Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '09

 
Kategori
Öykü
 

Abajur

İlkokul beşinci sınıftadır Tarık, yarıyıl tatiline de sayılı günler kalmıştır.

Son sınıfı bitirip hemen bitişikteki ortaokula başlamayı çok ister...

Çünkü; ortaokulda eşofmanı olacak ve yalnızca bayramlarda giyip sonrada küçülen kunduralarını sürekli giyip kara lastiktlerden kurtulacaktır...

Soğuk bir ocak ayının cuma akşamı...

Tören için öğrenciler okul bahçesinde yavaş yavaş toplanmaya başlarlar...

Tarık, o zamanki adı işbilgisi olan derste yapmış olduğu abajuru beğenmez....

Gerçektende olmamıştır, kötü bir şekle bürünmüştür elinde tuttuğu abajur...

Kendine kendine sinirlenir ve abajuru yırtıp, elinde tuttuğu malzeme poşetinin içine koyar...

Daha sonra da öğretmenler okul bahçesine gelmeye başlarlar...

Ve sınıf öğretmeni Selma öğretmen de tören alanına gelir...

Pazartesi ilk dönemin son haftası...

Selma öğretmen kızgın bir şekilde:

- Tarık yarın velin benimle mutlaka görüşmeli der...

Ertesi gün annesi gelir Selma öğretmenle görüşür...

Tarık ters giden birşeyler olduğunu hisseder, akşam olmasını sabırsızlıkla bekler.

Akşam eve geldiğinde annesine sorar, olay nedir?

-Tarık çok sevdiğim bir öğrenci, o abajuru yırtmakla...

-Peki kim söylemiş bunu diye sorar annesine...

Annesi:

-Yemin ederim ki kim olduğunu söylemedi, der...

Ve Tarık sonradan da bunun kim olduğunu öğrenemez....

Bu Tarık'ın "başkalarının üzerinden prim yapılması"ya da "adam satma"olayını kendi üzerinden ilk yaşayışıdır...

Tarık'ın başından kaynar sular dökülür, bir anda sekiz -on yaş büyümüş gibi kendini hisseder.

Bu onun olmayacak durumlarda birden büyük muamelesi göreceği handikapların ilki olacaktır...

Yarıyıl tatilinden sonra bu öğretmenin yanlış anlaması ve önyargısının da düzeleceğini düşünür.

İkinci dönem başlamıştır adını koyamadığı bir kırgınlığı vardır sanki öğretmeninin ona karşı uyguladığı...

Çoğu öğrencinin arayıpta bulamadığı bazı şeyleri yaşamaya başlar.

Hiçbir sözlüye kaldırılmamaktadır.

Hoş, zaten hiçbir sözlüye kendiliğinden kalkmışlığı da yoktur ya...

Müziği sevip müzik dersini sevmediği o ders saatlerinde belki derse kaldırıp şarkı söyletir diye umutlanır...

Ama nafile...

Sayılı günler bu ve benzeri şekilde gelip geçer...

Mayıs ayının sonları ve karne günüdür...

Artık tamamen ayrılacak olan Selma öğretmen ve öğrencileri...

Bu son senedeki son karne gününde, beş yıl okuttuğu öğrencilerinin isimlerini okur ve sırası gelen her öğrenciyi teker teker yanaklarından öperken göz yaşlarınıda tutamaz ...

- (689) Tarık ......;der.

Acaba diye düşünmeden de edemez Tarık...

Selma öğretmen sarılır birkaç kez öper ve karnesini verir...

Ve tüm öğrencileriyle gözyaşlarıyla birlikte helalleşip, hayatta başarılar diler...

Tarık'ın karnesine bakmadan önce içinde bir sıkıntı vardır.

Dört sene iyi derece ile bitirdiği karnesi acaba nasıl olacaktır?

Karnesine baktığında şaşırır...

"Pekiyi"yazısını görünce acaba bu benim başarım mı, yoksa bu bir ...

 
Toplam blog
: 180
: 901
Kayıt tarihi
: 25.07.09
 
 

Önceleri Milliyet Gazetesi'nin "Okur Mektupları" vardı...Şimdi ise "İnternet", "Milliyet Blog" ve..