bunu yaparken de, millet lafını hiç ağzından düşürmemesidir, sanki bir tür mantradır, 'millet' sözü.

6. gerekçe: Parti kapatmaya ilişkin maddenin çuvallaması

5. gerekçe: AYM'nin yeni seçilme yöntemindeki içi boşluk

4. gerekçe: Kendi eğiliminde siyasallaştırma eğilimi

3. gerekçe: Dayatmacılık

2. gerekçe: 12 Eylülcüler'in yargılanması kuru şaka mı?

1. gerekçe: TUBİTAK, TDK ve TRT'deki uygulamalar

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..