- Kategori
- Siyaset
- Okunma Sayısı
- 293
AB – Türkiye müzakere süreci neden askıya alındı?
Uzun soluklu olarak süregelen AB’ne katılım süreci geçtiğimiz günlerde AB’nin açıklaması ile “Askıya” alınmış durumdadır.
Gerek siyasal iktidar temsilcileri gerek yazılı ve görsel basın gerekse de AB’nin temsilcileri “Askıya” alma sebebi olarak Türkiye’nin Kıbrıs Rum Kesimine limanları ve havaalanlarını açmamasını göstermektedir. Pekiyi, gerçekten ana sebep bu mudur? Ya da Türkiye liman ve havaalanlarını Kıbrıs Rum Kesimine açsaydı AB müzakere süreci yine devam eder miydi? Yoksa hiç yoktan bir sebeple mesela 301. madde öne sürülerek yeniden “Askıya” alınır mıydı?
Tüm bu sorulara cevap vermeden önce Dünya’da ve Avrupa’da son yıllarda yaşananları bir gözden geçirelim. 11 Eylül saldırısı ile ABD ve bazı AB ülkeleri terörizmle savaş adı altında radikal İslam’a karşı topyekun bir savaş başlattılar. Bu savaşın hem ülke işgali olarak hem de yazılı ve görsel basın yolu ile propaganda yaparak gerçekleştiğini görüyoruz. Böylelikle ABD’deki ve AB ülkelerindeki halkın İslam’a karşı olan bakış açısını şekillendirdiler. Terör eşittir İslam oldu, maalesef.
Bir de özellikle “Türban” üzerinden siyaset yapan Siyasal İslam’ın temsilcileri de temel hak ve özgürlükleri öne sürerek bu konuyu en önemli gündem maddesi haline getirdiler. Bu da hem toplumumuzda hem de AB ülkelerinde büyük endişeye yol açtı.
Daha fazla detaya girmeden dışarıdan Türkiye’ye bakalım isterseniz;
AKP iktidarının yaptığı hemen tüm atamalarda eşlerin türbanlı olmasının bir ölçüt olarak alındığının bilinmesi,
AKP tarafından seçilen TBMM Başkanı’nın eşinin türbanlı olması,
AKP’li belediyelerde belediye başkanlarının hemen hepsinin türbanlı olmasının yanında kanunlara aykırı olarak birçok çalışanın da türbanlı olması,
Başta Başbakan’ın eşi olmak üzere hemen tüm bakanların eşlerinin türbanlı olması,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de AKP’nin belirleyici olacağı ve yine eşi türbanlı birisinin seçileceğinin bilinmesi,
AB ülkelerine nasıl bir tablo göstermektedir?
Her şey bir yana devletin tüm kademelerinde eşleri türbanlı olanların olduğu bir ülkeyi sizce AB içerisine kabul eder mi? Özellikle de tüm dünyada türbanın hem radikal hem de siyasal İslam’ın bir sembolü olarak algılandığı bilinirken.
Bence AB hem Cumhurbaşkanlığı hem de genel seçimleri beklemektedir ve bu seçimlerin sonuçlarına göre hareket edecektir.
Şimdi sorum türban üzerinden siyaset yaptığı apaçık belli olan AKP’ye her türlü desteği verenlere, özellikle de medyaya ve büyük Türk büyüklerine...
Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakanı, Bakanları, Belediye Başkanları, bürokratları ve diğer yöneticilerinin kendileri veya eşleri türbanlı olan bir ülkeyi AB içine alır mı?
Esenlikler dilerim…
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
