Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Abdüllatif Şener kimdir?

Abdüllatif Şener kimdir?
 

Abdüllatif ŞENER


Sayın Abdüllatif ŞENER kimdir? Bilen ve tanıyan varsa söylesin.

Sayın Şener yıllarca siyasetin içinde sessiz sedasız devam eden biri. Yıllarca Sayın Erbakan’ın partilerinde yer almış ve hatta parti içinde önemli görevlerde bulunmuşdu.

Son olarak ta AKPde görev almıştı. AKP’nin ilk döneminde, Avrupa birliği komisyonundan üst düzey bir yetkili Türkiye’ye geldiğinde bu yetkiliye bir sohbette, AKP hükümetindeki üst düzey siyasiler hakkında şu soru sorulmuştu: “Nasıl değerlendiriyorsunuz AKP hükümetindeki yöneticileri?” Herkes için sıradan bir değerlendirme yaparken Sayın Şener için ise şu ifade dikkati çekiyor: “Sayın Şener anlaşılır gibi değil, tıpkı kapalı bir kutu.”

Evet, Sayın Şener yıllardır kapalı kutu. Erbakan’ın partilerinden her ayrılışının ardından bir süre sonra erbakan'ın partisi kapatılır ve o yasaksız kalırdı. AKPye kapatma davası açılmadan önce de yine AKP’den ayrılmıştı ve AKP’ye kapatma davası açıldı. Kapatılsaydı Sayın Şener yine yasaksızlar arasında kalacaktı. Peki, kim bu adam?

Yoksa şöyle mi sormalıyız: “Bu adam partinin kapatılacağı bilgisini alıyor mu ki hep o gittikten sonra parti, kapatılma ile karşı karşıya kalıyor.”

Şimdi de parti kurmuş! Zaten bu ülke parti çöplüğüne döndü. Nedir bu? Her önüne gelen bir parti kuracak olsa –ki oluyor, kim kime oy verecek ya da kim hizmet yapacak? Herkes illa yönetici konumunda mı olacak? Evet, demokrasinin gereğidir bu; ama demokrasi deyip özgürlük deyip de hedonistçe bir yaklaşım içerisinde olmanın bu ülkeye ne yararı olur? Eğer doğru, makul bir fikrin varsa koyarsın ortaya, kabul görürse uygulanır. Altını herkes kabul eder.

Artık günümüzde en uygulanabilir sistem, demokratik sistemdir. Serbest piyasa ekonomisi var. Bunun dışında hangi sistemi koyacaksın ki ülke daha iyi yönetilecek? Mesele bunu ortaya koymak. Ha, sen “ben daha iyi yaparım” dan yola çıkıyorsan o başka.

Bu ülke ve dünyanın gerçekleri ortada. Artık bilinmeyen kalmadı. Sihir mi yapacak bilmiyorum. AKP’yi bölmeye çalışıyorsa onu bilemem veya birilerinin maşası ise onu da bilemem.

Elbette fikir ayrılığı olabilir; ancak bu bölünmeye sebep olamaz. Asgari müşterekte buluşmak medeniyetin en önemli bir unsurudur.

Bu ülkeyi koalisyonlara düşürmeye çalışmanın hiçbir mantığı yok. Bu olsa olsa ülkeye yanlış yapmak olur. Eğer AKP’yi beğenmediysen, CHP’ye geçersin. Zaten sol kökenlisin veya milliyetçi cepheye geç ya da eski yuvana dön; ama parti kurmak da neyin nesi?

Ben Mustafa Kemal’in dediğinden ve koyduğu kuradan başkasını tanımam: “Egemenlik kayıtız şartsız milletindir”. Bize böyle okutuldu ve böyle öğretildi. Bugün doğrusunun da böyle olduğuna inanıyorum; çünkü insana ve millete saygılıyım. Bu ülke, Ahmetlerin, Mehmetlerin veya Ayşelerin, Fatmaların da değil. Bu ülke bu milletindir. Kim bu ülkeye zarar verirse o benim düşmanımdır. Ben başkasının düşüncesine saygı duymazsam başkası da benim düşünceme saygı duymama hakkı doğar. Ne oldu da kural değişti? Yoksa Atatürkçülük mü değişti!

Ben, iktidara kim gelirse gelsin ama tek başına gelsin diyorum. Ne yaptığını ne yapabileceğini görelim; kabul edelim veya kovalım. Bu ülkeye hizmet lazım, parti değil. Hep söylerim: “Ülkesini seven parti gözetmez, hizmet gözetir”.

 
Toplam blog
: 358
: 1023
Kayıt tarihi
: 03.09.08
 
 

  Ne elimde garantim var ikinci bir soluğu almaya Ne aklım erer dünyayı yıkıp ta yeniden ya..