Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Aarhus’ta Neden Yokuz?

Aarhus’ta Neden Yokuz?
 

Türkiye, sen büyüyünce imzalayacak bebeğim !!!



Avrupa Birliği ile yürütülen katılım müzakerelerinin 27. faslını oluşturan çevre konusu, kamuyu da özel sektörü de bir hayli zorlayacak. Tarım ile birlikte müzakerelerin en zorlayıcı kısmı olduğu belirtilen çevreye ilişkin yükümlülüklerin, 300 başlık altında toplanan detayları, hem maliyet hem de zaman gerektiriyor.
22 Aralık 2009 tarihinde başlayan ve 2023 yılında tamamlanması öngörülen söz konusu fasılda, içme suyundan karbon salınımına 300 başlıkta yapılması gerekenler sıralanıyor. Bu faslı tüm detayları ile yerine getirebilmek için Türkiye’nin 23 yılda 70 milyar avroluk yatırım yapması gerekiyor
.”
* Dilek GÖRAL http://www.ekonomikpusula.com/kent/cevreci-istihdam-zamani

Dünya, eski kalıplarla izah edilemeyecek biçimde yeni bir yöneliş içinde. Bu yönelişte çevre en belirleyici unsur olarak her geçen gün daha önemli bir konum kazanıyor.
Önümüzdeki dönem, dünya politikalarını, temel ihtiyaçlara, gıda, su ve enerji kaynaklarına olan küresel talebin nasıl karşılanacağı belirleyecek.
Çevrenin korunması ve onun ekonomik verimlilik çerçevesi içinde değerlendirilmesi insanların daha da çok zamanını alacak.
Geleceğe boş gözlerle bakanlar bunu belki hiç anlamayacak
.”
* Ferai TINÇ http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=9738469&yazarid=19

HALKIN KATILIMI KOMEDİSİ! Çevre Bakanı Veysel Eroğlu, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Milletvekili Pervin Buldan'ın Bergama'daki ÇED süreçlerine ilişkin soru önergelerini yanıtladı. Eroğlu, açılan dava ve iptal edilen ÇED raporlarının sayısına bakıldığında bakanlığın kararlarının doğruluğunun ortaya çıktığını ileri sürdü. ÇED'lerle ilgili açılan 39 dava olduğunu ve bunlardan 8'inin iptal edildiğini belirtirken, halen devam eden onlarca dosyayı ise "yargı süreci devam ettiği için" bu değerlendirmeye dahil etmedi.
Pervin Buldan'ın halkın katılımı toplantılarına ilişkin ikinci soru önergesinde ise yapılamayan ÇED toplantılarından örnekler vererek bu duruma rağmen bakanlığın neden ÇED sürecini devam ettirdiği sorusunu yöneltti.

HALK KATILMASA DA... Bakan Veysel Eroğlu'nun bu soruya verdiği yanıt ise ÇED sürecinin ve özellikle halkın katılımı toplantısının bakanlıkta bir formaliteden öte bir anlam taşımadığını ortaya çıkardı. Eroğlu yanıtında, halkın katılımı toplantılarına halkın tepki ile yaklaşmasının, katılmayarak toplantı tutanağına imza atılmamasının toplantının yapılamayacağı anlamı taşıyamayacağını ileri sürdü. Bakan Eroğlu, bir taraftan bunu derken hemen altındaki paragrafta "ÇED sürecinin başlangıcından karar verme aşamasına kadar halkın görüşlerine başvurulmakta, her türlü görüş ve öneri süreç içerisinde dikkate alınmaktadır" demeyi de ihmal etmedi.

* http://www.cmo.org.tr/index.php/haberler/cevre-haberleri/1703-halkn-katlm-komedisi
-
“ 25 Haziran 1998 tarihinde Danimarka’nın Aarhus Kentinde Birleş miş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (ECE) tarafından imzaya açılmış olan ve 30 Ekim 2001 tarihinde yürürlüğe giren;

Aarhus Sözleşmesi,Şimdiki ve gelecek kuşakların sağlıklı ve iyi bir çevrede yaşam haklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla, çevresel konularda bilgi ve belge edinme”, “karar vermede halkın katılımı “ ve “ yargıya erişim” konularını ele alan ilk uluslararası sözleşmedir.

Bu niteliğinden dolayı Aarhus Sözleşmesi Birleşmiş Milletler eski genel sekreteri Kofi Annan tarafından, “Çevresel demokrasi alanında Birleşmiş Milletler himayesinde şimdiye kadar gerçekleştirilen girişimlerin en iddialısı” olarak nitelendirilmiştir.

Aarhus Sözleşmesi’ne Kasım 2009 itibariyle, Avrupa Birliği’nin yanı sıra 43 ülke taraftır.
Türkiye çeşitli çekinceler ileri sürerek henüz imzalamamıştır. Bunlar; Vatandaşlık, milliyet ve ikametgâh ayrımı yapılmaksızın öngörülen bazı hakların ülkemizin egemenlik haklarını tehdit edebileceğine dair kaygılar, GAP gibi sınır aşan sular üzerindeki projelerin engellenebileceğine dair endişeler, mili güvenliğimizin tehlikeye düşebileceği yönündeki gerekçeler, ülkemizin sözleşmeyle üstlenilecek yükümlülükleri yerine getirecek teknik kapasiteye sahip olmaması ve yatırım kararlarının gecikebileceği yönündeki kaygılar…

Burada ifade edilmesi gereken bir husus, Aarhus Sözleşmesi’nin onaylanmasının Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda Türkiye’nin yerine getirmesi gereken şartlardan olduğudur.

Aarhus Sözleşmesi, çevre hukukunun temel prensiplerin biri olan “katılım ilkesinin” hayata geçirilmesi açısından büyük bir öneme sahip olup, “ katılımcı demokrasi “ ve “bilgi edinme özgürlüğünün” gerçekleştirilmesine sunduğu önemli katkılar nedeniyle, çevre hukukunun gelişim eğrisinde yeni bir paradigmayı temsil etmektedir.

Türk Hukukunda yer alan düzenlemeler dikkate alındığında ise, bilgiye erişim, halkın katılımı ve yargıya başvuru konularındaki düzenlemelerin Aarhus Sözleşmesi’nde öngörülen hükümlerle büyük ölçüde benzeştiği sonucuna varılacaktır. Ancak bazı noktalarda değişikliklerin yapılmasının gerekli olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.

Aarhus Sözleşmesi’ne taraf olmanın ülkemizde gerek çevrenin etkin bir şekilde korunması konusunda doğuracağı olumlu neticeler, gerekse de çevresel demokrasi anlayışının benimsenmesine yapacağı önemli katkılar düşünüldüğünde, bu antlaşmaya üyelik konusunda Türkiye tarafından ileri sürülen çekincelerin tatmin edici olmaktan uzak olduğu anlaşılacaktır.”
* Dr. Ahmet M. GÜNEŞ http://www.hukuk.gazi.edu.tr/editor/dergi/14_11.pdf

Yorum, okuyucunun..!

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..