Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '15

 
Kategori
Güncel
 

"Soykırım" saldırısına karşı yeniden "Çanakkale Geçilmez" demeliyiz!

"Soykırım" saldırısına karşı yeniden "Çanakkale Geçilmez" demeliyiz!
 

Aradan yüz yıl geçtikten sonra bile aynı zihniyet aynı amaçla saldırıyor. Türkiye, bugün de tıpkı yüz yıl öncesinde olduğu gibi Haçlı saldırısını yaşıyor.

Yüz yıl önce Çanakkale'ye dayananlar ne istiyorsa bugün "Soykırım" yalanına yaslananlar aynı şeyi istiyor: Türkiye'ye diz çöktürmek ve  böylece İslam coğrafyasını istediği gibi şekillendirmek.

O zaman Çanakkale'den geçemediler ama kenardan dolanarak Türkiye'yi olmasa bile İslam coğrafyasını istedikleri gibi şekillendirdiler.

Bugün Müslümanların yaşadığı çile o zamanki şekillendirmenin eseridir.

Ama, aradan bir asır geçtikten sonra, emperyalizm, beslenme kaynağı olan İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek istiyor; bunu yapabilmek için önlerinde tek engel gibi duran Yeni Türkiye'yi bir şekilde aşmak ya da onu yine "Eski Türkiye" haline getirmek gerektiğinin farkındalar.

Savaş Türkiyenin etrafında gibi görünüyorsa da aslında savaşların anası, yüz yıl önce olduğu gibi yine Anadolu coğrafyası üzerinde tezgahlanıyor.

Osmanlıyı çökertmek için daima içindeki "azınlıkları" kullanan emperyalist batı, Türkiye'yi bitirmek için de yine aynı taktiği kullanıyor.

1915'e gelinirken Ermenileri bağımsızlık vaadiyle kışkırtanlar, 1980'li yıllara gelindiğinde "Kürtleri" kışkırttılar...Son yıllarda ise, oyun "Aleviler" üzerinden oynanıyor.

İki dünya savaşıyla birbirini yiyip bitiren Batı, sonunda kendi arasında barış ve birlik sağlayarak gözünü hep birlikte her türlü zenginliklerin bahşedildiği İslam coğrafyasına dikti.

Kurtlar birbirini kırdıktan sonra, birlik olup "kuzu"ları yemek yönünde gizli açık anlaşmalar yaptılar.

Bu yüzden, her iki dünya savaşında da Türkiye, paylaşan değil, paylaşılan tarafta yer aldı. İkinci dünya savaşına katılmadığı için de birinci dünya harbinin sorunları dayatılıdı.

Bunların başında da, Ermeni tehcirini, "soykırım" haline getirerek Türkiye'nin önüne koyma çabaları geliyor. Türkiye, tehcirin hata olduğunu kabul ettiği, Ermenistana el uzattığı halde sorun çözülmek istenmiyor.

Çünkü, daha önce de yazdığım gibi Ermeniler üzerinden Türkiye vurulmak isteniyor. Kurt ve kuzu hikayesinde olduğu gibi, suları bulandırılıyor mantığı yürütülüyor.

Ortada bir güç oyunu var. Eğer, bu topyekün saldırı karşısında güçlü ve kararlı durursanız savuşturursunuz, duramazsanız sizi de öteki İslam ülkeleri kervanına katarlar.

Türkiye Hükumeti'nin Çanakkale'nin yüzüncü yılını uluslararası bir anma haline getirmesi tam da bu amaca hizmet için yapılıyor.

Yüz yıl önce Çanakkale'de durdurulan Haçlı saldırısı şimdi yine aynı yerde durdurulmak isteniyor. Bu defa, yeni ittifaklar arayaşı içine girilerek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın riyasetinde gerçekleşen bu yıl ki Çanakkel anmalarının böyle bir anlamı var. Türkiye, artık uluslararası kuralları bilerek oynuyor. Güçse güç, politika ise politika...

Bir tek eksiğimiz varsa o da  siyaseten içeride tam bir bütünlük sergileyemiyor olmamız. Ne yazık ki, klasik muhalefet anlayışı Hükumetle devleti birbirine karıştırmaya devam ediyor.

İsviçredeki AP toplantısında, "yüz yıl önce Türklerin Ermenilere yaptığını şimdi IŞID hristiyanlara yapıyor" diyen densizi ayakta alkışlayan CHP ve HDP vekillerine ne demeli?

Aynı toplantıda ayağa kalkmayan ve alkışlamayan Deniz Baykal"ın devlet adamlığı ile bu "vekil"lerin "adamlığını" hangi tartıya koyup tartalım.

Aslında, bu hareketiyle bile Sayın Baykal, kendisini CHP genel başkanlığından eden komplonun neden yapıldığını göstermiş oldu.

Demek ki, saldırı hem dışardan hem içerden sürüyor. Bu yüzden, tıpkı yüz yıl önce Çanakkale"de olduğumuz gibi bugün de birlik ve beraberlik içinde olmamız şart.

Sadece adıyla Selahaddin olmak değil, ruhuyla Selahaddin Eyyübi olmak ve sadece adıyla Kemal değil, ruhuyla Mustafa Kemal olmak zamanıdır...

Anlayana...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..