Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

AB’nin Türkiye’ye yeni oyunu !

AB’nin Türkiye’ye yeni oyunu !
 

Dikkat Bor Madeni kısırlık yapıyormuş. AB'nin iddiası böyle.. Neden acaba ?


Şu AB’nin kıstaslarını anlamadım gitti. Bazı kıstaslarını anlamak mümkün. Demokratik toplumlarda olması gereken bazı değerler diye kestirip atmak mümkün belki ama bazen öyle şartlar koşuyorlar yada tavsiye(!) niteliğinde beyanlarda bulunuyorlar ve bunların bazılarını kendi komisyonlarından geçiriyorlar ki, şaşmamak mümkün değil.

Tepeden bakıldığında, evet AB topluluğu içerisinde yer alınmalıdır. Fakat derinlemesine bakıldığı zaman, alınan kararlar ve uygulamalar AB topluluğunun pek de öyle dile getirildiği gibi <ı>“demokratik ülkeler topluluğu” görünümünde olmadığı gözlemlenebiliyor. Bunu görmek istemeyenler ya da maskelemek isteyenler elbette ki vardır. Ama en azından bizim tepemizdekilerin bunu görüp, anlayıp bazı resimleri çekip, bunları kullanmaları ve ona göre taktik izlemeleri lazım. Aynı zamanda da kendi halkına da doğruları söylemesi lazım. Birkaç örnek vermek gerekirse eğer, yakın zamanda tarihe “Annan Planı” olarak geçen uygulamada, Kıbrıs’ta ki barış sürecinde, her iki tarafın da bu planı kabul etmeleri istendi ve her iki halk da referanduma gitti. Beklentiler neydi? Türk tarafının bu planı red edeceği, Rum tarafının kabul edeceği idi. Bu ön görülüyordu. Zira ellerine de koz geçecekti. Bakın ada barışını zora sokan, istemeyen Türklerdir denecekti. Peki, ne oldu? Tam tersi oldu. Türkler plana evet dediler, Rum’lar ise Hayır dediler. Sonuç itibari ile ne oldu? Hiç peşinsiz, ön yargısız, büyük alkışlarla kırmızı halı üzerinde yürüyen Rumlar oldu. Bu bir çifte standarttır. Şimdiler de bir Ab üyesi olan Güney Kıbrıs, Ab’de alınan her kararda Türkiye aleyhine şerh koyuyor.

Daha birçok olay var. Şuan aklıma gelenlerden bir tanesi de, geçenlerde yaşandı. Bir bankanın bir şubesinin açılışında, Yunanlı bazı yerel yönetimlere, ilgili banka tarafından davetiye gönderildi ama aynı anda karşı taraftan küstahça bir tavır ile bu davet kabul edilmedi. Neden mi? Davetiyenin üzerinde Komotini yerine Gümülcine ismi yazılmıştı. Kendisine davetiye gönderilen Yunanistan Doğu Makedonya ve Trakya Bölgesi Genel Sekreteri Dimitris Stamatis’in Ziraat Bankası müdürüne hitaben yazdığı yazıda bakın ne diyor :

<ı>"Sayın Müdür, Komotini’deki (Gümülcine) bankanızın açılışı vesilesiyle bana gönderdiğiniz davetiyeyi üzüntüyle geri çevirmek zorundayım. Çünkü davetiyenizde yalnızca Türkçe ve İngilizce dillerine yer verdiğiniz gibi, Komotini kenti için Gümülcine ifadesini kullandınız. Ben bunun, size misafirperverlik gösteren bir ülke için hakaret ve kabul edilemez nitelikte olduğuna inanıyorum. Bu tür hareketler Yunan makamları ile bankanız arasında var olması gereken işbirliğine hiç yardımcı olmuyor. Bu davetiyenizi derhal geri almanızı rica ediyorum."

Herkesin bildiği Gümülcine ismini ve halkını AB üyesi olan Yunanistan kabul etmiyor. Sonuçta ne oldu? Misafirperver(!) Yunanistan bürokrasisi, Banka müdürüne ne oturma izni veriyor, ne de çalışma izni !. Alın size bir çifte standart daha.. Bu örnekler bitmez. Ama şimdi AB’nin yeni bombasını size takdim ediyorum. Bu da yine bence Türkiye aleyhine alınmış bir karardır.

