Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '21

 
Kategori
Siyaset
 

ABD Kongre Baskını Yankıları

ABD Kongre Baskını Yankıları

 

Dünya basınında, ABD'deki Kongre baskını: "Trump'ın çeteleri" manşetlere yansıdı

Demokrasi geleneği olan bu ülkenin başkenti Washington'da, Seçiciler Kurulu oylarının sayıldığı ve 3 Kasım 2020'deki başkanlık seçimlerinin sonuçlarının resmileştiği Kongre oturumunda Trump destekçileri Kongre binasının dışında protesto düzenledi.

Yaşananların bir sonucu olarak da Amerika’nın adeta kutsal ve dokunulmaz bir mekânı, Kongre binası işgal edildi.

6 Ocak 2021’degöstericilerden bir grubun polis barikatını aşarak Kongre binasına girmesi sonucu polisin biber gazıyla müdahalesine ilişkin görüntüler sosyal medyada yer aldı. ABD doğu yakası saatiyle 17.40’a kadar süren ırkçı baskın sonucu dört kişi yaşamını yitirdi.

Dünya basınında ABD'deki Kongre baskını: "Trump'ın çeteleri" manşetlere yansıdı

"Senato Başkanı" sıfatıyla Kongre oturumunu yöneten Başkan Yardımcısı Mike Pence' in ise güvenlik nedeniyle binadan çıkarıldığı öğrenildi.

ABD’nin başkenti Washington'da, Seçiciler Kurulu oylarının sayıldığı ve 3 Kasım 2020'deki başkanlık seçimlerinin sonuçlarının resmileşeceği Kongre oturumu, Trump destekçilerinin Kongre binasına girmesiyle yarıda kaldı.(Mehmet Özer)

ABD'deki Kongre baskınına dünyadan tepkiler ABD'de Kongre binasına zorla giren ve suça karıştığı düşünülen göstericiler tespit edilirken, Temsilciler Meclisi Sözcüsü Nancy Pelosi'nin kürsüsünü çalan göstericinin de gözaltına alındığı bildirildi.

ABD, Kongresi 1814'ten bu yana ilk kez işgale tanık oluyor

Donald Trump destekçilerini Washington’a çağırdı. Onlara ülkelerine sahip çıkmalarını söyledi. Mitingin adı, Amerika’yı koruydu. Yani gelenler adeta Amerika’yı kurtarma toplantısına gelmişlerdi. Trump gelenleri kongreye de yönlendirdi. 'Gidin ve orada yapılan o oylamaya engel olun' dedi. Dolayısıyla sıra dışı bir kişiliğin sıra dışı eylemlerinin Amerika’yı getirdiği noktayı görüyoruz.”

“Trump’ın mitinginde ve kongre baskınında kullanılan bayraklara baktığımızda Amerikan bayraklarının dışında eski konfederasyon bayraklarının da olduğunu görüyoruz. 1860'larda Amerikan iç savaşındaki fikirlerin yeniden ön plana çıktığını görüyoruz. Bu aslında bir anlamda Amerika’nın birliğine karşı çıkmak demektir.

Amerika söz konusu olduğunda asıl önemli olan beyazlarla ve beyaz olmayanların barış içerisinde, bir arada yaşama kültürünü devam ettirip ettirememesi. Birliği reddedenler böyle bir kültüre sahip değiller ve böyle bir kültürün Amerika’ya egemen olmasını da istemiyorlar.

Dünyanın her yerinde, değişik olaylar oluyor. Haberimiz bile olmuyor; ama ABD’deki Kongre Baskını, tüm televizyon kanallarına, gazetelere konu oldu. Olay, gazetelerin köşe yazarlarınca yorumlandı. Oysa1990’dan bu yana darbelerle, iç savaşlarla çalkalanan onlarca ülke var. Bu ülkelerde olanlar, yazılı ve sözlü basının ilgisini yeterince çekmedi.

