Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '17

 
Kategori
Güncel
 

ABD'nin geldiği son nokta: PKK devlettir, Türkiye düşmandır

ABD'nin geldiği son nokta: PKK devlettir, Türkiye düşmandır
 

Gün geçmiyor ki ABD'nin Türkiye'ye karşı saldırıya geçmesinin bir ön adımı daha atılmasın. Önce 100.000 kişilik bir PKK ordusu kurdurulmaya başladı. Sonrasında milyarlarca dolar PKK'ya aktarıldı. İçinde %1 bile Kürt olmayan bölgeler etnik kıyımdan geçirilip PKK'ya bırakıldı.

 

PKK'ya verilen silahlarla Türkiye'ye sayısız saldırı düzenlendi. Bizim ülkemizdeki bir askeri üsten kalkan uçaklarla 247 insanımız öldürüldü, 2000 civarı insanımız bir gecede yaralandı. Sorumlusu ise bize teslim edilmedi.

 

Bu süreçte bize Menbiç sözleri verildi, ABD'nin adamlarınca bir Rus uçağı düşürüldü ve devlet zor durumda bırakıldı. PKK'ya sınırların açılması için ABD'ye çalışan subaylarımız orduya sınırı boşaltıp PKK’nın Türkiye’ye girişini kolaylaştırma emri verdiler.

 

Bunun karşılığı olarak ABD ne yaptı dersiniz?

 

1) Başkentimizi içimize yerleştirdiği  adamlarına bombalattı ama bu işi organize edenleri bize teslim etmedi

2) Soros'un benzeri bir işi Türkiye için yapan Reza Zarrab'ı tutukladı.

3) Hiçbir suç unsuruyla ilişkisi olmayan Halkbank yöneticisini tutukladı.

4) Türkiye'nin sınırlarına dev PKK üsleri kurdu.

5) PKK'lılara nasıl Türk askeri öldürüleceğini Delta force ile öğretti.

6) Sadece Türk ordusuna karşı kullanılmak üzere hava savunma ve ileri tank savunma füzeleri verdi.

7) Suriye sınırındaki toprakları PKK'ya kalıcı olarak vermeyi vaad etti.

8) Türkiye PKK'lıları vurunca Türkiye'de bir milyon TL ödülle aranan teröristlerle ABD subayları destek pozları verdi.

9) Türk devlet başkanını karşılamada "hakaret" düzeyinde protokol eylemi düzenledi.

10) Türkiye'nin ekonomik ilişkileri en güçlü devlete karşı tamamen gerekçesiz ve saçma sapan bir şekilde ramazan ayı ortasında 2.000.000 insanı aç bırakmak pahasına tecrit uygulanması kararı aldı.

11) Türk devlet başkanının ABD ziyaretinde Türkiye'de 40.000 kişinin ölümünden sorumlu örgütün provokatörlerinin devlet başkanının 100 metre ilerisine ABD polisinin özel desteğiyle gelip, dünya medyası gözü önünde sözde "protesto" düzenlemesini organize edip medyaya servis etti.

12) Türkiye'nin Bab operasyonu sırasında PKK ve IŞİD'e lojistik ve stratejik destek vererek daha fazla Türk askerinin öldürülmesi için büyük emek verdiler. IŞİD'in pususunda istenen desteğin ulaşma süresi sadece 6 dakika olmasına rağmen 1 saat içerisinde dahi yardım etmedi.

 

Bu süreçten önce PKK'lılarla birlikte Türk üssünü basıp subaylarımızın başına çuval geçiren ABD askerilerini, Cerablus'ta IŞİD’li teröristlerin pususu sırasında istenilen yardımın verilmediğini, ABD’de PKK sempatizanlarına yapılan müdahaleden sonra devlet başkanı korumaları hakkında tutuklama kararı verdiklerini de yazdık bir kenara elbet.

 

ABD'nin son tahlilde geldiği nokta "Türkiye teröristtir, PKK ise ABD'nin resmi bir eyaletidir" ifadesidir.

