Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '17

 
Kategori
Müzik
 

Ab-ı Hayat

Ab-ı Hayat
 

Ben Emel Örgün

1962 İnegöl doğumluyum

 İnegöl Gazipaşa İlk Öğretim Okulunda okudum.

Orta Okuldan sonra İnegöl Ticaret Lisesinde okudum ve kişisel nedenlerden dolayı liseyi terk edip ilk evliliğimi 1981 yılında Enver Can ile yaptım, ilk evliliğimden ikisi erkek bir kız çocuğum dünyaya geldi.Çocuklarımın büyümesi ve gelişmesi sürecinde de yine müzik çalışmalarım devam etmiştir.

Müzikle geçen yıllarım.

Beni ve kardeşimi müziğe teşvik eden şey babamızın hiç susmayan ve kolunun altında her odaya nerede oturuyorsak oraya taşıdığı radyosundan dinlediğimiz TRT programları olmuştur. Annemizin de içimize işleyen bir sesi vardı, dedem ve ninem gibi o da hafızdı, çokta iyi şarkı söylerdi, mutfakta çalıştığı anlarda, güzel sesini en iyi ve en zor eserleri okurken duyardık. Çocukluğumda kulaklarım onun okuduğu mevlütler dualar ve evde söylediği harika Türk Sanat müziği eserleri ile dolmuştur. Ailemde ki müzik sevgisi zaten genlerimizde olan Allah vergisi özellikleri şekillendirmemize ve hayatımızı yönlendirmede büyük rol oynadı. Evde ayrıca bir pikabımız vardı ve babamız sürekli olarak plak alıp gelirdi. Babam kardeşime bir mandolin aldığında kardeşim İsmail Kemal Örgün henüz beş yaşında idi ve onun elinden bırakmadığı mandolini yedi yaşına geldiğinde bağlama ya dönüştü. Biz birlikte çalıp söylemeye başladık bir anlamda birbirimizi de yetiştirmiş oluyorduk. Birlikte birçok konser müsamere tören düğün programlarına da katılmaya başladık. İsmail on yedi yaşında iken dört telli elektro bağlamaya geçti , yine bir süre o günlerin populer eserlerini bir çok eğlence yerelerinde birlikte icra ettik ; sonra yollarımız yavaş yavaş ayrıldı müzikte ki hedefimizin aynı olmadığını düşünerek farklı gruplarda çalışmaya başladık. Ben o dönem İnegöl’de çok popüler bir grup olan İnegöl gelişim orkestrası ile okul gecelerinde sahneye böyle kalabalık bir orkestra ile ilk kez sahneye çıktım.. Lise çağlarında müzik derslerimizde Hasan Yörenç hocamızın disiplini ve ciddiyeti müziğin sadece çalmak ve söylemekten ibaret olmadığını yerleştirdi içimize. Bu arada liseyi terk ederek evlendim ve bir de çocuğum olmuştu. İnegöl Halk eğitim merkezinde Merhum Niyazi Yerlitaş hocamızın şefliğinde başlayan Halk müziği çalışmalarımız benim kesin ve net olarak Halk müziğinde çalışmalar yapmam  gerektiğini anlatmıştır bana.İnegöl Halk evi kültür sanat çalışmalarında yer aldım. Bursa’ya taşınma süreci ve ikinci ve üçüncü çocuğumun doğması da müzik çalışmalarıma engel olamadı. Bursa Osmangazi Halk evini kurduk , Osmangazi Halk evinde de çeşitli kültürel ve sanatsal çalışmalarda bulundum bu esna da Merhum Cemil Şahin hoca ile halk müziği çalışmalarına başladım bir çok konser sahnesinde birlikte yer aldık., Cemil Şahin ile çalışmalar sürerken Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Türk Halk Müziği sınavlarını kazandım, öğrenciliğim sırasında koroya aldılar ve o günden bu güne de halen BBB Orkestra şube müdürlüğünde Türk Halk Müziği korosunda çalışmaktayım. Müzik çalışmalarım büyük özverilerle bizlere yol gösteren Yücel Paşmakçı Hocamızın sayesinde alan çalışmaları, kaynak kişilerden alınan türkülerin derlenip işlenmesi ile şekillendi. Çok değerli hocamızdan türküler dışında da iyi bir halk müziği insanı olabilmeyi öğrendiysek ne mutlu bizlere. Derleme çalışmalarımda  İlk kaynağım yine annemdir. Annemden köy düğünlerinde kadınların söylediği gelin ağıtlarını aldım. Devamında Annemin ve Keles Dağdemirciler Köyünden Macide Kulbey ‘den aldığım türkülerden iki türkü Bursa Orhaneli’de çekilen Senaryosunu Ezel Akay ve Levent Kazak’ın yaztığı ve Ezel Akay’ın yönettiği “Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü” filminde Film müziklerinde kullanıldı. Tavşanlı’da çekilecek olan ve Merhum Yönetmen ve Senaristi Ahmet Ulucay olan “Bozkırda Deniz Kabuğu” filmine de Tavşanlı’dan derlediğim “Samsak Döveci “ türkümle katkıda bulunsam da Ahmet Uluçay’ın vefatı ile film tamamlanamamıştır. Ayrıca değerli merhum bestekar Basri Gümran Hoca ile üç yıl Türk Sanat Müziği çalışmalarım olmuştur. Bursa Türk Sanat Müziği Sevenler Derneğinde Burhan Dikencik hocanın derslerine katıldım.