Hangi ülkeler mi? Afgan İç Savaşı, Cezayir İç Savaşı, Kongo İç Savaşı, Libya İç Savaşı, Yemen iç Savaşı, Suriye İç Savaşı,İsrail - Filistin çatışması, 1948 den beri, Çin/ Tayvan, Çin iç savaşı 1927–1937, 1945–1949, dan beri ateşkes 1949; Myanmar, İç çatışma 2 Nisan1948 den beri; 1954'ten beri Kuzeydoğu Hindistan'da isyan; Nijerya, 1998'den beri Nijerya'da toplumsal çatışmalar; 3 Temmuz 2013'ten bu yana Mısır'da İslamcı isyan…daha onlarca ülke; Türkiye, 1978'den bu yana PKK ile mücadele ediyor da dünya ülkelerinin tüyü kıpırdamıyor.

 Dünya, bu ülkelerdeki iç ve toplumsal çatışmalara, yeterince ilgi göstermediği, görüşündeyim. Oysa ABD’deki Kongre Baskını, günlerce gündemden düşmedi. Olay, dünyanın belli başlı kuruluşlarının, yazarlarının gündeminde

Gelişmiş ülkeler, terörün bir gün kendilerini de vuracağını bilmiyorlar mı? Bilmez olurlar mı? Biliyorlar dünyadaki emperyalist ülkeler, artık savaşları doğrudan değil; terör örgütlerini destekleyerek yapıyor. Mustafa Kemal Atatürk, boşuna “Yurtta barış, dünyada barış” demiş. Barış, barış… da kapitalizm doymadığı için az gelişmiş ülke insanlarının sıkıntıları, sorunları bitmiyor. Diğer yandan bu ülkeler, sorunlarını çözemedikleri için küresel güçlerden destek almak için çaba göstermeleri de konunun ayrı bir boyutu.

ABDyönetim sistemi içerisinde oldukça büyük bir simgesel öneme sahip olan Kongre binasına yapılan saldırıya birçok kesimden sert tepki geldi.

Hem Biden’ın partisi Demokratlar hem de Trump’ın partisi Cumhuriyetçiler, yaptıkları açıklamalarla yaşananlardan Trump'ı sorumlu tuttu. Yaşananları "darbe girişimi" olarak nitelendiren siyasetçiler ve basın kuruluşları da oldu.

Washington Belediye Başkanı Muriel Bowser,  Twitter hesabından yaptığı açıklamada, yerel saatle 18.00’den yarın sabah 06.00’ya kadar şehirde "sokağa çıkma" yasağı ilan ettiğini duyurdu.

Pensilvanya Valisi Tom Wolf, başkent Washington'da göstericilerin Kongre binasına girmesini, "darbe girişimi" olarak nitelendirdi

İsveç Dışişleri BakanıAnn Linde de Washington'daki miting sonrası gelişmelerden dolayı derin endişe duyduklarını ifade ederek, "Demokrasiye yönelik bir saldırıya tanık oluyoruz. Demokratik sürece saygı gösterilmeli ve düzen barışçıl bir şekilde yeniden tesis edilmelidir. ABD demokrasisi güçlüdür. Başkan Trump, demokratik sürece destek verme sorumluluğuna sahiptir." yorumunu yaptı.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksenise Twitter ‘den yaptığı paylaşımda, "Ekstremizm, şiddet, kutuplaşma ve kaos asla doğru bir yol değil. Washington'da yaşananlar korkunç. Demokrasinin yeniden işe yaraması dileğiyle." ifadelerini kullandı.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis,"Washington'da meydana gelen şiddet ve korkunç olaylardan son derece rahatsızız. Amerikan demokrasisi, dirençlidir, güçlüdür ve bu krizin üstesinden gelecektir." değerlendirmesinde bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez Laya,Twitter'dan yazdığı iletisinde, "Demokrasi barışçıl güç aktarımına dayanır: Kim kaybederse yenilgiyi kabul etmek zorundadır. Halkın iradesini yerine getirmek için senatörlere ve temsilcilerine tam güven. Başkan seçilen Joe Biden'e tam güven." görüşünü paylaştı.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz,ABD Kongresindeki olayların demokrasiye inanan herkesin yüreğini acıttığını belirtti.

CNN televizyonuna açıklama yapan güvenlik kaynakları, Kongre binasında göstericiler ile polis arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda polis memurunun yaralandığını açıkladı.

