ABD nin yeni oyunu.. 2012 kötü şeylere gebe…

Sınırımızdaki son olay ve malum 34 kişinin ölmesi epeydir nedeni pek belli olmayan olaylara ışık tutar niteliktedir.

Hatırlayınız; Çok değil altı ay öncesine kadar Türkiye’nin geleceğin yıldızı olduğu AB basınında hemen her gün yazılıp çiziliyordu. Bir yandan başbakanın sırtı sıvazlanıyor, yere göğe sığdırılamıyor, diğer yandan da Suriye’ye saldırmamız için arkamızdan itiyorlardı. ABD den esen rüzgârlara kendi vantilatörleri ile eşlik ediyor, BOP planının vakit geç olmadan tamamen uygulanıp Ortadoğu ve Orta Asya’nın güvenli sömürge durumuna getirilmesinde katkı sağlıyorlardı. Bizim yönetimimiz de yandaş basının devamlı kandırdığı halkın güvenini arkasına alıp AB+D planını büyük bir sadakatle uyguluyordu. Can dostumuz Libya’ya haçlı ordularının bir parçası olarak saldırma, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen Suriye’yi bir anda düşman ilan ediverme, bizim PKK örneği Suriye’yi ve Libya’yı parçalamaya çalışan teröristlere para ve sığınma yardımları yapma gibi durumlar ne kadar büyük bir sadakat içinde olduğumuzun delilidir.

Bu plan, ABD nin istediği gibi gidiyordu da bir kural bozulmuştu. Türk halkını Türk’ten iyi tanıyan emperyalistler, getirdikleri hükümetlerin en fazla iki dönem iktidarda kalmaları gerektiğine inanmışlardı. Aksi ya denetimlerinin elden kaçmasına, ya da halk üzerinde uyutma sistemlerinin devre dışına çıkmasına neden olabilirdi. Bu sefer mevcuttan daha itaatkâr ve becerikli birileri bulunamamış olmalı ki, eski ile devam edildi.

Ne yazık ki, ABD yıllardır inandığı öngörülerde haklı olduğunu görmeye ve muhtemelen ilk boş anda yönetimi değiştirmeye karar verdi. Ama yukarıda bahsettiğimiz acil işler vardı ve yapılması gerekiyordu. Bu durum bir taşla iki kuş vurmak içinde müsait gibi görünüyordu. Türkiye Suriye’ye, daha sonra muhtemelen İran’a saldıracak, onları çökertirken kendi de çöküp parçalanacak, yönetim günah keçisi ilan edilip görevini bir başka emperyalist kurgusuna teslim edecekti.

Ne olduysa Rusya’nın, onunla birlik olan Çin’in vetosu ile olmaya başladı. Oysa bu iki dev Libya katliamında sınanmış sesleri çıkmamıştı. Ön görülen, Ortadoğu katliamında da seslerinin çıkmayacağı idi. Irak’ın dizayn edilmesinde pek sesleri çıkmamıştı. Şimdi planların yenilenme zamanı. Görünen o ki vahşi batının İran ve orta Asya operasyonu bir başka bahara, öngörülemeyen ileri bir tarihe kaldı.

Olayların hissettirdikleri arasında iki dönemi çoktan geçmiş yönetimin değiştirilmesi için düğmeye basıldığı görülüyor. Nasıl mı?

·         Başa geldiğinden beri Çankaya noteri diye eleştirilmesine rağmen önüne gelen her yasayı onaylayan cumhurbaşkanı aniden değişiverdi. O an önünde olan şike ile ilgili yasayı kamu vicdanı bahanesi ile veto etti. Oysa şimdiye kadar kamu vicdanını parçalayan nice yasaya onay vermişti. Konuyu yakından takip edenler okyanus ötesinden esen rüzgârı hemen hissettiler.

