Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '08

 
Kategori
Siyaset
 

Abesle iştigal bir soru...

Abesle iştigal bir soru...
 

Şimdi size sorsam <ı>“Sekiz kere sekiz kaç eder” diye, elbette kerrat cetvelini (Çarpım tablosu) bilen ilkokul çocuğu bile cevap olarak <ı>“Altmış dört eder” der.

Siz <ı>“Altmış dört eder” dersiniz ama ben <ı>“Hayır… Altmış beş eder” diye iddia eder ve bu iddiamı da geometrik çizim üzerinden isteyene kanıtlarım…

Peki, sorunun <ı>“Altmış beş eder” cevabı matematik bilimine aykırı mı?

Elbette aykırı… Üstelik, asbesle iştigal bir soru... Ben <ı>“İspatlarım” diyorsam, vardır bir püf noktası. Ama o püf noktasını göremeyenler, vereceğim cevap karşısında ilk anda <ı>“Haydaaa… Olur mu ya…” diye tepki gösterebilirler.

Eğer bir işin püf noktasını bilemezseniz, sizi yanıltan, ya da yanıltmaya kalkışan da çok olur.

TBMM Çatısı altında 550 milletvekili var. Bunlardan 340 adedi, sandıktan %47 oy ile çıkan iktidar partisi AKP’nin milletvekili.

Yani…

Geride milletin çoğunluğu olan % 53 var. Buna rağmen, iktidar partisi meclis çoğunluğunun % 62 oranına sahip.

Şimdi bu hesap, matematik bilimine uygun mu?

Elbette değil, ama %47 oy alan parti, meclisin %62 çoğunluğu ile istediği her şeyi yapabilme olanağına sahip.

Yanlış anlatmış olmayayım, iktidardaki parti AKP olmaz da bir başka parti de olabilir. Seçim sistemi böyle ise, sonuç da elbette % 47 oy alan her parti için aynı olacaktır.

Bu durum matematik bilimine uymasa da, gördüğünüz gibi siyaset ilmine uygun olabiliyor. Mecliste <ı>“İstikrarın sağlanması” amacına yönelik % 10 barajı, önümüze bu sonucu koyuyor.

Önceki gün yine Sayın Başbakan’ın katıldığı AKP Gençlik Kolları Kongresini izlerken aklıma geldi. Salondakiler, ellerindeki pankartlarla <ı>“Tayip Baba, kurbanız sana” diyorlardı.

Dahası, Aysun KAYACI’nın <ı>“Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi” sorusuna tepki olarak, dağdan gerçek çobanı bulup getirememişler, ama çoban kılığına girmişleri getirip tepki göstermeye çalışmışlar.

Bazıları <ı>“Tayyip Maskesi” takarak <ı>“Hepimiz Tayyip’iz” diyorlardı.

Sayın Başbakan da bu ortamda halkın gazını alayım diye, kendi gaza geliyordu.

Demokrasilerde halk, aklına gelen her şeyi ister. İstediği doğru mudur, yanlış mıdır, genele uygun mudur, orasına bakmaz. Aklına ne geliyorsa, ihtiyacı neyse onu ister.

Siyasetçi ise, bu istekleri karşılamak için çalışır.

İşte <ı>“Siyaset adamı, devlet adamı” olmanın <ı>“Mihenk taşı” da bu noktadır. Siyasetçi, bu noktada <ı>“Mihenk taşı”na vurulur ve <ı>“Ayarı” yani siyaseten <ı>“Kalitesi, yetkinliği, başarısı” ölçülerek ortaya konulur.

Sayın Başbakan, konuşmalarında <ı>“Arkamda…” diye başlayarak milletin %53 çoğunluğuna rağmen % 47 azınlıkla iktidarını savunurken, diğer taraftan <ı>“Millet isterse…” diye devam ederek her şeyin sil baştan yeniden değişebileceğini, ardındaki gücün buna yeteceğini söyleyip geziyor.

İşte bu düşünce de <ı>“Hayır… Sekiz kere sekiz, Altmış beş eder” gibi bir dayatmadır. Aslı astarı yoktur, dayatmadır, kandırmacadır.

Şu anda görüşülmekte olan <ı>“Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı”nı millet istemiyor. Ekonomideki gidiş, milleti perişan ediyor. TCK’nun 301. maddesi, milletin istediğinin aksine göre değiştirilmek isteniyor. Ab kapsındaki tutumunuz milleti rencide ediyor. Türbanın Anayasa’ya ve kamu alanına girmesini kabul etmiyor.

Ama siz bunları <ı>“Arkamda…” diye söze başlayıp <ı>“Millet isterse…” ile devam ederek, millete rağmen yapmaya devam ediyorsunuz.

Peki ya millet şeriat isterse!...

Onu da <ı>“Millet istedi” diye yerine getirecek misiniz?

Cumhuriyete, laikliğe, demokrasiye, sosyal hukuk devletine, Atatürk ilke ve devrimlerine <ı>“Öncelikle inanıp kabul eden bir siyasetçi” milletlin isteklerini <ı>“Önce akıl süzgecinden” ve yukarıda saydığım anlayışın filtresinden geçirerek karar verendir.

Evet… Millet her şeyi ister… Hem de isteyebildiği kadar ister. Her istediği <ı>“Demokrasi ve hukuk çizgisi” içinde değildir.

<ı>“Siyasetçi ve devlet adamı” odur ki, bu milletin isteklerini, hukukun üstünlüğü ilkesi içinde süzgeçten geçirebilen ve doğru karar verebilendir.

Gaza gelmeden… Gaz alarak, gaz vererek değil…

<ı>14 NİSAN 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..