Eski ABD Başkanları Bill Clinton, George Bush ve Barack Obama, yaptıkları yazılı açıklamalarla yaşananlara tepki gösterdi. Trump döneminde yönetimde görev yapmış bazı isimler de tepki gösterenler arasında yer aldı. Beyaz Saray görevlilerinden istifalar oldu.

New York Times gazeteside yaşananları "otoriter ülkelerde yaşanan darbe ve ayaklanma görüntülerini anımsatan olağanüstü sahneler" olarak tanımladı.

Wall Street Journalgazetesinde yayımlanan analizde, yakın dönemde "iki başkanlığı, iki partiyi ve bir ülkeyi bu kadar derinden yaralayan bir 24 saatin hiç yaşanmamış olduğu" yorumu yapıldı.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, "Washington'daki görüntüler şoke edici. Demokratik seçimin sonucuna saygı gösterilmeli" ifadesini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterresise, ABD Kongresinin Başkan Donald Trump'ın destekçileri tarafından basılmasının ardından yaşanan olaylardan üzüntü duyduğunu bildirdi.

6 Ocak 2021’deyeni Başkan Biden'ın seçilmesinin Kongre'deki onay süreci, "ayaklanmaya" dönüşen protestolarla karşılandı. Daha önce polisin siyahi vatandaşlara şiddetini protesto eden kalabalıklardan sonra bu defa Trump taraftarı beyazların öfkesi başkenti esir aldı. Medyaya yansıyan görüntüler "Burası bir üçüncü dünya ülkesi mi?" dedirtti. Amerikan demokrasinin ne kadar "kırılgan" olduğunu ve "barışçıl iktidar değişimini" sağlamakta zorlandığını tüm dünyaya ilan etti. Sıradan bir protestodan bahsetmiyoruz. Biden'ın "ayaklanma" dediği protestoları ABD medyası "darbe girişimi" ve hatta "yerli teröristler" ve "Trump'ın barbarları" olarak tanımlıyor.(Burhanettin Duran | Kongre baskını neler söylüyor?8.01.2021)

Son olayla ilk defa Amerika’nın içinde bir grup meclisi bastı. Onlarca insan yaralandı. Yani Amerika’da kamu düzeni kavramı, bugün dünden daha iyi anlaşılmaya başlandı.

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muhittin Ataman’a göre ise Donald Trump’ın başkanlığı terk etmeme ısrarının ve beyaz üstünlüğüne dayalı ırkçı radikal kesimleri hareketlendirmesinin olaylar üzerinde etkisi var.

SETA Brüksel Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse, uzun süredir olumsuz seyreden Amerikan imajının, demokrasisin önemli yara aldığını söyledi. Bir yandan da Amerika’da çok ciddi bir kutuplaşma var. Bütün bunlar yan yana gelince Amerika’nın imajı konusunda çok ciddi bir soru işareti oluşmuştu. Kongre basma gibi beklenmedik bir olay daha yaşanınca Amerika’nın dünyaya anlatabileceği demokrasi öyküsü yara aldı.

Amerika’nın demokrasiler birliği yaklaşımıyla hareket edip özellikle Avrupalı müttefikleriyle değişim gerçekleştirmesi bekleniyordu. Şimdiki duruma bakınca kendi demokrasisinde çok ciddi yaralar almış bir Amerika’nın demokrasiler birliği gibi bir olgu, kurgu oluşturması zor gibi görünüyor.”

Amerika’nın en liberal iki demokrasiden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Muhittin Ataman, Amerikan tarihinde ilk defa belli bir grubun hukukun dışında hak aradığını vurguladı:

“Amerika, İngiltere ile beraber diğer devletleri liberal demokratik kurumların geliştirilmesi konusunda teşvik eden bir devletti. Ancak son yaşanan hadisede Biden bunun açıkça bir kalkışma olduğunu söyledi. Bazıları bunun bir darbe olduğunu söyledi. Şiddet kullanıldı ve ulusal güvenlik tehdit altına girdi.”

Prof. Dr. Yeşiltaş’a göre önümüzdeki günlerde ABD’de neler yaşanacağını Trump ’ın tavrı belirleyecek.

