Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Abant Gölü Tabiat Parkı: Uygulamalarda Karşılaşılan Sorunlar, Geliştirilen Çözümler

Abant Gölü Tabiat Parkı: Uygulamalarda Karşılaşılan Sorunlar, Geliştirilen Çözümler
 

Abant Tabiat Parkı'nın bilinçsizce ve plansız yönetilmesi sonucu büyüdoğa tahribatı ile karşılaşıldı


Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul ile Başkent Ankara arasında kurulan otoyol (TEM) aracılığı ile kolayca ulaşılabilen Bolu ve Düzce İlleri yakın çevresinin, doğal ve kültürel turizm potansiyelleri arasında, konaklama tesislerinin dağılımında, deniz turizmine yönelik Akçakoca Kıyılarının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Abant Gölü Tabiat Parkı ve çevresi, Kartalkaya Kayak Merkezi, D-100 karayolu güzergahı çevresi, kentsel merkezler ve kaplıca kaynakları çevresi, turizme yönelik konaklama sunumunun diğer odak noktalarını oluşturmaktadır.

Kent merkezleri, E - 5 güzergahı ve Akçakoca kıyılarında geniş alanlarda, çok sayıda ve çeşitli tür ve sınıflarda konaklama yatırımları yer alırken, noktasal çekim merkezleri niteliğindeki ve belirli bir aktiviteye yönelik Abant Göl çevresi ve Kartalkaya Kayak Merkezinde az sayıda, belirli türde, ancak kapasiteleri yüksek tesisler gerçekleştirilmiştir. Diğer bir deyişle, yaygın yatırım alanlarında konaklama arzı, ekonomik açıdan değişik gelir gruplarına hitap edebilecek çeşitlilikte iken, nokta - konaklama arzı yaratılmıştır.

Abant Gölü Tabiat Parkı; sürdürülebilir, çevre duyarlı turizm kapsamında, koruma kullanma dengesi içinde, toplumun giderek artan açık hava rekreasyon, dinlenme, spor ve eğlence gereksinimini düzenli bir şekilde temin edecek, ziyaretçilerin Tabiat Parkı kaynak değerlerini yakından tanıması sağlayarak, doğa sevgisi ve doğal ortamlarda yaşama arzusunu güçlendirecek şekilde planlanmalı ve işletilmelidir.

Abant Gölü Tabiat Parkı, günümüze kadar çeşitli ölçek ve amaçlarda planlama çalışmalarına konu olmuştur. Bunların bir kısmı yasallık kazanmış, uygulamaya konulmuş, bir kısmı ise yasallık kazanamayan belgeler halinde kalmışlardır.

Söz konusu planların sorunları ve uygulamada bugün gelinen noktadaki eksiklikleri;

· Konaklama standartlarında aşırıya kaçılarak, yerli talebin orta ve hatta üst gelir seviyesine hitap edecek ekonomik çeşitlilik gözetmemesi,

· Yaylalara yönelik gerçekçi, uygulanabilir çözümler üretilememesi,

· Konaklama ve yeme - içme tesisleri dışındaki eylemlerde çeşitlilik sağlanamaması,

· Çevre koruma önlemleri dahil altyapı hizmetlerinde yetersiz kalınması,

şeklinde özetlenebilir.

Bolu İl turizmi açısından önemli bu doğal kaynağın, taşıdığı potansiyelin yeterince değerlendirilememesine yol açan söz konusu olumsuzlukların temelinde yatan başlıca sorun, yönetsel yapıdaki ve mevzuattaki karışıklıklarda yatmaktadır.

Göl ve çevresi, Mudurnu ve Bolu Belediye Sınırları dışında ve “Orman Rejimine” tabi bir alan içerisinde yer almaktadır. Göl çevresinin sorumluluğu 1983 yılına kadar “Bolu İl Özel İdaresi” ne bırakılmışken bu tarihten sonra, kullanıcıların (özel girişim) ve Özel İdarenin kazanılmış hakları saklı kalmak şartıyla, idare ve işletme sorumluluğu “Orman Bölge Müdürlüğü” ne bırakılmıştır.

Halen bu kuruluşun sorumluluğundaki alan, “Tabiat Parkı” statüsüne alınmıştır.

Milli Parklar Kanunu, 2 / b Maddesi’nde Tabiat Parkları; “........bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliklerine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçaları” şeklinde tanımlanmaktadır.

