Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

12 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Abartılı yaşamlar

Büyük sorunlar susar, küçükler konuşurmuş derler ya ne kadar doğruymuş diyeceğim ama diyemiyorum duyduklarım ve gördüklerim yüzünden. Herkes, hiç gizlisini saklısını saklamadan konuşuyor ortalık yerlerde.

- Kendisini pavyona satan kocasına dört çocuk doğuran, beşinci çocuğunu evliyken bulduğu sevgiliden kazanan kadın,

- Bakmaya gücü olmadığı için bilmem kaçıncı çocuğunu para karşılığı evlatlık vermek isteyen kadın,

- Yıllar önce verdiği bebeğini onüç yıl sonra almaya karar veren ama çocuğu tarafından istenmeyen kadın,

- Karısı başka birine aşık olduğu için giden ama ondan karısının kandırıldığını düşündüğü için vazgeçmeyen adam,

- Karısından dayak yediği için evini alarak boşanmak isteyen adam,

...... .....................

Evin içindekiler evin içinde kalır, ne yediğimiz, ne kadar paramız olduğu ya da olmadığı, kimler geldi kimler gitti, sıkıntılarımızı ortaya dökmek, mutluluklarımızda aşırı taşkınlıklar göstermek, başkalarının hayatları hakkında meraklı sorular sormak da ayıptı bir zamanlar.

Kan kusup kızılcık şerbeti içtim deyiminden hiç bir vakit hoşlanmadım. Sözün gümüşten daha değerli olduğunu hele anlamlı sözlerin paha biçilemeyecek kadar değerli olduklarını biliyorum. Herhangi bir konuda fikri olup da susandan uzak durmaya çalıştım. Fikrini saklayan, doğru bildiklerini anlatamayanın gördüğü haksızlıklar karşısında da sustuğunu görerek ve yaşayarak nefret ettim.

Hep konuşurlar arkasını dönenin ardından, dönüp de aynaya hiç bakmayanlar. Hep aptal sanırlar bütün aptallar karşılarındakini. Laf sokarlar, susarsın anlamazlar, sözü kılıç eder batırırsın yine tık sesi gelmez vurulan yerden. Yemekleri abartılı, giyimlerinden fışkırır saklamaya çalıştıkları eskik fazlalıkları yine de aynıdırlar. Yetersizliklerini başkalarının mutsuzluklarıyla beslemeye çalıştıkça coşarlar. Mutluluklarsa onların işkence çekmelerine malzeme. Ne güzeli görür gözleri ne de görmeye heveslenirler...

Abartılı yaşarlar, abartılarının yükünün ağırlığı altında, yorulurlar neye yorulduklarını bilmeden. Yalnızlıklarını mutsuzluklarla beslemeye çalışıp koşuşturma çabaları sonuçsuz. Hep geride, hep başkalarının üstlerinde, hep başkalarının evlerinde olur gözleri. Ne ellerindekinin kıymetini bilirler ne de kaçırdıklarının. Hep koşuştururlar kötülüğe yine de bir damla su serpilmez kinlerine bunu da görmezler.

Hep abartılıdır küçücük ayrıntılar hep abartılıdır cenazeleri hep abartılıdır düğünleri.... Hep abartılıdır kötülükleri... Hep de abartılıdır yalnızlıkları ve hep abartılıdır düşüşleri de yine de düştükleri yerden ben ne yaptım demezler....

Şapkası önünde durmalı çoğu zaman insanın, ayağımıza taş değse altını aramayalım tamam ama yine de sık sık kendimizi yoklamakda fayda var diye düşünüyorum. Sükutun altın olduğu yerler yaşamın ta kendisi, mevsimler bile derin bir sessizlik içinde değişirler bir bakarız gençlik bitmiş kış gelmiş...

Yazı bana kısa geldi yeterince anlatamadım anlatmak istediklerimi, abartıdan kaçmak için kısa tuttum anlatamadıklarımı, inanın nasihat değil bu abartıdan-abartandan uzak durun, . Sen demeyin bana, islamın şartı beş altıncısı haddini bilmek, şapkam hep gözlerimin önünde durur.

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..