“ABD’de yaşanan gösteriler dâhilinde Joe Biden yönetimi tarafından belirli bir gruba, bir tavır ortaya konursa gösteriler ve şiddet derinleşebilir. Önümüzdeki 14 gün boyunca, Trump ’a yönelik azledilme sürecinin yeniden başlaması gibi bazı söylentiler var. Eğer bu durum yaşanırsa gösteriler şiddetle artabilir. Trump’ın tavrı çok önemli. ”Trump ’ı iktidara getiren zemin kolay kolay kalkmayacak"

Doç. Dr. Köseise yaşananların Amerikan tarihi açısından sıradan olaylar olmadığını vurguladı:

“Bundan sonraki dönemde Amerika’da Trump’ı iktidara getiren zeminin kolay kolay ortadan kalkmayacağı kanaatindeyim. Aksine bunun seçeneği olan Trump’ın temsil ettiği radikal kesimin muhalifi bir sol radikalleşmenin de zemini olduğunu düşünüyorum. Post-liberal diyebileceğimiz bir döneme girdik. Bu dönemin çok daha yakından izlememiz gereken bir dönem olduğunu düşünüyorum.”

Biden,"Başkan Trump' tan şimdi ulusal televizyona çıkarak yeminini ve anayasal görevini yerine getirmesini ve bu işgale son verilmesi çağrısında bulunması istiyorum. Bu bir protesto değil, başkaldırıdır. Bütün dünya bizi izliyor. ABD Başkanları hukukun üstünde değildir" ifadesini kullandı

Trump da, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "ABD Kongre binasındaki herkesi 'sakin' olmaya çağırıyorum. Şiddet yok. Hatırlayın, biz kanun ve düzen partisiyiz. Kanunlara ve üniformalı erkek ve kadınlarımıza saygı gösterin." ifadelerini kullandı. Ulusal Muhafızlara, "Kongre binası önündeki olaylara müdahale edin" talimatı verdi.

.Biden’in çağrısına, Trump ’ın yanıt vermesi ve taraftarlarına, Kongre binası işgaline, şiddete son vermelerini istemesi, bu yöntemle amacına ulaşamayacağı gibi Amerikan demokrasisinin de işlevselliğinin, gücünün bir kanıtıdır.

Bu olay, demokrasisi gelişmemiş bir ülkede, böyle sonuçlanabilir miydi? Bana göre tek sözcükle “hayır”. Demokratik olmayan ülkelerde ise kan gövdeyi götürürdü. Yakın geçmişte, özellikle Arap Baharı’ nda, üzülerek belirteyim ki, yerlerde sürüklenen devlet başkanlarına tanık olduk. Bu olayların arkasında, küresel güç odakları olduğu yadsınamaz.

ABD’deki Kongre baskınıyla nerdeyse, ülkemizin en önemli sorunları ikinci üçüncü plana düştü. Neden mi? ABD ekonomik, askeri güç. Liberalizmin ana vatanı. Peki nedir liberalizm ? Laissez faire, sadece mülkiyet haklarını korumayı amaçlayan yeterli düzenlemelerin bulunduğu bir ekonomik ortamda özel taraflar arasındaki alım satım işlemlerinin müdahaleci hükûmet kısıtlamaları, tarifeler ve sübvansiyonlardan arındırılmasını ifade eder.

.İlk kez Fizyokratlar tarafından "laissez-faire, laissez-passer" (bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler) sloganıyla savunulmuştur(Vikipedi)Serbest piyasa. İsteyen istediği kadar kazanır, kapital edinir; sınır yoktur. Bu nedenle, kapitalizm dünyanın her yerindeki yer altı, yer üstü kaynakları elde etmek ister. Bunun için engel tanımaz, gerekirse gizli ya da açık güç kullanarak ülkelerde iç savaşlar çıkarma, amacına ulaşmanın bir yöntemidir. Suriye’de YPG ’yi silahlandıran da ABD.

Kapitalizmin, emperyalizmin beslendiği, geliştiği Yeni Dünya’dır ABD. Dün, bugün dünyanın her yerinde. Afganistan ’da, Arabistan’da, Irak’ ta, Mısır’da, Suriye’de, Libya’da, Tunus’ta Akdeniz’de… Dünyanın her yerinde üstleri var. ABD’ nin son yıllarda Irak, Afganistan ve Suriye dâhil olmak üzere birçok bölgede kapanan askeri üsleri olmasına rağmen halen dünya genelinde 800 civarında üssü bulunuyor

Diğer yandan teknolojide, bilimde en önde ABD. Dünyanın üstün beyin gücünün çoğunluğunu, ülkesine taşıyan; onlara, kendilerini geliştirme olanağı sağlayan fırsatlar ülkesi ABD. Birçok ülkenin; yönetiminden, demokrasisinden özgürlüğünden örnek almayı hedefliyor. Televizyon kanallarındaki konuşmalarda görüyor, gazetelerde okuyoruz.

