Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '12

 
Kategori
Futbol
 

Abdullah Avcı'yı daha çok beklememiz lazım çoook....

Abdullah Avcı'yı daha çok beklememiz lazım çoook....
 

Abdullah Hoca'yla Milli Maceramız başladı. İlk maç hafif bir rakiple yapıldı yapılmasına da, biz hafiften de hafif kaldık.

Milli Takım'ın mazisine baktığımızda başarılarının altında hep yıldız futbolcuları, takım oyunundan çok hırs dolu mücadelesiyle ön plana çıkmış, özellikle Fatih Terim zamanında son saniyelerde bile oyundan vazgeçmemiş karakterdeki, ayakları kadar yüreklerini yoran futbolcuları görüyoruz. Bunların yanına  -Şenol Güneş döneminde pek rastlanmasa da yine Fatih Terim zamanında- bazen süpriz yetenekler alınmış. Kazım Kazım, daha önceleri Ümit Davala, Vedat İnceefe gibi yıldız olmadan Milli Takımı gören ender bir kaç isim sayabiliyoruz.

Abdullah Hoca ise işi biraz abarttı. Yıldız  oyuncu sayısı 2-3 olan, 6 oyuncusu da ilk kez Milli formayla tanışan, buna karşılık Hamit, Halil, Kazım, Volkan, Egemen, İbrahim Toraman ve Emre gibi yıldızların kesik yediği bir takım çıkarttı. Tıpkı daha önce Ersun Yenal'ın yaptığı gibi. O da Hakan Şükür'ü kadroya almayarak fişini kesmişti. Ancak gençleştirme operasyonunu bitiremeden bu kez de O'nun fişi kesilmişti.

Hep Milli takım antrenörlüğü ile  lig takımı antrenörlüğünün ayrı beceriler gerektiğine inanmışımdır. Bu tezim kendini ispatlamış, tabiri caizse kendini aşmış Teknik Direktörler için değil elbette. Ancak 4-5 Yıl aynı stressiz takımı çalıştırıp, akademik bir futbolcu grubuyla bir şeyler yapmaya çalışan Abdullah Avcı kesinlikle istisna grubunda değil.

Tüm efendiliği, iyi niyeti ve çalışkanlığına rağmen birinin tez elden Hocaya; Milli takımın, futbolcu deneme yeri olmadığını hatırlatması lazım. A2 milli takımı ve Ümit Milli takımlar futbolcuları yetiştirme, deneme amacı taşıyabilir. Ancak A Milli Takıma,  tecrübesiyle, becerisiyle, yüreğiyle bu işin altından kalkabilecek, hiç değilse ligde çok iyi durumda, performansının üst seviyelerinde bulunan futbolcuları almak zorundasınız. Almanya'dan futbolcu koparmak, genç yetenek bulmak için A Milli Takımın hazırlık maçını bile heba etme hakkınız olamaz.

Milli Takıma bir maç Semih'i monte edebilirsiniz. Ya da bir diğer maçta Alper'le başlayabilirsiniz. Ama Alper'in bir yanında Emre diğer  yanında Selçuk oynar. Ya da defansa Ömer'i alır yanına ise Egemen veya İbrahim Toraman'la O'na güven verirsiniz. Milli takımda ender olarak kötü oynayan Volkan gibi bir kaleciyi hep düşünebilirsiniz. Milli takım forması altında hakarete maruz kalan, ama işini her türlü baskıya rağmen en iyisiyle yapan, takıma hırs aşılayan bir Emre'yi antipatik bulsanız da Milli Takıma almanız kaçınılmazdır. Hamit ve Halil kardeşler tecrübeleriyle bile diğerlerinden artısı olan oyuncular. Egemen'i hatta yerine göre Servet ve Gökhan Zan'ı bile hazırda tutabilirsiniz. Aksi taktirde yeni kadro oluşturacağım derken, eldekilerin dengesini de bozarsınız.

Arda'nın kaptanlığı ise başka bir fiyasko. Bırakın adamın kafası sadece kendi futboluyla meşgul olsun. Galatasaray'da, kaptanlığı öncesi ve sonrası performansı ortadayken "olmadı baştan" yapmanın mantığını çözemedim. Arda'nın ve takımın iyiliği için kaptanlıkla uğraşmaması lazım.

Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Milli takımın başarılı dönemlerinde ne yapıldığı bize örnek teşkil etmelidir. Fatih Terim'in kendi takımlarında kötü de oynasalar aynı futbolcularla ısrar edip başarı yakalaması, Şenol hoca'nın sokaktaki vatandaşın bile rahatlıkla oluşturacağı en formda futbolculardan kurulu  11'iyle nasıl başarılara imza attığını iyi yorumlamak lazım.  Umarım herşey iyiye gider, ama ben bu filmi Ersun Hoca zamanında da izlemiştim sanki...

 
Toplam blog
: 164
: 672
Kayıt tarihi
: 21.10.10
 
 

İnşaat Mühendisiyim, olaylara anlık değil öncesi ve sonrasıyla bakmaya çaba gösteririm. Dağ havas..