Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '18

 
Kategori
Dünya
 

ABD, Kuzey Suriye'de Bir Kürt Devleti Kuramayacağını Artık Anlamış Olmalı...

ABD, Kuzey Suriye'de  Bir Kürt Devleti Kuramayacağını Artık Anlamış Olmalı...
 

Normal şartlarda, iki NATO ülkesi de, bunu istemezler sanırım...


... ANLAMIŞ OLMALI Kİ, TÜRKİYE İLE OLAN İLİŞKİLERİNİ İYİLEŞTİRMEYE VE ÖNCEKİNDEN DAHA İYİ BİR DURUMA GETİRMEYE ÇALIŞMAKTADIR...

Bunun için de, ABD, Kuzey Suriye'de, özellikle, öteden beri "müttefiki" olarak gördüğü; "harp-silah ve gereçleri yardımı" ile güçlendirdiği PYD/YPG'yi, "Suriyelileştirmek" ve Türkiye için bir tehdit olmadığı vurgusunu yapmaktadır...Bunun için de, öncelikle, Türkiye'nın "gönlünü almaya" ve zaman zaman da "ödün" sayılabilecek bazı girişimlerde bulunmaktadır...

Türkiye ise, ABD'nin, biraz "aldatma" kokan bu girişimlerine karşı, jeopolitik olarak "etki" ve de "ilgi" sahasına giren Kuzey Suriye'de, bu "oyuna gelmemek için" önlemlerini almalı ve bunu da ABD'ye hissettirmelidir...

Türkiye, hemen güneyinde, aleyhine olacak bir çözüm tarzını engellemek için, "Kuzey Suriye'ye her an bir operasyon yapabiliriz" şeklindeki kararını sürekli olarak canlı tutmak zorundadır...

*

ABD'nin, PYD/YPG'nin Terör Örgütü Olmadığı Konusunda Türkiye'yi İkna Etme Gayreti...

ABD'nin, 2016 yılının Kasım ayında, DEAŞ'a karşı başlattığı Rakka Operasyonu'na, ABD'nin istemesine rağmen Türkiye, "terör örgütü ile birlikte savaşmayacağı" gerekçesi ile katılmamıştı...

Bunun üzerine ABD, "PYD/YPG'nin bir terör örgütü olmadığı" konusunda, özellikle Türkiye'yi ikna etmek için, bu örgütün adını, SDG(Suriye Demokratik Güçleri) olarak değiştirdi ve Fırat'ın batısında Türkiye ile birlikte mücadele eden ÖSO(Özgür Suriye Ordusu) gibi algılanmasını istedi..

ABD, Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, "PYD/YPG"nin yeni adının ortasına "demokratik" ifadesini koymalarının "zekice bir hareket olduğunu" söylemiş ve de sözlerine, bu "isim değişikliğinin" onlara "itibar" sağladığını(1) eklemiş...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu değişik için, "Ha Ali ha Veli, değişen bir şey yok" demişti. Bendeniz de, konu ile ilgili olarak yazdığım bir bloğumda, biraz ayıp olacak ama, "semer değişti ama, eşek yine aynı eşek" diye yazmıştım.

Öyle de oldu...ABD'nin, Türkiye'nin hala terör örgütü olarak gördüğü YPG'ye yaptığı silah yardımı da, bundan böyle-Amerika'ya göre- "kendi topraklarını savunan" ve adı da, "Suriye Demokratik Güçlerine"  yapılmaya başlandı. 

PYD/YPG, ister "terör örgütü" olsun, ister olmasın; bu yapılanma, ABD "güdümünde" ve "kontrolünde" olan ve ABD'nin bölgedeki çıkarlarına hizmet eden ve de Türkiye'nin aleyhine faaliyet gösteren bir silahlı terör örgüttür.

*

ABD'nin,  "PKK" ile "PYD/YPG'yi Birbirinden Ayırma Girişimi...

Bu "ikna" edici(?!) yöntem işe yaramayınca, ABD ikinci bir girişim yaptı...PKK'nın önde gelen üç yöneticisinin(x) yakalanması için, başlarına para ödülü koydu. ABD Savunma Bakanı James Mattis, "YPG'yi, PKK'ya karşı savaştırabiliriz" sözünü verdi...

Cumhurbaşkanı sözcüsü Kalın, "...Bu geç kalmış taktik bir adımdır. Sorun, ABD'nin, PYD'yi terör örgütü olarak tanımlamamasıdır. Bunun bizim açımızdan ikna edici bir tarafı yoktur"(2) demiştir

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillersen ise, baklayı ağzından çıkarıyor ve "PKK'yı silahsızlandırıp, Türkiye'de silahlı mücadelesine son vermeyi sağlayabiliriz. Türkiye de, Suriye'deki PYD yapılanmasına rıza göstersin"(3) diyor.

Bu iş, ABD'nin düşündüğü kadar kolay değil...Türkiye, neye rıza gösterecek?... ABD'nin, "adı" değişse de "aslı" değişmeyen PYD/YPG'yi kullanarak Suriye'ni kuzeyinde bir Kürt Devleti'nin kurulmasına mı rıza gösterecek?

