Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '14

 
Kategori
Güncel
 

"AKP'nin değili AKP"dir :)

"AKP'nin değili AKP"dir :)
 

Türkiye’de muhalefeti düşünüyorum da aklım karışıyor…

Kendimi koyuyorum muhalefetin yerine işin içinden çıkamıyorum.

Orta yerde atıp tutanlara bakıyorum onlar boş keseden atıp tutuyorlar…

Deniz Baykal’ı dinliyorum örneğin: “Çok yanlış yapıldı çok!” diyor.

Kulak kabartıyorum bir şeyler söyleyecek mi diye hiçbir şey söylemiyor!

“Hadi canım sen de” derler adama…

Ben de “hadi canım sen de” deyip geçiyorum…

Aklımca halkı anlamak onunla gerçek anlamda ilişkiye girmek gerekir diyorum.

Öyle ki hiçbir şey istemeden!

“Oy- moy” hiçbir şey hiç hiçbir şey istemeden!

Gündemi iyi takip ederek atılan adımların ülkeyi nereye götüreceğini doğru kestirip…

Arkadaşlar, ey halkım bu adım bizi şuraya götürür…

“Bunun sonu da zorluktur, sıkıntıdır bunu bil” demek ve beklemek gerekir.

Öngörülerin doğru çıktıkça da “bakın görüyorsunuz benim dediklerim bir, bir çıkıyor işte!”

Demek ve söyleyip geçmek gerekir.

Hani derler ya sevgililer için “kaçanın kovalanır” diye işte öyle bir şey yapmalı…

Halk senin samimiyetini ve öngörülerini görmeli ve seni sevmeli ve de sen istemezken bile senin peşinde koşmalı…

Buradaki temel koşul “karşılıksız sevgi, iş bilirlik, öngörücülük ve doğruluk” olacak!

Halka açık, açık “peki kardeşim sen yoluna ben yoluma” diyebilmek gerekiyor bugünlerde…

Bununla birlikte partiyi okul haline getirmek de gerek tabii…

Bu halk:

Halk ne demektir, onun görev ve yetkileri nelerdir tam olarak öğrenmeli…

Ülkenin sahibinin kim olması gerektiğini…

Seçim nedir, niçin seçime gidilir…

 Seçimden sonra neler yapmalı öğrenmeli…

Oy vermekle işin bitmediğini iyi bilmeli…

Böyle olursa ancak halk “istediği partiyi iktidara getirsin” derim ben!

Çünkü beğenmediği zaman değiştirir nasılsa…

İktidar yaptığı parti seçim vaatleri dışına çıktığında kulağından tutar indirir mutlaka!

Bugün için bizim halkta bu değerlemeler üzgünüm ki yok!

Demokrasiyi seçimi ve denetlemeyi bilmeyen insandan ne hayır beklenir ki?

Sistem bu konuda güdük ve işlevsel değil!

İşin ilginç yanı; kendisi aç geziyor seçtikleri köşeyi dönüyor…

Bizim halk bu böyleyken yine de oyunu değiştirmeyi ayıp sayıyor, ayıp değil günah sayıyor!

Gidip, gidip aynı adamlara oyunu veriyor.

Anlayamıyorum:

Milliyetçi desen milliyetçi değil, halkçı desen halkçı değil!

Müslümancı desen Müslümancı değil!

Bir değişik tip bizim bu halk!

Bu koşullarda muhalefetin biraz kıyıda köşede durması lazım bence…

Muhalefet kıyıda köşede kalırsa ancak “iç muhalefet” başlar.

En etkileyici muhalefet “iç muhalefettir” çünkü!

En baş edilemez muhalefet “iç muhalefet”tir!

Muhalefet dışarıdan “çen, çen” ederken “iç muhalefet” sesini çıkaramıyor.

Çıkarsa “sen de onların adamı mı oldun yuh sana!” deniliyor!

Ben özellikle bunu öneriyor ve bekliyorum…

Zaten yaptıkları muhalefet, muhalefet olmuyor, bir işe yaramıyor çünkü!

Daha çok “dayanışma ruhu” yaratıyorlar…

Bizim muhalefet bu ülkeyi seviyorsa eğer yerini “iç muhalefet”e bırakmalı hem de tez elden!

Gülüyorum:)

“AKP’nin değili AKP" oluyor:)

Aslında bunu tersine çevirmek gerekiyor:

Bırakalım AKP, AKP’ye muhalefet olsun:)

Göreceksiniz o zaman işler nasıl da yoluna giriyor…

AKP'nin değili AKP değildir olur...

Ben özellikle CHP ve MHP’nin kendi içlerine dönmelerini…

Ve yeniden yapılanmayla birlikte yukarıda sözünü ettiklerimi eyleme geçirmelerini istiyorum.

İşte o zaman “çağdaş ve gelişmeci ve gerçek sosyal devlet” egemenliğinde yaşarız.

Bu da bugün bu yazıya kızanların da mutlu olacağı bir durumdur işte!

Yaşasın “tam bağımsız, tam çağdaş ve tam sosyal” Türkiye cumhuriyeti ve onun kuruluşuna emeği geçecek olanlar!

Saygı ve sevgilerimle… 

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..