Bu arada ilk evliliğim sona erdi.Mudanya ya yerleştim.Mudanya dan Bursa daki işime gelip gidiyordum. ( Dağ-Der, Köy der ) Yörük Derneklerinde Kültürel sanatsal çalışmalara katılmaya başladım.

Amacı gelenekseli ileriye taşımak olan kültür ve yardımlaşma derneklerinde Bursa dağ bölgesi mahalli sanatçıları Necati Ekşi, İsmet İnci , Basri Ekşi , Kara Mehmet, Emin İçen ,Menteşeli Cengiz ,Faruk Yılmaz ile birebir çalışmalarım olmuştur , kültürel çalışmalarda onlardan çok şey öğrendim, kültürel ve sanatsal faaliyetler arasında ( merhum ) Şerif Ferik ,(merhum ) Hasip Altın, halen Bursa da yaşayan Müslim Kahraman ve nice kaynak kişi ile tanışmak fırsatı buldum. Kültürel ve sanatsal çalışmalarım, yurtiçi ve yurtdışı şenlik festival-konser programlarım, alan çalışmalarında ki yazılarımın ulusal ve uslular arası sempozyumlarda değerlendirilmesi, köy düğünleri ve birbiri ardına TV çekimleri ve alan çalışmaları-araştırmalarım halen devam etmektedir. Bursa Tabipler odası ve başka sağlık kurumlarında koro şefliği yaptım. Kütahya’da düzenlenen “Uluslararası Hisarlı Ahmet Sempozyumlarında” sunumlar yaptım. Kültür Bakanlığı araştırma görevlisi Mehmet Öcal hoca ve Menteşeli Cengiz Bütün ile Bursa dağ bölgesi alan çalışmalarında yer aldım. Şayip Salın ve bir çok mahalli sanatçı ile düğün dernek v e programlarına katıdım. Gelemiç Halk oyuncuları, Kocakovacık halk oyuncuları ile çeşitli gösterilerde birlikte olduk.

Kültür ve sanat Faaliyetlerim sırasında ikinci eş ile tanışma sonrası derleme çalışmalarımız devam etti ve Kütahya, Bursa çevresinde bir çok alan çalışmalarını birlikte yaptık.

