AB'nin 'demokrasi, özgürlük, eşitlik' değerlerinden ŞİÖ'ne yönelim üzerine...

Erdoğan bir söz söylüyor kamuoyu günlerce onu tartışıyor! Özellikle AB cenahından “ev ödevinizi yapmadınız” babında eleştiriler içeren raporlar gelince hemen Şanghay İşbirliği Örgütüne girmeyi gündeme getiriyor.

2012 ortalarında yaptığı altı saatlik Moskova ziyaretiyle ilgili soruları yanıtlarken Putin’e “Zaman zaman bize takılıyorsun. ‘AB’de ne işin var?’ diyorsun. O zaman ben de şimdi size takılayım. ‘Hadi gelin, bizi Şangay Beşlisine dahil edin, biz de AB’yi gözden çıkaralım’ şeklinde bir lâtife yaptım” demişti.

Türkiye kamuoyu Erdoğan’ın benzer çıkışlarına tanıklık ediyor.

3 Kasım 2002 seçiminden sonrasında Bsh’un davetlisi olduğu Washington ziyaretinde de “AB olmazsa bizi NAFTA’ya alın” demişti.

Geçen hafta Kanal 24’te “gazetecilerin” sorularını yanıtlayan Erdoğan, “Geçenlerde Sayın Putin'e de söyledim, bizi Şanghay Beşlisi'nin içine alın, biz de AB’ye ‘Allahaısmarladık’ diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var. Şanghay Beşlisi daha iyi, çok daha güçlü. Ortak değerlerimiz Şanghay Beşlisi’nde...”

“Ortak değerlerimiz Şanghay Beşlisi’nde” sözü ile kast edilen “ortak değerler” denilince bu sözün irdelenmesi gerekiyor. 2012 Yılında ‘Diyalog Ortağı’ statüsü aldığımız Şanghay İşbirliği Örgütü, dünya ekonomisinin giderek yükseldiği Asya olması itibariyle önemli. Hele AB’nin boğuştuğu ekonomik güçlükler nedeniyle eleştiriler yöneltildiği ve ‘dağıldı dağılıyor’ senaryoları tedavüldeyken anlamlı olarak değerlendirilebilirde..

Ancak Hindistan dışında (Hindistan federal Cumhuriyet) diktatörlükle yönetilen ŞİÖ ile AB’nin ‘demokrasi, özgürlük, eşitlik’ değerlerini örtüştürmek; birini diğerine tercih etmek nasıl açıklanabilir! Kast edilen ‘ortak değerler’ demokrasisi gelişmemiş, tek adam yönetimlerinin, diktatörlüklerin hüküm sürdüğü siyasi tablo olmasın sakın!

Türkiye’de parlamenter demokrasiyi bertaraf edip başkanlık düşlerine ulaşma hayalleri eşliğinde düşünüldüğünde ‘ortak değerler’ öne çıkıyor gibi değerlendirilebilir kuşkusuz.

Araya bir not düştükten sonra devam edelim.“Model ortağın Kürdistan senaryosu...” başlıklı yazımda CIA’nın 2030 Küresel trendler raporundan söz etmiştim. Bu raporda Asya ülkelerinin ve ekonomilerinin yükseleceği, ABD/AB’nin ekonomik hegomanyasını yitireceği yazılıyordu.

Şanghay İşbirliği Örgütü ekonomik bir örgütlenme olarak irdelense de aslında NATO/ABD’den oluşan tek kutuplu dünyaya alternatif bir örgütlenme.

Çin Halk Cumhuriyeti, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan, Özbekistan, Doğu Türkistan üye, Hindistan, İran, Moğolistan, Pakistan da gözlemci.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin öncülüğünde, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın 1996’da yılında oluşturdukları yapılanma Şanghay Beşlisi olarak anılıyordu. Bu örgüt 2001’de Özbekistan'ın katılımıyla üye sayısını altıya çıkarttı.

ABD karşıtı ilk ciddi adım, 2005’te atılmıştır. ŞİÖ zirve toplantısında, ABD’ye Orta Asya’daki askeri varlığına son verme çağrısı yapılmıştır. Bunun üzerine, Özbekistan’daki ABD askerleri ülkeyi terk etmişlerdir.

ABD’ye karşı etkili bir kutup oluşturmaktadır. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Putin, Şanghay İşbirliği Örgütü'nün Ağustos 2007 Bişkek Zirvesi’nde “tek kutuplu dünya kabul edilemez” diyerek bir anlamda birliğin misyonunu da belirtmiştir.

Şimdi şeytanın avukatlığını yapmaya devam edelim. NATO üyesi Türkiye NATO’ya karşı kurulmuş ŞİÖ’ye katılma olasılığı sıfır. Ordusu ve silahları NATO konseptine  göre biçimlenmiş vs.vs.. İşin özeti Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını gerektirecek bir süreçten söz ediliyor.

Dünyada ekonomi/enerji eksenli çatışmaların hız kesmediği hatta giderek yükseleceği konjöktürde  Türkiye’nin hesaplarını ciddi bir perspektifle yapması gerekiyor.

Ayak üstü konuşulamayacak kadar önemli bir süreçten söz ediliyor. Türkiye’nin yönünü batının ‘demokrasi, özgürlük, eşitlik’ gibi evrensel değerlerden Asya diktatörlüklerine çevirmesini gerektiren Erdoğan’ın “ortak değerlerimiz” üzerine daha çok söz söylemek gerekecek.

İyi seyirler...