Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '18

 
Kategori
Dünya
 

"Suriye ve Irak Örneğinde", Türkiye'nin "Jeopolitik Hassasiyeti" ve "Takındığı Tavır"...

"Suriye ve Irak Örneğinde", Türkiye'nin "Jeopolitik Hassasiyeti" ve "Takındığı Tavır"...
 

SURİYE ve IRAK, JEOPOLİTİK OLARAK TÜRKİYE'NİN ETKİ ALANI İÇİNDEDİR...BU NEDENLE, BU İKİ ÜLKEDE OLUP BİTENLER TÜRKİYE'Yİ YAKINDAN İLGİLENDİRİR...

Bu nedenle kimse, geçmişteki söylemleri tekrarlayarak, "Kuzey Irak'ta ne işimiz var?" dediği gibi; "Suriye'de de ne işimiz var?" demesin ve nedenini de sormasın... Neden bellidir.

Dün, Kuzey Irak'ta neden bulunduysak ve ne iş yaptıysak;  şimdi de, hem Suriye'de hem de Irak'ta aynı nedenle bulunuyoruz ve  aynı işi yapıyoruz...

İşimiz, "sınır güvenliğimizi uzaktan korumak" ve "ülkemizin bekasının devamını sağlamaktır".

*

ÜLKEMİZİN BULUNDUĞU COĞRAFYADAN KAYNAKLANAN "JEOPOLİTİK KONUMU" AMERİKA VE KİMİ AVRUPA ÜLKELERİ İÇİN "İŞTAH AÇICIDIR"...

Bloğumun başındaki şu haritaya bakın...Yukarıda da vurguladığım gibi, bu haritanın gerçekleşmesi, Amerika'nın ve kimi Avrupa ülkelerinin 100 yıllık hayalidir...

Türkiye, bu haritanın gerçekleşmemesi için Suriye'dedir ve Kuzey Irak'tadır... Konu ile ilgili bir başka bloğumda, özellikle Amerika'nın "yedisinde neyse yetmişinde de odur" şeklinde bir düşüncemi yazmış ve bunu açıklamıştım (Bu konuda, bir önceki bloğumda fazlaca ayrıntılı bilgiler var; isteyenler için bir tık ötede).

Türkiye, Avrupa (daha yakın konumu ile Balkanlar), Asya (daha yakın konumu ile Kafkaslar) ve Ortadoğu arasında siyasi gerginliklerin, sıcak ve soğuk savaşların en çok görüldüğü bölgenin tam ortasında(adeta 'kalpgahı" konumundadır) yer alan konumu ile tarih boyunca dikkat çekmiş bir ülkedir...

Osmanlı döneminde, Osmanlı'nın parçalanmasına ve Ortadoğu'nun enerji kaynaklarına  yönelik "Doğu Sorunu" ya da o günlerin söyleyişi ile "Mesele-i Şarki'ye'nin; daha sonraki zamanda "Sevr İdeolojisi"ne dönüşü, Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konumunun belirlediği "iştah açıcı", jeopolitik öneminden kaynaklanmıştır.

Günümüzde ise, ABD'nin şekillendirdiği ve uygulamak için çırpındığı "Büyük Ortadoğu Projesi"nin altında yatan neden de aynıdır.

Türkiye'nin jeopolitik konumu, çevresinde meydan gelecek siyasi ve askeri olayları, hem "etkileyecek" hem de onlardan "etkilenecek" bir özelliğe sahiptir... Bu nedenle, bölgede olası bir  "siyasi" ya da "askeri" gerginlik sırasında, Türkiye'nin alacağı tavır, savaş öncesi siyasi gerginliğin ve savaşların sonunu belirleyecek niteliktedir....

Türkiye, bu merkezi (kalpgah) konumu nedeni ile "iştah açıcıdır"; bu nedenle Amerika ve Avrupa, Anadolu'ya gelip bu topraklarda kök salmış Türkiye'yi kökünden koparmak istemektedirler...

ABD ve Avrupa'nın, bunu yapmamaları için o kadar önemli sebepler var ki; ama bir başka bloğumda da belirttiğim gibi, ne Avrupa Birliği ne de Ortadoğu cahili olan ABD Başkanı Donald bunu anlayamamaktadırlar...

Türkiyesiz bir Ortadoğu, yolunmuş kaza benzer...

*

ÜLKE SINIRLARININ UZAKTAN SAVUNULMASI...

M. Kemal(ATATÜRK), Misak-ı Milli'nin güney hudutlarını çizerken, bu jeopolitik hassasiyeti de düşünmüş ve Türkiye'nin sınır güvenliğini, Mondros Mütarekesinin İmzalandığı gün ordularımızın bulunduğu hattı "ulusal güney sınırımız" olarak kabul etmiş ve Erzurum Kongresi'nde(10-23 Temmuz 1919) de bunu tekrarlamıştır.

Bu hat şöyledir: "İskenderun güneyinden başlar. Halep ve Katıma arasından Cerablus köprüsüne uzanan bir hat ve doğu parçasında(Fırat'ın batısında, cd.) da Musul Vilayeti, Süleymaniye ve Kerkük çevresi ve bu iki bölgeyi birbirine kalbeden(birleştiren, dönüştüren, cd.) hat".

Ancak, 31 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nden 8 gün sonra, mütareke şartlarını ihlal eden İngiltere'nin Musul'a İngiliz Bayrağını çekmesi, Lozan'da dikkate alınmamış ve Misak'ı Milli'nin güney bölgesi "haksız ve hukuksuz olarak" elimizden çıkmıştır... Bu bölgenin elden çıkması, Lozan'da çizilen "ulusal sınırlarımızın güvenliğini" zora sokmuştur.

Bir ülkenin, sınır güvenliği, "sınırda ve sınır gerisine" yapılacak tertiplenme ile korunamaz... Ülke sınırlarının ya da herhangi bir bölgenin uzaktan, yani sınır ötesinden savunulması askeri bir esastır. 

Sınırlarımıza hemen bitişik, derinliği, 30-40 kilometrelik bir bölgede,  "düşman bir siyasi yapılanmaya" geçilmesi, sınır güvenliğimiz için kabul edilemez bir durumdur...

Bu nedenle, Türkiye, sınırlarının hemen bitişiğindeki siyasi ve askeri hareketlilikleri yakından izlemek ve gerektiğinde de "tavır" koymak zorundadır...Oldubittilere karşı dikkatli ve uyanık olmak gerekir...

*

S O N U Ç...

Türkiye'nin, Suriye'deki Fırat Kalkan'ı Harekatı ve sonrakiler ile Kuzey Irak'taki PKK'ya yönelik, öncekilerden çok daha etkili operasyonlarının asıl nedeni de budur...

"Suriye'de, Irak'ta ne işimiz var?" diyenlere ya da soranlara, "ülkemizin bekasını",  kişisel ve parti çıkarlarının önüne koyarak, konuya biraz da bu açıdan bakmalarını salık veririm.

Bu arada, "savaşın, siyasetin başka vasıtalarla devamı olduğunu da" akıldan çıkarmamak gerekir... Şu anda, Suriye ve Irak'ta yaşananlar da budur...

 

cdenizkent

 

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..