Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

AB- Küreselleşme ve Demokrasi (11)

AB- Küreselleşme ve Demokrasi (11)
 

Bir alameti farika,dönüyoruz üzerinde hızla...


AB'nin bir demokrasi projesinden ziyade, bir küreselleşme projesi olduğunun altını bir kez daha kalın çizgilerle çizmek istiyorum. 

Küreselleşme, gelişmişlerin kendisi için bir "bir birleşme-bütünleşme" projesi oldugu gibi, az gelişmiş ve gelişmekte olanlar için ise "böl ve kolay yönet-kaynaklarını hallet" projesinin tam da kendisidir. 

Yerel demokrasi projelerinin çokça öne çıkarıldıgı, bu konuda hazırlanan yasa tasarılarına kaynaklık teşkil etmesi için bir çok bilim adamının da araştırma projeleriyle görevlendirildigini dikkatle izlemeye devam ediyoruz. 

Acaba bu "yerel demokrasiyi güçlendirme-merkezi devleti koordinatöre" çevirme girişimleri, çok uluslu şirketlerin önemli bir kısım yeraltı kaynaklarına, yerel idare yetkilerini arttırarak, "bürokratik engellere ve mevzuata takılmadan"engelsizce ulaşma çabalarının bir biçimde uzantısı olabilir mi? 

Avrupa Reform Araştırmaları Merkezi Bölümü'nün yaptıgı açıklamalara göre;bugün AB'de yaklaşık 30 milyon işsiz, 70 milyon yoksulluk sınırının altında yaşayan insan vardır. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Birliğe katılmadan önceki durum olan bu sürec, katılım sonrası muhtemelen ikiye katlanacaktır. 

Evet ucuz emegin ve yogun sömürünün bir kez daha kapısı açılmıştır. Kuzey kendi içinde yeni bir imkan yaratmış, güneyin yoksullarına bu alanda da bir rekabet kapısı açarak, "daha da yoksullaşırsan seninle ilgilenirim" demeye getirmişlerdir. 

Ama pazar ve tüketim ekonomisi olarak, ucuz emek, rant gelirleri, faiz gelirleri olarak ve yer altı kaynakları-stratejik beklentileri nedeniyle bizim gibilere ihtiyaç duymaya şimdilik devam etmektedir. 

Yoksulun ümidi ekmek ye Memed ye hesabı, ülkemiz insanı demokrasi projesi adı altında her gün biraz daha tutsak edilmek üzere ve daha sonra da kabusa dönüşebilecek bir rüyanın peşinde koştrulmaya devam etmektedir. 

İşte üye oldugumuzda demokratikleşecegimiz iddia edilen AB'nin sahip oldugu "demokratik standartların" küçük bir çerçevesi budur. 

Benim bunlara dikkat çekmekteki amacım asla ve asla "zaten onlarda da demokrasi yok, o halde bizde mevcut antidemokratik düzenimizi sürdürelim"düşüncesini savunmak degildir. 

Benim amacım; sadece gereksiz beklentiler yaratılarak Türkiye'de yürütülen demokrasi mücadelesine bir anlamda engel oldugunu düşündügüm "AB'ye girersek demokratik olacagız" yanıltmacasını gözler önüne sermektir. 

Projenin demokrasi görüntüsü altındaki asıl niyet ve gerçekleri de sergilemek, bu ülke genç kuşaklarının kendi gelecegi ile ilgili artık bir kaygı duymasını ve daha yaratıcı çözümler peşinde koşmasını saglamaktır. 

Demokrasi tarihinden süzerek çıkaracagı demokratik kavramları, kendi ülkesinde oldugu gibi tüm dünya ülkelerinde de görmek üzere çagdaş bir "küresel demokrasi"nin peşinde koşacak olan bir gelecek kuşagına ihtiyacımız vardır. 

Bu renkli sinemaskop ama bir o kadar da dramatik filmin devamını çekmek üzere yazımıza burada ara verirken, herkese olan bitene daha bir alıcı gözle bakmasını, zira herkesin içine bindigi bu küresel trenin bir parçası oldugunu da özellikle hatırlatmak isterim. 

Zira bir kaza oldugunda herkesin başına gelecek bir şey mutlaka vardır. 

Ben diyorum ki;"eger insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep. 

Okusa alim olsa yine merkep yine merkep!" 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..