·         Malum emperyalistlerin yurdumuza son darbeyi rahatlıkla vurabilmesi için en büyük engel anayasanın ilk dört değişmesi teklif bile edilemeyecek olan maddeleri. İşte sivil anayasa çığlıkları ile uzun zamandır halka kabul ettirilmeye çalışılan yeni anayasa fikri sadece bu dört maddenin değiştirilebilmesi içindir. Diğer maddelerin büyük çoğunluğu zaten yıllar içinde değiştirilmiş, tellalların bağırdığı gibi ortada militer bir anayasa kalmamıştır. İkide bir yapılan madde değişiklikleri de istendiğinde istenilen maddelerin değişebileceğine kanıttır. Bu yüzden amaç ilk dört maddedir.

Kendi tüzüğüne göre artık milletvekili aday olamayacak olan başbakan birçok durumdan dolayı bir dahaki dönemde zor durumda kalabilecektir. Kaldı ki, ABD nin yeterince kullandıklarını nasıl buruşturup attığı da ortadadır. Bu Yüzde başbakan yeni anayasaya “ABD örneği başkanlık” maddesi koydurmak istemektedir. Bu şekilde kamuoyunda hem tartışılamayacak, hem de bir çok olumsuz durum unutturulabilecektir. Kanımızca ABD bu duruma karşıdır. Milletvekili ve emeklilerinin maaş artımı yasasına koyduğu veto da bunu anlamayanlara bir kez daha anlatmak içindir. Kanımızca verilmek istenen mesaj, “ey vekiller sizin alacağınız parayı çok görmüyorum, ama bu hükümeti veto etmem lazım”.

·         Politikanın yüksek rakımlı tepelerinde bu rüzgârlar eserken halkada bazı şeyleri yavaş yavaş anlatmak, yakındaki bir değişime onları hazırlamak gerekmektedir. Bildiğiniz gibi bizim hükümet PKK terörüne karşı ABD ile “istihbarat paylaşıyoruz ”diye övünür durur. Buna karşı çıkan ordu mensupları şu an Silivri zindanlarındalar. PKK nın kimler tarafından ne amaçla kurulup üzerimize salındığını artık beş yaşında çocuk bile bilmektedir. ABD kendi eseri olan PKK nın yıpratılması için bize yardım eder mi? Cevap “hayır” sa bu işte bir bit yeniği var demektir. Ne midir o bit yeniği? Ölen 34 kaçakçı. ABD istihbaratı karıştırarak ordu ile hükümeti halk kafasında karşı karşıya getirmek, halkın orduya olan güveninden yararlanarak hükümete olan güvenini sarsmak istemektedir. Bu tür olaylar sonunda getirilecek yeni yönetime de bu yönetime olduğu gibi insanların desteklerini vermelerini sağlamaktır. Bu iş için PKK ve sözcüleri de seferber olmuşlardır. Ölenlerin tabutlarına PKK bayrağı sararak yurt genelinde askerin haklılığını kafalara işlerken ölenlerin gerçek kimliklerini ve olayın gerçek mahiyetini bilen halk içinde hala hükümete güvenenler varsa bu güvenler sarsılmaktadır. Ölen insanlar mı? Efendilere göre onlar zaten tabadır. Değerleri onlar üzerinden prim yapanların verdiği değer kadardır.

·         Ordu içindeki çıkıntılar ayıklanarak (Emperyalistlere göre) istenilen kıvama getirilmiştir. Bu Libya saldırısında test edilip onaylanmıştır. Hatırlayınız, daha meclisten onay çıkmadan hükümet emri ile ordumuz Libya’ya hareket etmişti. Bundan sonra uzunca bir süre (Yeniden emperyalistlerin onaylamadığı yönetim ordunun başına gelene kadar) Haçlılar bu konuda rahatlar. Rusya ve Çin tehdidi ile de BOP planının bundan sonraki aşamaları ertelendi. Bu fırsatı değerlendirip Türkiye’de yeni bir yönetim oluşturmak, halka yeni uyku ilaçları verip uyumalarının devamını sağlamak gerekir. Plan, olaylar ne yönde gelişir bilemeyiz ama 2012 yılının çok karışık maalesef bizim için fazlaca üzücü geçeceğini düşünüyorum.

İzmir 2011