Antalya Yörükler Derneği’nin düzenlediği “Türkiye 1.Yörük Türkmen Çalıştayı ve Arama Konferansı “na katıldım. Kütahya’da “Yücel Paşmakçı Onur Gecesi” projesini ve düzenlenmesini gerçekleştirdim. Aynı zamanda “Yörük Türkmen Efe Torunları Kültür ve Dayanışma Derneği”mizin kurucu başkanlığını yapmaktayım. Çok yakında derneğimizin bir lokalini kurma çabalarındayız. Derneğimizin çalışmaları kapsamında Bursa’da bir ilk olarak “Yöre Sanatçılarına Saygı ve Onur Gecesi” ni düzenledim. Tavşanlı Tuncil Müzikten çıkan “Gökteki Yıldız” türkü albümümden sonra, Hacivat ve Karagöz neden öldürüldü filminin Kalan müzikten çıkan Ender Akay ın stüdyosundan aranjörlüğüne kadar her şeyden sorumlu olduğu sound track albümünde kendi derlediğim iki türkü ile rol aldım ardından Tavşanlı Belediyesi sponsorluğunda yine kendi derlediğim on altı türkü ve tanıtım kitapçığı “Yörem” kültür hizmeti olarak çıkarılmış ve ücretsiz dağıtılmıştır. En son yönetmenliğini ve aranjörlüğünü Grup Laçin den tanıdığımız Kıvanç Hakkı Haseki’nin yaptığı, kayıt bilgisayar programlama ve mix leri Yaşar Aydın’ın yaptığı ve Türkiye’de halk müziğinde büyük isimleri olan çok değerli müzisyenlerle çalıştığımız “Yörüklerin Ezgisi “ albümüm 15 Mayıs 2015 te piyasaya çıkmıştır. “Gökteki Yıldız” ve “Yörem” isimli albümlerimi ise müzisyen oğullarımdan aranjörlüğünü enstruman çalımlarını mix ve kayıtlarını Emrah Can bas gitarlarını küçük oğlum Ezel Can, çalıştığım kurum ve yörede yöre dışında, birlikte çalıştığım değerli müzisyen arkadaşlarım ile ortaya çıkarmış bulunmaktayız. TRT Müzik te geleneksel programlar sunan Sema Dalgıç’ın yönetmenliğinde “Anadolunun Sıcak Yüzleri” programı Bursa da belgeselimi çekmiştir, müzik yaşamımın özeti o programdadır. Burada ismini sayamayacağım kadar çok değerli programcı ile çok güzel geleneksel TV programlarına katıldım saymaya kalksam sayfalar yetmez. Şu ana kadar yüze yakın türkü derlemiş bulunmaktayım.

Bana emeği geçen başta Yücel Paşmakçı hocam  konservatuvar camiasından Kemal Kamalı, Yaşar Yokuş , Murat Coşkun , Hamit Gazigil ve tüm hocalarıma sonsuz teşekkürler.

KÖYÜME DAİR ( Köylerime )

Dedem  ( annemin babası Maden’li sarı  hafız  lakaplı ) Halil İbrahim ailesi ile birlikte  Bulgaristan dan göç edip İnegöl ün  Maden  köyüne yerleştiklerinde henüz kundakta bebekmiş.  Bluğ çağında Hafız olmayı  başaran dedem ilk ve ikinci evliliğini İnegöl’de yaşamış ; Sonra Kütahya Tavşanlı Kuruçay köyüne imam olarak gitmiş orada annemin annesi ninem Emine ( evlendikten sonra bu lakabı alan Molla Lakaplı  ) ile yolları Tavşanlı da kesişen dedem evlenerek Tavşanlı’nın Kuruçay  köyünde ikamet etmişler , daha sonra ninemin akrabalarının çoğunlukta olduğu Moymul köyüne yerleşmişler.Bu evlilikten üç çocukları olmuş. Dedem bir süre sonra eşini ve çocukları olan  annem Müzeyyen, dayılarım Ali Fahri ve Mesut u da alarak tekrar İnegöl Maden köyüne göç etmişler. Moymul köyünde ninemlerin sülalesine “Esmeler” deniyor, bunun sebebi de Emine ninemin dedesinin  Rus bir hanımla evlenmesi ve  beyaz rus hanımının Müslüman olması  neticesinde  “Esma Ayşe” ismini almasıdır.

    Dedem Maden’li Sarı Hafız 1964 yılında  Maden köyünde hayata gözlerini yummuş. Anneannem Emine Molla 1976 senesinde Maden köyünde vefat etmiştir

    Maden köyünde Hafız dedem Halil İbrahim ve ailesine  “ hacılar “ sülalesi denmektedir.