Avrupa Birliği, 'Bor, üreme sağlığını olumsuz etkiliyor’ diyor.. Ve <ı>‘Bor’u istemiyoruz’ diye de ekliyor. Bu haberi okumuşsunuzdur gazetelerde. Peki, neden acaba, hiç düşündünüz mü? Aklınıza hiçbir şey gelmiyor mu? O zaman ben şeytanın avukatlığını yapıp, cevabını söyleyeyim. Bu Türkiye’ye karşı yapılmış bir harekettir. Zira Türkiye Avrupa’nın ve Dünyanın çok önemli ve oldukça zengin Bor yataklarına zengin olan bir ülkedir. Sanıyorum, bu madenin zenginliği konusunda bor madeni çıkaran ülkeler klasmanında üst sıradayız.

Peki, bu kadar mı? Hayır değil. Çünkü şuan Türkiye’nin sahip olduğu Bor madenlerinin <ı>(çıkartılmamış kısmının) toplam değerinin trilyon dolar değerinde olduğu uzmanlar tarafından söyleniyor. Ve bu bor madeni, kimya’dan tutun da, bilgisayar sanayi, hatta uzay sanayinde bile kullanılabilen bir maden. Bu madeni Türkiye çok komik paralara ihraç ediyor. En büyük alıcısı Amerika ve Ab ülkeleri. Amerika, özellikle son 5 yıldır, bu madenlerin özeleştirilmesi için yoğun çaba harcıyor ve topu topu 40–50 milyon dolara bu madenleri kapatmaya çalışıyor. Peki, yapabilir mi? Neden yapamasın? Basiretsiz ve özelleştirme meraklısı yönetimler buna evet diyeceklerdir. Sıcak para gelsin de, nerden ve nasıl gelirse gelsin !..

AB’nin <ı>“Bor kısırlaştırıyor” iddiasına ve <ı>“istemiyoruz” demesinin altında tamamı ile siyasi kararlar yatmakta. Zira her fırsatta Türkiye’ye çelme takmayı seven ve benimseyen AB, böyle bir kararla, Türkiye’nin önemli ihracat kaynaklarından biri olan bor madeni ihracatı kapısını kapatmayı ve belki de bor madeninin değerini düşürmeyi, değeri düşen madenlerin de yok pahasına el değiştirmesini istiyor olabilir. Çünkü şu anki değeri trilyon dolar olduğu söylenen ve kayıtlara da geçen bor, Türkiye’nin şahlanmasına sebebiyet verebilecek bir zenginliktir. Böyle bir zenginlik içine girebilecek olan bir ülkeyi de kontrol edemezsiniz ve elinizde maymun gibi oynatamazsınız. İstediğinizi yaptıramayacağınız bir ülke de sizi takmaz ve birliğin genişleme süreci tehlikeye girer. Şuan ki mevcut durumuyla Avrupa’nın 12. büyük ekonomisi olan Türkiye, o zamanlar dizginleri eline alır korkusuyla, şimdilerde ekonomik ve siyasi ayak oyunlarına getirilmeye çalışılıyor.

Alın size AB oyunlarından birkaç enstantane. Ve bu çifte standardır ve Türkiye karşıtlığını, Türkiye’yi birlikte istemediklerinin altında yatan gerçeklerden yalnızca birkaç tanesi. Şimdilerde, ilgili makamlar, ''Bor''u ‘üremeye olumsuz etkili toksik madde’' listesine alan Avrupa Birliği'nin tezini çürütmek için “'bor''a maruz kalan işçilerin üreme sağlığıyla ilgili olarak, “kısır yapmadığını” ispatlamak için uğraşadursun, bizim yöneticilerimiz kapı kapı dolaşıp, el pençe divan duracaklarına, gerçekleri hem gittikleri yerlerde, hem de halkıyla paylaşsınlar.. AB’nin iki yüzlülüğünün de konuşulması zamanı geldi de geçiyor bile..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..