Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '16

 
Kategori
Dünya
 

AB'ye girmek için daha kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor?

AB'ye girmek için daha kaç fırın ekmek yememiz gerekiyor?
 

Şu haritaya bakın...Türkiye, sanki AB ağacının bir dalına tek elle tutunmuş; ha düştü ha düşecek gibi...


İNGİLTERE BAŞBAKANI DAVİD CAMERON, "TÜRKİYE BUGÜNKÜ İLERLEME HIZI İLE AB'YE ANCAK 3000 YILINDA GİRER" DİYOR...

Yani ancak "1000 yıl sonra" demeye getiriyor... Ölme eşeğim ölme!...Türkiye, o zamana kadar "ekmek manyağı" olur...

Yoksa bu işten vaz mı geçelim?... Yoksa, bir süre tanıyıp, "ya alın ya da almayın" deyip beklemeye mi geçelim?

*

Türkiye'nin Avrupa Birliği(AB) ile ilişkileri, 1959'da, "Avrupa Ekonomik Topluluğu(AET)"na yaptığı ortaklık başvurusu ile başladı...1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ve arkasından 1970 yılında imzalanan Karma Protokol'dan sonra 1987 yılında "tam üyelik" için başvurdu...1999 yılında "aday" olarak kabul edildi ve 2005 yılında da "tam üyelik" müzakereleri başladı..

Nereden bakarsanız bakın, AB ile ilişkilerimiz(2016-1959)= 57 yıldır devam ediyor...(2016-2005)=11 yıldan   bu yana da, AB'nin zaman zaman çıkardığı engeller yüzünden de devam edip duruyor...  

*

Bloğumun başındaki haritaya bir bakın; Türkiye, AB ağacının bir dalına tek elle tutunmuş "ha düştü ha düşecek" gibi...

AB ilişkilerimizde, Türkiye kamuoyu olarak oldukça belirgin bir ikili görüntü veriyoruz...

Kimilerine  göre; AB, Türkiye'ye karşı iyi niyetli ve en azından tarafsızdır...Türkiye'yi aralarına almamak gibi herhangi bir önyargıları yoktur. Türkiye üstüne düşenleri yerine getirdiğinde AB, bu tarafsız ve önyargısız tutumunu Türkiye lehine netleştirecektir...

Kimilerine göre de, AB Türkiye'ye karşı bütünüyle samimiyetsiz ve önyargılıdır...Türkiye'yi aralarına katmak gibi bir niyetleri ve planları yoktur...Eğer, Türkiye'ye karşı samimi olsalardı, birbiri ardından çıkardıkları engellerle tam üyelik müzakerelerini bu kadar(11 yıl) sürdürmezdi...

Bazı AB üyeleri, Türkiye'nin coğrafi konumu, kültürel ve tarihsel kimliğinin Avrupa Birliği'ne uygun olmadığını öne sürerek, Türkiye'yi aralarına katmak istememektedirler...Neden olarak da, AB ülkelerinin tamamının Hıristiyan olması ve Türkiye'nin ise, nüfusunun çoğunun Müslüman olması...Bu durum da, AB'nin bir "Hıristiyan Kulübü" olarak algılanmasına neden olmaktadır...Çok eskilere dayanan bu düşünce, bana göre geçerliliğini hala korumaktadır...

*

İngiltere Başbakanı David Cameron, her ne kadar "Türkiye, bu gidişle, AB'ye ancak 3000 yılında girer" diyorsa da, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı çıkan ve yerine "imtiyazlı ortaklık" öneren Merkel'in, AB'deki komiseri,(3 yıl önce) 1963 yılından bu yana Türkiye'nin AB üyeliği yolunda pürüz çıkaran Almanya ve Fransa'nın, "10-20 yıl içinde Türkiye'nin kapısını çalarak AB'ye katılması için Türkiye'ye yalvaracakları" tezini ortaya atmıştı...(1)

Bu düşünceler, bana, ABD'li stratejist George Friedman'ın, 4 Ocak 2009 ve 2 haziran 2010 yıllarında medyaya da yansıyan Türkiye hakkındaki öngörülerini hatırlattı...Friedman'ın konumuzla ilgi önerisi; "2020 yılında, Türkiye'nin, dünyanın 10'uncu ekonomisi olacağı" önerisi idi(diğer siyasi önerileri için bkz. Dipnot-2).

*

Bu durum karşısında Türkiye ne yapmalıdır?

Türkiye'nin, AB üyeliği yolundaki ilgisi ve isteği, yarım asırdan beri sürmekte ve "tam üyelik" için başlatılan "müzakereleri" de 11 yıldan bu yana devam etmektedir...Bu süreler içinde Türkiye, kendisinden istenen yükümlülükleri de yüksünmeden yerine getirme gayreti içindedir...Türkiye, AB tam üyeliğini çoktandır hak etmiş durumdadır...

Ama, AB'nin ufak tefek bahanelerle, Türkiye'nin bu hakkını teslim etmek istememektedir...Bu nedenle, Türkiye, "çok naz aşık usandırır" diyerek, bu hakkını elde etmenin yollarını arayıp bulmalı, bunun için bütün kozlarını sonuna kadar savunmalı ve aksi durumlarda oluştuğunda da, alacağı tavrı peşinen ortaya koymalıdır...

Bence bu tavır, "belli bir zamana kadar beklemek", "ekonomisini bulunduğu durumdan daha ileriye doğru geliştirmek", "siyaseten de bölge üzerinde etkinliğini artırmak" ve "AB'ye olan gereksinimini en aza indirmek" şeklinde olmalıdır.

Bunun için son tarih 2023 yılı olmalıdır...

Kim bilir; belki bu tarih yaklaşınca, yukarıda belirttiğim gibi, AB'nin iki önde gelen ülkeleri Almanya ve Fransa, Türkiye'nin kapısını çalarak, AB'ye katılması için Türkiye'den ricada bulunurlar"...

Bekleyelim ve görelim...

 

cdenizkent

 

------------------------- :

(1) "Türkiye'ye diz çökeceğiz", "gazetevatan.com", 21 Şubat 2013

(2)   cdenizkent , "Türkiye Bölgesel Güç olmak zorundadır; çünkü bulunduğu coğrafya bunu gerektirmektedir", Kategori: Siyaset, 11 Ağustos 2014

 

 

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..