Washington'dan gelen yetkililerin, "biz Suriye'nin kuzeyinden çekilirsek ne yapacaksınız?"(4) sorusu da Türkiye tarafından ciddiye alınmıyor...  Keşke ayrılsalar... Türkiye, PYD/YPG'yi  tasfiye ederek bölgenin demografisine uygun bir çözümü sağlayacak "siyasi ve askeri güce" sahiptir...

Belli ki, Amerika DEAŞ'la mücadele bahanesiyle Fırat'ın doğusunda kalmak ve PYD/YPG'yi de kullanarak  amacına ulaşmak istiyor... Ancak, bu konuda da Türkiye ile ipleri koparmak istemiyor. Aslında, "içinden çıkılmaz" gibi görünen bu durum, ABD ve Türkiye'nin salim bir kafayla düşünerek, asgari müştereklerde bir anlaşmaya varılarak çözüme ulaştırılabilir.

ABD, bu konuda, "fiili inisiyatifin" Türkiye'nin elinde olduğunu unutmamalı... Bir de şu var; sorun, ABD ve Türkiye'nin muhtemel birlikteliği ile çözülmüş olsa da, Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna müdahale etmesinin hukuki dayanağını ortadan kaldırmaz...

Bu dayanaklardan biri de, 31 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi'nin ihlali ile, Fırat'ın doğusu ve batısında sınırlarımıza bitişik bu bölgenin "haksız ve hukuksuz" olarak elimizden alınmasıdır... Bu durum, o günden günümüze güney sınırlarımızın "güvenliğini" hep zaafa uğratmıştır...

*

ABD ve Türkiye, Fırat'ın Doğusunda Karşı Karşıya Gelir mi?

ABD''nin Kuzey Suriye'de, kendine bağımlı ve güdümünde bir Kürt devleti kurmak planı, Türkiye'nin "olmaz" direnişi karşısında gerçekleştirilemezse, ne olur? ABD ve Türkiye doğrudan doğruya karşı karşıya gelir mi?

Bu mümkün değil... Çözümü, aslında çok kolay olan bu durum için, iki NATO ülkesinin çatışması olacak şey değil... Ama, ABD, bu konuda PYD/YPG'yi kullanarak, Türkiye'nin, Fırat'ın doğusunda Kuzey Suriye'ye yönelik olası operasyonunu önceden haber alarak engellemeye çalışabilir..

ABD askerlerinin Kuzey Suriye sınırında oluşturmayı planladıkları "gözlem noktaları" belki de bunun içindir... ABD Savunma Bakanı, her ne kadar, bu gözlem noktalarının tesisi için,  "Türkiye'ye yönelik ortaya çıkabilecek her türlü tehdidi takip etmeye çalışacağız" şeklinde bir gerekçe ileri sürdüyse de, Türkiye Savunma Bakanı Akar da, bu gözlem noktalarının, bölgedeki karışık durumu daha da karıştıracağını ve bu  noktaların, Türkiye'de, "ABD  askerleri bir şekilde YPG'lileri koruyor; onları perdeliyor"(5) algısı yaratabileceğini söylemiştir.

*

Fırat'ın Doğusunda, ABD'nin Siyasal Yapılanma Planı, Türkiye ve ABD'nin İkili Görüşmesi ile Bir Çözüme Ulaştırılabilir mi?

Elbette bu mümkündür... Çünkü, bu bölgede Türkiye'nin ilk isteği "sınır güvenliği"; ikincisi de, sınırına bitişik bölgede  "terörist kokan bir siyasal yapılanma" olmamasıdır.. Eğer, bu bölgede bir "devlet" ya da benzeri bir "siyasal yapılanma" tesis edilecekse, bunun, yalnızca Kürtlerden değil; Türklerden, Araplardan; etnik yapısı, dini ve mezhebi ne olursa olsun, tüm bölge halkını temsil edecek şekilde oluşması gerekir.

Örnek olarak, Irak'taki "Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi" alınabilir ve ABD'nin bölgede kurmak istediği devletin adı da, "Kuzey Suriye Bölgesel Yönetimi" adını alabilir...Devlet adı içinde "Kürt" sözcüğünün varlığı, bölge halkında tedirginlik yaratabilir.

Bu şekil bir siyasi yapılanma, ABD'nin, PYD/YPG'nin adını değiştirerek "Suriye Demokratik Güçleri" yapması da inandırıcı bir anlam kazanır...

Aksi halde, Türkiye, "olması gerekeni olur duruma" getirmek için gereğini yapar... Türkiye, ABD'ye rağmen, bunu yapacak "siyasi ve askeri güce" sahiptir...

 

cdenizkent

 

  • --------------------- :
  • (1) Milliyet.com.tr>>Dünya>>Haber>> "ABD İstedi YPG İsim Değiştirdi", 27 Temmuz 2017
  • (x) Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran kalkan
  • (2) Sabah Gazetesi, "ABD'nin PKK Hamlesi", 8 Kasım 2018
  • (3) A. g. y.,"ABD, PKK ile PYD'yi ayırabilir mi?", 10 Kasım 2018
  • (4) A. g. y.,"YPG'yi 'Suriyelileştirmek' mümkün mü?", 9 Kasım 2018
  • (5) HABERLER.COM>>Haber>>Politika, "Suriye Sınırında Oluşturulması Planlanan Gözlem Noktaları", 24 Kasım 2018
 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..