Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '12

 
Kategori
Dünya
 

ABD Sözcüsü Ventrell, ‘Daha fazla ileri gitmeyin’

ABD Sözcüsü Ventrell, ‘Daha fazla ileri gitmeyin’
 

ABD Sözcüsü Patrick Ventrell (Sanal ortamdan alınmıştır)


On beş gün önce Halep’te başlayan çarpışmalar ile tırmanan Suriye İç Savaşı Erbil’de Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani başkanlığında toplanan Kürt Ulusal Kongresi (KUK) ile PKK Terör Örgütünin de ayranını kabarttığı için güneyimizdeki topraklarda işler yiyice karıştı. Mesut Barzani’nin Permerge Ordusu ile PKK ile Suriye’den PYD adlı silahlı örgütün Nusaybin’in az ötesindeki Kamışlı’yı geçerek Halep’e doğru yönelmesi karşısında Başbakan Erdoğan’ın tepkisi gecikmedi. İçinde kimi ‘hayali haritalar’ konusunu da içeren konuşmasında Başbakan Erdoğan kısaca ‘bunlara tahmmül edemeyiz, müsaade veremeyiz’ açıklaması akıllardadır.

Musul ve Kerkük Petrol kaynaklarının pazarlanması konusunda Barzani ile arası açık olan Irak Başbakanı Nuri El Maliki de Irak Ordusu'nu Kamışlı yakınlarında konuşlandırınca işler iyice karışmaya başlamıştı ki her iki ordu da oldukları yerde kala kaldılar. Bu sırada Suriye sınırının değişi alanlarına kaydırılan Türk Ordusu da gerekli tedbirleri alarak ne Irak ne Suriye ne de Peşmerge Ordusu'na geçit verilmeyeceğini göstermiş oldu.

Ankara’ya ilk  uyarı, ‘Daha fazla ileri gitmeyin’

Bu durum karşısında Ortadoğu paylaşımında en büyük payı almak için gece gündüz çalışan ABD dün gerekli açıklamada bulunarak, kısaca ‘olduğun yerde kal’ uyarısında bulunmuş.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Patrick Ventrell, 'Türkiye'nin kendi ulusal güvenlik çıkarlarını anlıyoruz. Ama şu anda (durumu) daha fazla askerileştirmenin ilerlenecek yol olduğunu düşünmüyoruz' açıklamasında bulunmuş. (Haber kaynağı: gündem.milliyet.com.tr)

'Türklerden askeri bir operasyon bekliyor musunuz?' sorusu üzerine Ventrell, Suriyeli muhaliflerin şu anda mesafe katetmeye devam ettiğini ve daha geniş alanı elinde tutmaya başladığını ifade ederek, Suriye'ye acil dışarıdan bir askeri müdahaleye yönelik geniş çağrılar duymadıklarını’ da söylerine eklemiş. Uzun söze gerek yok: Olacağı buydu!

Çünkü ABD Ortadoğu’daki olası eylemleri için Bağdat yönetimini de bir yana bırakarak Erbil’de iş başına getirmiş olduğu Mesut Barzani ile çalışmak gerektiğini anlamış olduğundan artık AK Parti Hükümeti’ne ihtiyaç duyulmuyor, denilebilir.

Son iki yıldan bu yana artan sinsi ve ölümcül terör eylemlerinden dolayı Türk kamuoyu da ‘bırakın şu Suriye’yi de göğüs göğüse vuruşmaya çalışan ve kentleri kuşatan PKK’yı halledin’ düşüncesinde.

Erbil’den Suriye’ye yönelen işgal eylemleri ve Şemdinli’deki terör saldırısı

Bütün bu gelişmelere ekolarak İmralı’da olduğu söyelen (!) Abdullah Öcalan’dan sonra birilerince PKK liderliğine getirilen ve Öcalan onaylı KCK sözleşmesinin Yürütme Konseyi Başkanı olan Murat Karayılan, Kandil Dağı’ndaki konutundan terör örgütünü yönetmekte ve gerektiğinde Türkiye ile Avrupa kamuoyuna da seslenmektedir. Permerge Ordusu ile PKK ile Suriye’den PYD adlı silahlı örgütün Nuasbin’nin az ötesindeki Kamışlı’yı a geçerek Halep’e doğru yönelmesi şimdilik durmuş olsa bile; yöredeki kaygılı bekleyişi dindirmek zor. PKK ve KCK önderi Murat Karayılan’ın, ‘Eğer Türkiye, Batı Kürdistan’a yani Suriye Kürdistanı’na herhangi bir biçimde müdahale ederse, bu artık Kürt halkı için tahammül sınırlarını aşan bir durum olur’ açıklaması açık bir tehdit sayılır ise bu aşamada neler yapılabileceği de kuşkulu. Görülen o ki Türkiye için düzenlenmiş olduğu tek tek ortaya çıkan kimi tuzaklar var.