Abant Göl ve çevresinin bu günkü kullanımı ise; “.....kentsel yaşamın baskısından kaçan binlerce insanın kısa süreli konaklama talebinin yöneldiği, % 55- 60 dolulukta çalışabilen tesislerine ekonomik nedenlerle ulaşamayıp, günübirlik ziyaretlerle yetinmek zorunda kaldığı, birkaç günlük geceleme yapabilme fırsatı bulanların göl çevresindeki toprak yolda otomobiller, atlar ve bisikletlerle birlikte yürüyüş ve koşu yapma, orman içlerine doğru yürüyüş yapma, gölü ve yeşili seyrederken, yeme - içme şeklindeki aktivitelerde bulunabileceği, içerisinde 3 veya 4 yıldızlı otelleri, az sayıda kamu kuruluşları dinlenme tesisleri, yeme - içme tesisleri bulunan bir Tabiat Parkı ve turizm yerleşme alanıdır "

Abant Tabiat Parkı 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre yönetilmektedir. Bu kanunun 7. maddesi yapılacak her türlü plan, proje ve yatırımların; a) MASTER (Uzun Devreli Gelişim) Planlarına uygun olması, b) Ve ilgili Bakanlıkça izin verilmesi koşulu ile uygulanabileceğine, amirdir. Ancak Abant Tabiat Parkında Bolu Valiliği tarafından yapılan yıkım dolu yatırımlar MASTER Planında yer almamaktadır. Kaldı ki yapılan bu işler için TC Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan da hiçbir izin alınmamıştır. Bu nedenle yapılan işler Milli Parklar Yasasına kesinlikle aykırıdır. - Ayrıca Abant Tabiat Parkı UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI hükümleri 3.6 maddesi; Planda öngörülen yaya yolu, patika ve giriş oto parklarının açılması ve tesislerin inşası sırasında halen var olan izler, açıklıklar ve yollar kullanılacak, HERHANGİ BİR yeni yol kesinlikle açılmayacağını öngörmektedir. 3.17 maddesi ise “Tabiat Parkı alanında diğer kurum ve kuruluşlarca yürütülecek her türlü yatırım faaliyeti için Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü’nden görüş ve İZİN ALINMASI ZORUNLUDUR” hükmünü taşımaktadır. - İşin bir başka ilginç yanı ise sorumsuzca su yüzeyinin genişletilmesidir. Oysa geçtiğimiz yıl Ankara’daki bir komisyon tarafından gölün kıyı kenar çizgisi belirlenip, haritalara işlenmiştir. Şimdi ise Valilik keyfi bir kararla gölün doğal yapısını bozarak kıyı kenar çizgisini değiştirmiştir. Bu durum 3621 sayılı “KIYI KANUNUNA” aykırıdır. Yapılan plansız uygulamalar sonucu gölün su seviyesinin hesapsızca yükseltilmesinin doğuracağı olumsuz sonuçlar önceden kestirilememiş; bunun sonucu olarak yaban hayatı için çok önemli olan sazlıklar sular altında kalmış, kalmayanlar ise kesilerek temizlenmiş, böylece gölde doğal olarak yaşayan bir çok hayvanın üreme alanları yok edilmiştir. Bu durum ise “Sulak Alanlar Sözleşmesi (RAMSAR) ile, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğine aykırıdır. Kaldı ki yapılan bu uygulamalar Anayasamızın 90. maddesinde yerini bulan ve ülkemizi bağlayan çok önemli; uluslar arası sözleşmelere aykırıdır. Sözgelimi; 1- Abant Tabiat Parkının, tüm doğallığı ve peyzaj yapısı bozulduğu için yapılan bu uygulamalar Avrupa Peyzaj Sözleşmesine, 2- Bitki ve hayvan türlerinin yaşam ortamları yok edildiği için Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne, 3- Abant Çiğdemi, Kar Çiçeği, Kardelen, Orkide ve Su Samuru gibi nesli tehlikede olan canlıların miktarı (popülasyon) ve yaşam kalitelerine ciddi tehdit oluşturacağı için Avrupa’nın Yaban Hayatının ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesine (Bern Sözleşmesi), 4- Abant Tabiat Parkı ülkemizin en önemli kültür ve tabiat hazinelerinden birisi olduğu için yapılan bu plansız yatırım uygulamaları 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na da aykırıdır. 5- Abant Tabiat Parkının köylüler ve ziyaretçiler tarafından da sürekli kullanılan Mera ve Çayırlar yok edildiği için 4342 sayılı “Mera Yasası”na, 6- Genel anlamda da Abant tabiat parkının çevresinin tahrip edilmesi sebebiyle 2872 Sayılı Çevre Yasasına da aykırıdır. Korunan alanlarda işlenen bu tür suçların takip ve denetiminin nasıl yapılacağı 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 14, 16, 20 ve 21. maddelerinde belirtilmiştir. Bu nedenle; a- Geri dönüşü bir daha mümkün olmayan yıkımların önüne geçilmesi için, uygulamalara el konularak bir an önce son verilmesi, b. Göl ve Tabiat Parkı için bilim çevreleri ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından acil bir "DOĞA ONARIM PROJESİ" hazırlanmalıdır. c. Göl'ün doğa ömrünü kısaltacak eylemlere izin verilmemesi, Abant çevresinin yeni bir yapılaşmaya açılmaması gereklidir. d. Tabiat Parkı UDGP'nın kararlarının acilen uygulanması gereklidir.

 
Toplam blog
: 114
: 2207
Kayıt tarihi
: 16.04.08
 
 

Kentsel, arkeolojik ve doğal sit alanlarında koruma, ıslah ve yenileme projelerinde, plancı, yöne..