 

Yani bizim bir gecede öldürülen 247 insanımızın katili için o çok hassas (!) olup bir türlü karar veremeyen bağımsız pentagon yargısı binlerce kanıta rağmen en ufak bir işlem yapmazken, ABD'nin özel organizasyonuyla ve PKK'lılara tertipletilen bir provokasyon için devlet başkanı korumaları hakkında jet hızında tutuklama kararı verebilmektedir.

.

Bütün bunlar ABD'nin Rusya sınırlarını kuşatmak için geliştirdiği "İran ve Türkiye'ye saldırı düzenleme" planlarında Türkiye'yi İran'dan öne aldığı anlamına gelmektedir.

 

Peki bu sırada Rusya ne yapıyor dersiniz? 15 haziran itibariyle gerçekleştirilen bir konuşmada "Rusya, Suriye'deki Kürt grupları desteklemeye ve ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir" noktasından öteye geçemiyor.

 

Bir başka deyişle bölgede 350.000 kişilik 2400 yıllık deneyimi ile profesyonel ordusu olan bir devletin dostluğunu her iki güç de umursamıyor. Onun yerine sıfırdan bir terörist ordusu inşa edip onu dost olarak görmenin daha makul olduğu konusunda hemfikir olmayı tercih ediyorlar.

 

Pentagonun Türkiye için görevlendirdiği yetkilisi Michael Rubin'in devlet başkanımızı tehditten Türkiye'yi PKK eliyle kana bulama tehditleri savurduğu şu dönemde  ABD terörüne hazır olmalıyız. Çünkü artık ABD "Ben PKK'nın arkasındayım ve önümde diz çökmeyen kadın çoluk çocuk demeden herkesi vahşice katletmeye yemin ediyorum" kıvamına gelmiş durumdadır; tıpkı Irak, Afganistan ve Suriye'de olduğu gibi…

 

Nasıl olsa kimse hesap sormuyor. O halde neden insani kaygıları olsun ki? Neticede gördüğümüz şey, ABD'nin PKK'yı değil terör örgütü, bir örgüt olarak bile görmediğini, resmen bir devlet olarak tanıdığını, Türkiye'yi ise bir terör örgütü olarak tanımlamaya çalıştığını gösteriyor.

 

Son tahlilde terörle mücadelede kritik bir teknoloji olan "anlık bulup yok etme"ye olanak sağlayan askeri uydu ve silahlı İHA'ya erişmemizle birlikte ABD'nin hem "PKK teröristtir" deyip hem de "tonlarca silahı ve onlarca istihbaratı" PKK'ya vermesi yurt içinde PKK'nın imha edilmesinin önüne geçemediğinden ABD yeni bir levele geçerek doğrudan PKK'ya destek verdiğini dünyaya ilan etme yoluna gitmiştir. Zira artık saklanacak tarafı kalmamıştır.

 

Buna rağmen de harf terörü uygulayarak SDG, YPG, YPJ, HPG, DSG gibi baş harf değiştirmeleriyle sağladığı desteği göstermelik de olsa örtme çabasını terk etmemeleri de ayrı bir mevzudur elbet.

 

Sonuçta artık ordumuzun ve devletimizin etkin bir askeri güce erişmesine sevinebiliriz. Ancak ABD'nin buna çözüm olarak PKK'yı devletlere vermediği silahlarla donatarak üzerimize salması, Türkiye'yi "oyunun birinci levelini geçip daha zor bir platform" ile zorlanan bilgisayar oyuncusu konumuna getirmiştir.

 

ABD yine elindeki kontrolsüz güçle Türkiye'nin başına sahip olduğu bu yeni güce uygun bir bela açmayı milli vazife edinmiş durumdadır. Öyle ki, 15 Temmuz'da çok basit şekilde el koyacaklarını düşündükleri yönetimi alamamış olmalarından sonra saldırganlıklarını daha da artırmaları bunun en açık göstergesidir.

 

 
 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..