Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '17

 
Kategori
Güncel
 

ABD'nin Sopaları

ABD'nin Sopaları
 

ABD en son açıklamasında Kuzey Kore’yi yok edeceklerini bildirdi. Bazı yorumcular bu durumda bu kadar ciddi bir tehditten sonra ABD’nin yaptığı onca tehditlere karşılık olarak inandırıcılığını kanıtlayabilmesi için çok ciddi bir harekât yapması gerektiğini ve bunun da Kuzey Kore olmasa bile İran’ı vurarak kararlılık gösterisi yapacağının altını çiziyorlar. Bunun bizim için anlamı ise ciddi yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal durumu ortaya çıkaracağı aşikâr.

ABD yıllarca dünyanın kanını emdiği ve bölgeleri çok iyi yönettiği bilinen bir durum. Nerdeyse dünyada her şeye İngiltere ile birlikte ABD karar veriyor.

2014-2015-2016  yılları arasında Avrupa’da sürekli dövülen bir ülke olan Fransa’yı devreden çıkaran ABD en son binlerce Fransa’da yerleşik milyonerin ülkeyi terk etmesi ve Fransa’dan ayrılan zenginlerin tamamına yakınının ABD, Kanada, Avustralya’ya göç etmeleri ülkeden ciddi sermaye çıkışı o bölgede ilerde büyük bir kıvılcımın patlayacağına işaret ediyor olabilir. Dahası ABD’nin yarattığı çok uluslu DEAŞ’ın aylarca Fransa’yı terör bombardımanı altında tuttuğu biliniyor. Fransa halen özgün eğitim sistemi, özgün nükleer gücü,  kültürel ve ekonomik etki alanlarına yapılan saldırılar Fransa ile ABD’yi uzunca bir süre yeraltında süren bir savaşın içine soktuğu düşünülebilir. İngiliz şirketlerinin Türkiye’de Uzanların elinde bulunan şirketlere sahip olmaları ve Uzanların Paris’e sığınması ekonomik bir savaşın masumane bir parçasıydı. Fransızlar Orta Doğu’da ABD ve İngiltere aleyhine hiç bu kadar kayıp yaşamamıştı. Fiilen 2. Dünya Savaşı sonunda Fransa Suriye’den, Lübnan’dan İngiltere İsrail’den çıkmış olsa da İsrail ve Suriye arasındaki ve Filistin arasındaki denge savaşı bir anlamda İngiliz Fransız mücadelesiydi. Libya Kaddafi’den sonra Fransa ve İtalya arasında paylaşılsa da Suriye’de Fransa’nın bıraktığı boşluğu Rusya doldurdu. Fransa Suriye operasyonu esnasında Türkiye ile birlikte son derece sert bir şekilde cezalandırılan bir ülke oldu.

Almanya 2. Dünya Savaşından sonra tamamen Rusya ve ABD arasında paylaşılmış bir ülkedir. 2. Dünya Savaşı öncesinde uçak üretme kapasitesine sahip Türkiye’nin ABD’nin emriyle bu isteğinden vazgeçtiği bilinen bir gerçek. Savaştan sonra hemen her şeyini kaybetmiş, çok büyük bir savaş tazminatına mahkûm edilen ülkenin bir anda şaha kalkması, Rusya’ya, Fransa, Belçika ve birçok Avrupa devletine tazminat ödemesine rağmen şaha kalkıyor gibi görünmesi Almanları gururlandırsa da aslında ülkede hemen her şehirde bulunan ABD üsleriyle aslında bir anlamda sağlanan ekonomik rahatlama ile sömürge psikolojisinden tamamen sıyrılması sağlanmış olsa da savunma, uzay, nükleer alanda hemen her konuda Almanya ABD ve İngiltere’nin kontrolü altındadır. O yüzden Almanya’nın 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşında Truva atı olarak savaşı başlatıp sonra bir anlamda şimdiki düzen Almanya’nın sayesinde olmuştur. Almanya’yı her an dinleyen ABD,  ve emrindeki NATO ile askeri anlamda birleştirdiği ABD istediği anda onları sopa olarak, emir komuta ABD ve İngiltere’de olmak üzere kullanmaktadır. Almanya’nın hemen yanı başında ekonomik olarak güçsüz ancak onlara her an diş bileyen Doğu Avrupa Ülkeleri: Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan batısında Hollanda, Belçika güneyinde Fransa, İspanya tarafından kuşatma altındadır. Bu anlamda Alman firmaları hariç, Almanlar Avrupa’nın en fazla çalışan işçileridir. Yani bir anlamda Avrupa’nın Çin’i iken teknoloji gelişmiştir. Ancak bu gelişimi Alman sıradan halkından ayrı tutmak gerekir. Şu an Almanya’nın büyükleri Hitler zamanının da büyükleridir ve para konuşur. Avrupa’da neler olup bittiğine en vakıf ülke ise Fransa’dır o da sürekli olarak ABD karşısında güç kaybetmektedir.

