Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Haber
 

ABD "karışıyor", siyaset "susuyor"!..

ABD "karışıyor", siyaset "susuyor"!..
 

Türkiye, enerji konusunda hem ihtiyacını planlamak ve hem de geleceğine yatırım yapmak zorundadır.

İran ile imzalanan son doğalgaz anlaşması da bu durumun gereğidir.

Türkiye, hem devlet geleneğine hem de bir hayli deneyimli bir bürokrasiye de sahiptir.

ABD'nin ve onun kah dümen suyundaki- kah kendi denizindeki bağlaşığı (!) Rusya'nın, ülkemizin enerji başta olmak üzere çıkar alanlarının daraltılması konusunda birlikte veya ayrı ayrı yaptıkları manevralara karşı, o devlet deneyimimiz ve geleneğimizle karşı koymaya çalışmaktayız.

Bu ise neredeyse varoluşsal hakkımızdır.

Bu bağlamda, NABUCCO ve Orta Asya enerji projelerinde "kilitlenen" Türkiye, bir karşı atakla komşusu İran ile doğalgaz anlaşması imzalamış bulunmaktadır.

Türkiye de bunu keyfi açıdan değil sanayisi ve konutlarının ihtiyacı için yapmıştır.

Bu anlaşma bir ölçüde ülkemizin elini rahatlatabilir ve doğalgaz başta olmak üzere kaynak çeşitlendirilmesi ve pazar derinleştirilmesi adına yeni bir soluklanma borusu olarak da görülebilir(di).

Buna karşılık ABD yetkilileri haksız, ölçüsüz bir tepki sergilemektedirler.

Dün bir elçilik görevlisiyle başlayan bu açıklamalar (1) bu gün de Dışişleri Sözcüsü düzeyinde sürmüştür (2).


ABD, Tahran'ın yürüttüğü iddia edilen nükleer silahlanma programı nedeniyle İran'a fiilen uygulanmakta olan ambargonun delindiği savıyla, adeta Türkiye'ye saldırmakta ve konuya ilişkin tepkisini, İran’ın konumuna ve bu ülkeyle olan ilişkilerinin içinde bulunduğu çıkmaz sokağa bağlamaktadır.

ABD’nin söz konusu tepkisinin düzeyi , hemen bu gün Başkan Bush’a dayandırılan “İran’a 2008’de askeri harekat yapılabilir” savıyla koşutluk oluşturmaktadır.

ABD, Türkiye’yi kriz bölgesine çekme çabalarından asla vazgeçmeyeceğe benzemekte olup, kendi krizini ülkemizin de paylaşmasını ve komşularıyla Beyaz Saray’ın güzel hatırına, kötü olmasını ister gibidir.

Oysa, ABD'nin İran ile olan sorunları başkadır. İran'ın dünya ile olan sorunları ise belki de daha başkadır...

O “sorunların” Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun bağımsız denetçileri tarafından dünya kamuoyuna taşınmasına ve İran'ın savunma ile açıklanması zor bir nükleer silah programı uygulayıp uygulamadığının anlaşılmasına, Türkiye gibi bir ülke köstek değil olsa olsa destek olur.

Bu desteğini de dünya barışını ve dengeleri gözetecek şekilde İran'ı da kazanamaya ABD’nin dostluğunu da yitirmemeye bakarak gerçekleştirir.

Kaldı ki, Türkiye egemen bir devlettir. Uluslararası kurallara göre kiminle ne zaman ne kapsamda anlaşma yapacağını kendi belirlemek hakkına sahiptir.

Yürürlükteki AB ilişkileri de diğer ülkeler ve başta ABD ile olan ikili ilişkileri bile Türkiye'nin başka ülkelerle ekonomik, ticari anlaşmalar yapmasını engelleyemez. Engellememelidir.

Birileri herkesle savaşmak hakkını kendilerinde buluyorsa, bizim de “cihanda barış” anlayışıyla başta komşularımızla barış içinde yaşama hakkımıza saygı gösterilmelidir.

Asıl kabul edilemez durum ABD'nin bu olay bağlamında devletsel işleyişimiz ve işlemlerimize -bir kez daha- adeta karışmış olmasıdır.

Bu talihsiz açıklamalarla eşanlı olarak “PKK ile mücadele” sorularına da hala yeterince doyurucu yanıt vermekten kaçınmaktadırlar.

Türkiye olarak haklı olduğumuz ve kendimizi ilgilendiren konulara adeta karışanlar, kendilerinin haksız ve taraf olduğu çok açık bir konuda dürüst davranmaktan kaçmaktadırlar.

Öte yandan bu gelişmelerin yaşandığı ve tartışmaların yoğunlaştığı süreç, ülkemizin bir genel seçime doğru gittiği süreçtir.

Daha geçenlerde bir ABD’li eski yetkili (Grossman) “seçimlerde ABD aleyhtarlığını hoş karşılamayız” mealinden bir açıklamada da bulunmuştur.

Bu kişinin “haddini aştığını” ve içişlerimize karışma anlamına gelecek en temel dış ilişkiler kuralını bilerek çiğnediğini İnsancıl Sol (www.insancilsol.com) vurgulamıştır. Vurgulamakla da kalmamış, ulusal görev bağlamındaki yayıncılık adına tepkisini ortaya koymuştur.

Bazı ABD’lilerin gerek seçim süreci gerek enerji bazlı ekonomik çıkarlarımıza yönelik açıklamalarına ne yazık ki -bir kaçı dışında- hiçbir siyasetçimiz yanıt vermemiştir.

Dahası seçimlerde “önde gelen” ya da “favori” olarak gösterilen parti ve liderlerden hemen hiçbirisi ABD’lilerin bu pervasızlıklarına karşı henüz tepki koymak gereğini duymamışlardır.

Bu durum da ulusumuzun geleceği ve siyasetin güvenilirliği açısından kaygı vericidir ve ABD’lilerin dostluğa sığmayan açıklamalarından daha da üzücüdür.

Umarım ki ABD'nde ve Türkiye'de sağduyu üstün gelir.

Umarım ki egemenlik ve hükümranlık başta olmak üzere ulusal hak ve çıkarlarımıza sahip çıkacak anlayışla Türk milleti adına gereği yapılır.

(1): Hürriyet internet 17.07.2007

(2): Hürriyet internet 16.07.2007

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..