   Dedem Halil İbrahim eşine , iki oğluna ve kızına Kuran öğreterek onları da Din görevlisi yapmıştır ancak dayılarım Ali Fahri, keresteciliği Mesut dayım ise ormancı olmayı tercih edip  hayatlarına din görevlisi olarak sürdürmemişlerdir. Benim hatırladığım Ninem Emine Molla ve annem Müzeyyen hanım ikisi de yaşamlarına hafız olarak devam edip bir çok öğrenci yetiştirmişlerdi.

   Babam Yusuf Örgün ün ( 1928 )  annesinin ismi de Emine’dir.  Babaanem Emine’de aynı Emine Molla ninem gibi Tavşanlı’nın  Köylerindendir.  Bozbelen köyünden “Duraklar” sülalesinden İnegöl Maden köyüne danacılar sülalesine gelin gelmiş ninem Emine Durak’ın sülaesi  Anadoluda topraklarında Yörük dağılımı yapıldığı zaman  Aydın’ yerleşen sonradan da Tavşanlı Bozbelen köyüne gönderilen Aydın ili  Yörüklerine mensup olduğu söylenmektedir. , Örgün soy adını alarak  Maden köyünde  yaşamış ve orada ölmüştür. Hasan & Emine Örgün  (Babannem ve Dedemin )  sülaesine  köy halkı arasında  danacılar sülalesine “danceller”  denmektedir

Babam ( Merhum) Yusuf Örgün’ün Arifiyeden mezun olup ilk kez öğretmenlik yaptıgı köy İnegöl’ün Deydinler köyüdür akabinde İnegöl Hayriye Köyü İnegöl Kestanealan, İnegöl Kavaklar altı İlk öğretim okulunda görev yapıp Bursa Atıcılar İlk öğretim okulunda görevini tamamlayarak öğretmen olmuştur.

    İnegöl Maden köyde Hacılar sülalesi din görevlilerinin çoğunlukta olduğu bir sülaledir. 1928 doğumlu İsmail Hakkı Tekkesi İmamı ve Hafız-ı Kurani Kerim Halil İbrahim Çuluk  Hacılar sülalesinden çok yakın akrabamızdır. Erkek kardeşi (merhum) Üzeyir Çuluk şu an İstanbul Başbakanlık Osmanlı arşivinde araştırma görevlisi olarak çalışmalarına devam eden 1964 doğumlu Sinan Çuluk’un  babasıdır.  Sinan Çuluk kuzenim olmaktadır. Merhum Üzeyir Çuluk’ un eşi Adviye Çuluk’ta Kuranı  Kerim hocası olan bir hafızdır ve lakabı “ Hafız Hanım” olarak bilinir. Maden köyünden yetişen ve ilk öğretmen olarak  hayata atılan babam Yusuf Örgün’dür, Arifiye Köy enstitüsü mezunu olup ilk kez olarak öğretmenliğini Deydinler köyü ilk okulunda yapmıştır. Köyden yetişen ikinci öğretmen ise  Dursun Ayaz’dır. Erkek kardeşim İsmail Kemal Örgün iyi bir müzisyen olarak yetişmiş usta bir bağlama sanatçısıdır. Ablam Hayriye Örgün ev hanımı olarak yaşamını Bursa da sürdürmektedir.

    Anneannem Emine Molla Maden köyünde tek başına yaşıyordu, oturduğu ev yukarki mahalle ile aşşagı ki mahallenin tam ortasında sayılırdı .  , yaz tatillerinde çoğunlukla ninemin yanında kalırdım .O dönemlerde jeep ile ve ya koye giden kamyonlar ile yolculuk ederdik. İnegöl’den yola çıkıldığında Maden köye en yakın köy Deydinler köyüdür. Gazelli ve Hayriye köyüne giden araçlar Maden köyümüzden geçiyordu bu nedenle köye ulaşım çok zor sayılmazdı, çocukluğumuzda kardeşim İsmail Kemal Örgün ile birlikte bir akrabamızın öküz arabası ile İnegöl’den çıkıp saatler süren yolculuk neticesinde akşam ezanında köyümüze vardığımızı hatırlıyorum. Daha önce hiç yaşamadığımız bu yolculuk kardeşim ile ikimize çok eğlenceli gelmişti.

     Çocukluğuma dair anılarım arasında Molla ninemin İnegöl Maden köyünde tek başına yaşamasından dolayı en fazla bulunduğum köy Maden köyü olduğu için köyüme ilişkin bir çok geleneksel ritüel biçimleri hafızamda yer etmektedir.

