Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '10

 
Kategori
Futbol
 

Abi, yaş mı kuru mu?

Abi,  yaş mı kuru mu?
 

Neden Alman Milli takımında (oynamıyorlar) oynuyorlar? resim internetten alıntı


Mesut Özil Beyaz Triko giyecek, geleceği bu renge bağlıymış.

“Ben sakin biriyim, gol attığımda; sevinip sevinmeyeceğimi henüz bilemiyorum” Demiş ( Alman Medyasından alıntı)

Maça gelecek Türklerin sayısı 11.000 civarında…

25.000 Beyaz T-Shirt bedavadan seyircilere dağıtılacak…

Nedenini bilmiyorum.

Nedenler:

Mesut Özil kendini daha rahat hissetsin…

11.000 Sayısının gözleri kırmızıya bulanmasın…

Kırmızıya beyaz katarak… Berlin Olimpiyat stadını tozpembeye çevirmek… Düşünceleri olabilir.

Hadi bakalım kolay gelsin

Bir kişinin; dünyadaki tüm dilleri konuşması ve anlaması tabiî ki mümkün değildir.

Varsayalım, böyle bir kişi bizim ülkemizde yaşıyor ve tüm dünya onun peşinde ama biz onu gözümüz gibi sakınıyoruz ve onu itinayla bilinmeyen bir yerde çok iyi saklıyoruz.

Uzaydaki uydular dahi onun yerini tespit edemiyorlar.

Ve “Varsayalım deha” Yılda bir, sıradan bir kişiyi (gözleri bağlı bir şekilde) huzuruna kabul ediyor. Tek bir soru sormasına izin veriyor.(Dil ve dillerle ilgili)

Üçüncü kez varsayalım; 10.10.2010 Tarihinde sıra bana geliyor.

Sevinçten havalara uçuyorum aynı anda strese giriyorum.

Ne sorayım şimdi ben bu çok dilli; beyin fırtınasına ki…

Birden fazla yanıt vermek, zorunda kalsın…

Az bir zamanım kaldı İlhami…

Yardım etmen gerektiğinde… Çamura yatıyorsun Abi…

Abi mi?

Tamam abi!

Emrin olur abi!

Dükkân senin, seç beğen al abi!

Yine mi bozuğun yok, canın sağ olsun abi!

Senin gibi müşteri dostlar başına

Canıma tak ettirdin gari!

“Tamam, İlhami yeter ki sen zırvalamayı kes! Ben tek bir yanıta da razıyım…”

Evet, tek bir yanıta razı olduktan sonra bayağı içim rahatladı.

Aç gözlülüğün ne anlamı var ki?

10.10. 2010 Tarihinde ne soracağımı biliyorum artık…

“Abi” sözcüğü başka dillerin sözlüklerinde de yer kapmış mıdır?

Bunu hep merak etmişimdir Sayın Dehamız; örnek veya örnekler verebilir misiniz?” Diyeceğim.

Abi: Sıcacık bir hitap şekli, icabında maço, yeri geldiğin de saygı ifadesinin emrinde… Buram buram vatan kokan AĞABEY sözcüğünün tıraşlısı…

Bir sözcük daha var ki; AGA o da hiç fena sayılmaz lâkin pek fazla yayılmamış; mesken tuttuğu topraklarda kalmış.

Neden diye sorup duruyoruz; hangi tarafta oynarsa oynasın diyoruz… Biz onun başarılarıyla gurur duyuyoruz.

Onda; kendimizden bir parça arıyoruz.

Mesut Özil konuşuyor; Özil demeçler veriyor. Bazılarımız kafamıza takıyoruz. O kim olduğunu söylüyor; biz ona, onu; kim olarak görmek istediğimizi haykırıyoruz.

O; her zaman kendini, daha iyi ve başarılı olmak zorunda hissetmiş olabilir; bir Almandan daha iyi Almanca konuşmak…

Bir Almandan daha iyi futbol oynamak…

Bir Almandan daha iyi daha sadık bir vatandaş olduğunu kanıtlamak…

Ancak öyle olduğunda…

Türk kökenli Alman olmanın “Fark etmez” mertebesine yükselmek mümkün… Mümkün mü?

… Ve verdiği rahatlık…

Kabul görme isteğinin inanılmaz cazibesi…

Genç futbolcu haklı; onun görevi gol atmak o bir profi…

Elli sene önceki; renklerin aşkını aramak…

Devir değişti, milyonların aşkı geçerli.

Milyonlarla yakından uzaktan akrabalığı olmayanın; sözcüklerin büyüsüne kapılması… Normaldir; dememeli çünkü…

Bu işler gönül işi…

Gönül: Neyi, kimi severse…

Nerede olursa olsun AGA… Değişmez.

Öyle değil mi abi…

8. 10. 2010 Cuma

Şansın ve gollerin bol olsun Türkiye

Alev Meisel

8.10. 2010 Cuma akşamı 22.45

Maçın ilk yarısı 1/ 0 Alman Milli takımının lehine…

Zorlu partiyi (ZDF İkinci Kanaldan) izliyorum.

Mehmet Aurelio sakatlandı oyunu terk etmek zorunda kaldı.

Nasıl olduğunu tam olarak göstermediler.

Bela Rethy maçı anlatmaya çalışıyor.

Servet’i çok sert bir futbolcu olarak nitelendiriyor lâkin Alman kaleci dirseğiyle Servet’in burnunu yaraladı.

Bela Rethy: “Futbolda böyle şeyler olasıdır” dedi.

42. Dakikada ağlarımızda gördüğümüz top…

Bence savunma boşluğundan kaynaklandı.

Şimdiye kadar, Özil: Bol bol yuhalanıyor.

Bu Bela Rethy: Kafasını Sabri’ye takmış…

Küçük küçücük Sabri diye diye bir hal oluyor.

Takımımız Altıntop’un öncülüğünde atağa geçti 53. dakika gol şansı…

Olmadı…

Tribünler alev alev kıpkırmızı “Türkiye Türkiye” diye bir ağızdan haykırıyor millilere moral veriyor.

Semih oyuna katıldı. 62. Dakika

Özil’in atağı iyi fakat meyvesiz kaldı.

Sakin genç Özil Almanların ikinci golünü sol ayağıyla kaleye yolladı (79. dakika) pek fazla sevinmedi…

Alman seyirci şarkılar söylüyor.

“ ah ne kadar güzel bir gün…)

Bela Rethy: Özil Atalarının takımına nihayet gol attı…

Klose, Almanların üçüncü golünü 86. dakikada gerçekleştirdi.

Türkler: Tribünleri sessizce terk ediyorlar.

Bela Rethy: Kendine soruyor “Özil sevindi mi?”

Almanlar ilk üç maçı kazandılar ve dokuz puan topladılar.

Kutlayalım

Yarım ağızla değil…

ZDF/ Oliver Kaan (Eski Bayern Kalecisinin yorumları)

“ Almanya’da yaşayan genç nesil ( Türk kökenli) babaları dedeleri gibi düşünmüyorlar. Yuhalamalar, ıslıklar onları etkilemiyor.

Duygu sömürülerine de pabuç bırakmıyorlar. Doğru olan da budur.”

Oliver Kaan eski uzman kaleci kardeş, babaların dedelerin ataların düşüncelerini anlamak; sizler için gerçekten kolay olmadı.

İletişim kurabilmek için aynı dili konuşmak gerek…

Farklı bir coğrafyada; farklı bir kültür ve değerlerle büyüdüler; babalar dedeler atalar… Sizce geçer akçe olmayabilir.

Onlar bizim akçelerimiz…Tedavülden kalkmadılar.

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..