ABD ve İngiltere’nin dünyada en iyi yaptığı şey bölgesel devletlerin komşularıyla sürekli çatışma hali oluşturmuş olmalarıdır.

Bir satranç oyunu gibi, örneğin Türkiye Yunanistan ile sürekli savaş halinde, Türkiye Suriye, Türkiye İran, Türkiye Ermenistan oyununu bize kuran söz konusu devletlerden İngiltere’nin Abdülhamit zamanından beri Kıbrıs’ta olduğunu bilmeyen yoktur. ABD ise her yerde bulunuyor ancak ABD kimliğiyle bulunma gibi zorunluluğu olmayan bu ülke hemen her ülkede başka kimlikler altında kolaylıkla bulunabiliyor.

Avrupa’da bu strateji tüm küçük ülkeler arasında tutmuş. Slovakya ile Macaristan mücadele içinde.  Avusturya Macaristanla, Çek Cumhuriyeti Polonya ile vs. Yapması gereken tek şey tarihsel nefret tohumlarına biraz su vermesi, kendi elemanlarını karşılıklı devreye sokması bir anda söz konusu iki ülkeyi savaşın eşiğine getirebiliyor. Çok zor değil!

Kuzey Kore Güney Kore ile, Güney Kore Moon Tarikatı ile, Japonya’yı Güney Kore ile sürekli dengeleyen ABD sadece elemanlarını devreye sokmakla bir anda bölgede ateşi yakabiliyor. Bazı yazarlar; Moon Tarikatı’nın ABD eliyle zekice kurgulanan ve Güney Kore’yi denetleyen Güney Kore Fetösü olduğunu iddia ediyorlar. Şahsen benim Moon Tarikatıyla pek bir bilgim olmasa da Kore’de Türkiye çıkarları için savaşan bir Türkiye olamayacağını, (Bu arada ABD’nin orada dahi Türklere kazık attığını, onları savaşın içinde bırakıp kaçtıklarını pek çok dönebilen muharip gaziler torunlarına basında yer alamasa da anlattılar) en azından Osmanlı İmparatorluğu’nun Japonya’ya göndermiş olduğu denizciler kadar milli karakterli bir hareket olmayacağını anlayabiliyorum.

Nihayetinde dünya hızla bir yere doğru yuvarlanıyor. İşin kötüsü yuvarlayanlar dünyayı sadece yakar top misali birbirine atıp dururken, kendine insandan önce ideoloji, milliyet, sınıf, renk gibi yapaylıklarla kimlik kazanan ve bunu övünme meselesi yapan sıradan insanların yok olduğu savaş ve savaşlar olacak.  Büyük hesaplar yanında küçük hesapların sadece komikliği olabilir. Filin ot kavgasıyla karıncanın yük taşıma kavgası ne kadar komikse durum da sıradan insanlar açısından bu kadar komiktir.

Beni en fazla hayrete düşüren ise; Almanya ve Almanlardır. Nedenine gelince gece gündüz çalışmalarına rağmen yaptıkları her şey ABD bastonu olmak içindir ki, bunu sıradan bir Alman’ın şişirilen egosu, sportif arabalar üreten, elektrik elektronik ve makine sanayinde rekorlar kırdıkları için bir çok şey düşünülmüyor, daha da önemlisi; Alman sabah beşte işe gidiyor ve en geç onda yatıyor. Düşünmek ise boş adamın işi elbette.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..