Kaliforniya Üniversitesinden Sosyoloji Profesörü Cihan Tuğal, yaşanan süreci şöyle değerlendirdi:

"Bu işi çok yakından takip eden gazeteciler bu tarz şeylerin olabileceği uyarısını yapıyorlardı ama bu düzeyde bir şeyi bence kimse beklemiyordu. Darbe olabileceği gibi bir ihtimalden bahsedenlerin tezleri çok rahat çürütülebiliyordu çünkü bu bir darbe değil, bunun altını çizelim. Darbe olabilmesi için asker ya da polis katılımı olması lazım. Ancak böyle pasif bir polis desteği, kongre binasının basılmasının adını da açık bir 'faşist tehdit' olarak koymak lazım.

Türkiye: Tüm tarafları itidal ve sağduyuya davet etti.

Washington'daki olayların üzerinden birkaç saat geçmeden Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bir açıklama yayımlayarak gelişmeleri endişeyle izlediğini bildirdi. Açıklamada, "ABD’deki tüm tarafları itidal ve sağduyuya davet ediyoruz. ABD’nin bu iç siyasi krizi olgunluk içinde aşacağına inanıyoruz" denildi.

Sükûnet çağrısında bulunan ve Twitter hesabından açıklama yapan TBMM Başkanı Şentop, mesajında şunları ifade etti:

"ABD'deki olayları endişe ile izliyor; tarafları öncelikle sükûnete davet ediyoruz. Daima hukuk ve demokrasi içinde sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Türkiye olarak her zaman hukuktan ve demokrasiden yana olduk; herkese de bunu tavsiye ederiz."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın,"Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz." ifadesini kullandı.

İletişim Başkanı Fahrettin Altuna, ABD'de yaşanan olaylarla ilgili, "ABD'de demokrasinin tüm kurum ve teamülleriyle bir an önce işler hale geleceğine olan inancımızı koruyoruz" dedi.

.Oysa15 Temmuz olaylarında; Türkiye’yi ne Amerika ne de bazı batılı ülkeler anlıyordu. Meclis bombalanıyor dediğimizde meclis bombalamasının ne demek olduğunu sanki bilmiyorlardı.

Prof. Dr. Ataman,15 Temmuz’da Türkiye’de yaşananları hatırlattı. Kongre baskınından sonra ‘diğer devletleri biraz daha anlamaya çalışan bir Amerika’ görmeyi beklediklerini söyledi.

 

Son söz: Türkiye,ABD’deki tüm tarafları itidal ve sağduyuya davet ediyorABD’nin bu iç siyasi krizi olgunluk içinde aşacağına inanıyoruz, diyor. Oysa, ABD’nin Türkiye’ deki benzer olaylara, duyarlı olmadığı gerçeği yadsınamaz. Türkiye, kendi ülkesindeki benzer olaylara itidal ve sağduyuyla bakabiliyor mu?

ABD’de 3 Kasım başkanlık seçimlerini kaybeden Donald Trump, Miami’ye yerleşmeye hazırlanıyor. ABD’nin 244 yıllık tarihinde, seçimi kaybedip de Beyaz Saray’dan ayrılmayan başkan olmamış. Bu da her şeye karşın ABD’de bir  demokrasi geleneğinin olduğunun gösteriyor. Dünyanın belli başlı ülkelerin liderleri de “Amerikan demokrasisi, dirençlidir, güçlüdür ve bu krizin üstesinden gelecektir.Demokrasi barışçıl güç aktarımına dayanır "değerlendirmesinde bulundu. Başkan seçilen Joe Biden' e tam güven." görüşünü paylaştılar. Olayın bu biçimde sonuçlanması, kuşkusuz   dünya demokrasisi açışından da önemli.

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..