Maden köyündeki evimiz “kapı üstü ev “ denilen türdendi. Büyük ahşap kapılardan girilen bahçeye adım attıktan sonra kapının hemen yanında soldan yukarıya ahşap merdivenlerle “sahanlık” denilen alana çıkılır, sahanlığın bahçeye bakan kısmında balkon trabzanları vardır bu sahanlık denilen salonda yerlerde pala ve çapıtlardan yapılan kilimler serili idi. Sahanlığa kapıları açılan yan yana iki oda, sahanlığın bahçenin arka kısmına bakan duvar dibinde de “asbestlik” bulunurdu, abdestlik abdest alınan yer ve günlük bulaşık, temizlik vs gibi ihtiyaçların giderildiği betondan yapılan derme çatma ilkel bir lavabodur. Abdestliğin dibinde bidonlara ağız kapalı kovalara doldurulmuş sular bulunurdu, içme suyunu dereden testilerle taşıyorduk.

Kapı üstü evimizin bahçesi çok büyüktü, bahçede akasya, elma, armut, dut ağaçları bulunmaktaydı. Bahçede pide yufka vs pişirmede kullanılan sac ve sac ayağı ve yakılmak üzere üst üste yığılmış odunlar ve çıralar bulunurdu. Yaktığımız ateş üzerine konan sac ayağı ve sac üzerinde pişen yiyecekler “yumurta külbastısı (sac da,sacın üstüne un ekerek unun üzerine yumurta kırılarak ve “esiran” dedikleri bakır madeninden yapılma minik bir kürek ile ters yüz edilerek  pişiriliyor) , hamurdan yapılan şipit ( küçük ve yumuşak gözleme içine tereyag sürülüp yeniyor)  , yufka, bazlama, gözleme” olarak adlandırılan yiyeceklerdir. Bizim bahçemizde ekmek pişirmek için fırınımız yoktu, evde ekmek ihiyacı  komşuda pişen fırından alınan köy ekmeği yada haftada bir gün İnegöl ilçesinin pazarı olan Perşembe günü pazardan getirilirdi . Köylüye göre “kasabadan” gelen francala ekmeğe “yaban ekmeği”  denirdi, kilerde bulunan ahşaptan yapılmış sandık biçiminde üstten kapaklı ambar denilen dolaplarda saklanırdı. Köylü pratik bir yiyecek olarak dilim dilim kestikleri köy ekmeği üzerine taze çekilmiş “curu yağ” dedikleri ayçiçeği yağı surer üzerine toz kırmızı biber ve tuz ekerek tüketirlerdi.

    Maden köyde köy halkı İnegöl ilçemizden “ kasaba “ ve ya “Eynigöl “ olarak söz ederlerdi. Köyde bulunan tek bakkal yukar ki mahalle de caminin bulunduğu köy meydanında kahvelerin hemen bitişiğinde ki  “Hatipoğlu” lakaplı İsmail Hatipoğlu idi. Babası İbrahim Hatipoğlu’ndan kalan mesleği sürdürmekteydi. Bakkal dükkanına yanımızda götürdüğümüz yumurta, un , şeker vs karşılığında takas eder  bisküvi çikolata alırdık. Yemeklerimiz bilenen ve mevsimine göre pişirilen yemeklerdir. Koyde şeker  kamışı, pancar,kestane ,ceviz , kiraz,  bugday, ay çekirdeği,tütün yetiştiştirilen başlıca gelir kaynakları ürünlerimizdir. Hayvancılık ta başlıca gelir kaynaklarımızdandır.