Terör örgütünün kış aylarındaki tasarılarını gerçekleştirmek için silahlı saldırılar yanında sivil kalkışmaları uygulayabilmek uğruna çok çaba harcadığı anlaşılıyor. Alınan güvenlik tedbirleri onlara göz açtırmasa da sinsi silahlı, bombalı ve mayınlı saldırılar birbirini kovalamaya başladı denilebilir.

Bu amaçla özellikle Hakkari, Van, Diyarbakır ve Şırnak çevresindeki eylemler gözden kaçmıyor. Alınan istihbarata göre Şemdinli ve dolaylarında PKK'lılara yapılan operasyonlardan dolayı başta Murat Karayılan olmak üzere Hükümet yetkililerince onun siyasal uzantısı durumunda olduğu açıklanan BDP’nin TBMM’deki bazı sözcüleri Şemdinli’de ‘bir savaş’ yaşanıldığını ve ‘kente yaklaşlamadığını’ açıkladılar dün öğle sonu.

‘Hayali haritalar’ uğruna topyekun savaş çığırtkanlığı yapmak kime ne kazandırır?

Suriye bağlamındaki gelişmelerden dolayı Karayılan’ın açıklamalarına dönecek olursak, Karayılan elbette Başbakan Erdoğan’ın ‘hayali haritalar’ ile ‘Suriye’ye yönelik PKK-PYD eylemleri’ konusundaki açıklamalarını eleştirerek, Türkiye'nin Suriye'deki Kürt bölgesine olası bir müdahalede bulunması durumunda ‘Tüm Kürtlerin, Türk devletine savaş açacağı uyarısı’nda bulunmuş.

Türkiye’deki kimi şehirlerdeki(!) Kürt gençlerine ‘hazır olun’ çağrısı yapan Karayılan, ‘Bilinmeli ki böylesi bir durumda tüm Türkiye ve Kuzey Kürdistan keskin bir savaş sahasına dönüşür. Eğer Türkiye, Batı Kürdistan’a yani Suriye Kürdistanı’na herhangi bir biçimde müdahale ederse, bu artık Kürt halkı için tahammül sınırlarını aşan bir durum olur’ açıklaması karşısında bakalım Ankara; başta silahlı PKK olmak üzere propagandist KCK yapılanması için neler yapabilecek. (Haber kaynağı: gündem.milliyet.com.tr)

Yıllardır sözlü ve haritalı olarak propagandası yapılan ‘Büyük Kürdistan’ için Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den toprak talepleri olduğu bilinen Barzani’nin ayrıca kanuşmasına gerek var mı, diyebileceğimiz bir durum ortaya çıkmış bulunuyor. Nerde yaşadığı bilinmeyen Murat Karayılan’ın, ‘Suriye muhalefeti ve gerekse de Türk devleti şunu iyi görmeli: Orada az sayıda bulunan Kürt halkının en meşru hakkı olan kendi kendini yönetme ve Demokratik Suriye birliği çerçevesinde doğal haklarına kavuşma tutumuna karşı olabilecek bir müdahale, düşmanlık anlamına gelecektir ve bu müdahaleye karşı tüm Kürtler var gücüyle savaşacaklardır’ (Haber kaynağı: gündem.milliyet.com.tr) sözleri ise Türkiye’nin güneyinde ne gibi hazırlıkların yapıldığını anlamak hiç de zor olmasa gerek.  

Suriye için barış görüşmeleri bitti

Görüldüğü gibi Suriye’nin kendi sorunlarını kendi içinde ya da muhalefet ile tartışarak çözebilmesi mümkün değil. BM Barış Elçisi Eski MB Genel Sekreteri Kofi Annan’ın dün  görevi bırakmasının ardından Suriye’de neler olabileceği konusundaki endişeler artmaya başladı. Geçtiğimiz günlerde de görüldüğü gibi çatışmaların hızlanması başta Suriye Ordusu olmak üzere Peşmerge Ordusu ile PKK ile PYD adlı yerel silahlı örgütler ile çapul peşindeki kimi saldırganların ortalığı daha da karıştıracağı söylenebilir. Ayrıca bana göre Suriye’de ulaşılabilecek her hangi bir çözüm bile Ortadoğu Barışı için son aşama değildir. Çünkü asıl sorun yine Irak Petrol kaynakları ile Dicle, Fırat ve Asi ırmaklarını da kapsayan sorunlar demeti üzerinden yeni bir ivme kazanacak.

Gelecek yazı: Şam’daki Baasçı Yönetimin özellikleri nelerdir?

Ömer Faruk (04.08.2012)

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..