   Köyde sağlık sorunlarına çare bulan yaşlı kadınlar vardı. Diş eti hastalıklarına çözüm için “nevazil kesme “ tedavi yöntemi olarak hastanın başının tepesindeki saçlar kazınır, saçların kazınmış olduğu bölgeye  jilet ile kesikler atılarak kan akıtırılır ve ya çentme aleti ve ya “neşter” de dedikleri üzerinde bir çok küçük bıçağın bulunduğu ve kenarındaki minik kolu çekip bırakarak hastalıklı bölgede yarıklar açacak ve kan akıtacak şekilde aynı anda yan yana eşit yarıklar açması neticesinde çentme tedavisi uygulanırdı. Neşter çeşitli hastalıkların tedavisinde  vücudun çeşitli bölgelerine uygulanırdı. Romatizma ve ya cilt hastalıkları tedavisi için de şifalı ot dedikleri otları  büyük kazanlarda kaynatır , kaynamış olan bitki suyunun içine bir süre oturularak şifa bulmaya çalışılırdı. Vücut ta kaza ve ya düşme sebebi ile oluşan morluklar bertilmeler incinmelere karşı ekmek ile toz şeker ağızda çiğnenir vücudun moraran incinen acıyan bölgesine bir tülbent ile bağlanırdı ayrıca incinen bir kalıp  beyaz sabun ya da yeşil sabun rendelerinir üzerine yumurta akı ile çırpılırak  edinilen merhem incinen bölgeye surulerek tedavi edilmeye çalışılırdı.

  Köy eğlencelerinde özelikle bayramlarda sokaklarda kalın zincirlerden bir evin damından karşı evin damına bağlanan  büyük salıncaklar kurulurdu. Bu  salıncaklara gen kızlar tek tek  yada ikişerli otururlar delikanlılardan iki kişi de salıncağın iki yanına bağlanmış urganların yardımı  ile salıncağı sallarlar ve “ yavuklun kim “ diye yuksek sesle bağırarak sorarlar, genç kız sevdiğinin adını söyleyinceye kadar çılgınca sallarlardı. Kızlar atlara , traktörlere biner köyde tur atarlardı.

    Köy “ gıncırcık” ya da “çungurgaç”  denilen tek kişinin üzerine bindiği ve bir kalasın üzerine çakılarak oturtulmuş uzun bir ağaç ile  yapılan sallangaç ta eğlence araçlarının başında gelirdi.

Köyde “harmanlar” denilen bölgede yılın belli aylarında aylarında ata sporumuz olan  güreşler yapılır civar köy ve ilçelerden güreşçiler gelir müsabakalar düzenlenirdi.

Köyümüzün bulunduğu  bölgede “torunun bağı” denilen yerden ve derinin üst tarafından keçi yolundan geçiliyor, altında kömür madeni varlığından söz ediliyordu. Eğrelti otunun bulunduğu bölgelerden  kömür çıktığı söyleniyordu. “ Kirsecik” ile Gazelli köyü arasında çok eskiden bir kilisenin varlığından söz ediliyor, 56 kapılar denen mevkide tünel şeklinde mağalardan basamak şeklinde geçildiği söyleniyordu. Kara bokluk, erekler, Ömer’in gölü, Gelengöller, Büyük göçlük, Gümele denilen tarla mevkileri şu anda mahalle olmuş. Dutluk, Sarı yerler, Sarı meşeler, Maden ile Dipsizgöl arasındaki bölgelerde yeldeğirmenleri varmış. Harmanlar,alanlar, Akpınarlar,Kuzpınarlar,Düzkumluk, Manda dereciği, 56 kapının sağ tarafında , Aliş’in değirmeni, Kız kalesi ve Kaleler denilen bölgeler Maden köyü tarla mevkilerinin isimleridir. Hayriye köyü ve Maden köyü arasında Sarıyer denilen yerde “Laleli Dedesi”,” Hüseyin Dede”, Maden köyü yukar ki mahallenin karşısında ki çamlıkta yine bir yatır bulunmaktadır.

Maden köyü tarla mevkileri bilgileri Maden köy doğumlu kuzenlerim Dursun  , Gürcan Ayna ve Müyesser,Meral Gülşen Tatar  tarafından edinilmiştir.

Aile yaşamımızın kökenlerimizin bulunduğu Kutahya Tavşanlı bölümlerini bir başka yazılarımda geniş açıklamalar ile anlatacağım.

 Okuyan herkese saygılarımı sunuyorum                                                                                        Emel Örgün

                                                                                                                                            emlorgun@gmail.com                       

 

  

 
Toplam blog
: 13
: 969
Kayıt tarihi
: 27.10.17
 
 

"Ben gidersem türkülerim sen kal dünyada" ..