Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '20

 
Kategori
Yapı / İnşaat
 

Abide-i Hürriyet

Şişli ilçesinde  dolaşırken kağıthane vadisine bakan tepede bir anıt görürsünüz.Yaklaşınca kapısı üzerinde ''Makber-i Şüheda-i Hürriyet yazısını okursunuz.Hikayesi söyledir;

1908 yılında padişah II.Abdülhamit’e baskı yaparak Meşrutiyeti ilan ettirmiş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti  meşrutiyetin koruyuculuğu görevini de üzerine almıştı. Kazanılmış olan hürriyeti korumak amacıyla İstanbul’a Avcı taburları yerleştiren Cemiyet bu taburlar ile meşrutiyeti güvence altına almaya çalıştı. Ülkeye hürriyet getirmiş olan İttihat ve Terakki Cemiyeti ilk zamanlarda büyük bir desteğe sahip olmuşsa da kısa bir süre içinde bu destek yerini kaygıya bırakmıştı. Doğrudan hükümette bulunmayan İttihat ve Terakki dolaylı bir denetim kurmuş bu durum ise siyasi çalkantıları beraberinde getirmişti. Politik istikrarsızlığa, İttihat ve Terakki Cemiyetinin muhalefete karşı tahammülsüzlüğü ve yaygınlaşan siyasi suikastlar da eklenince, cemiyetin uygulamalarından memnun olmayan kesimler harekete geçmişti. Ülkede gitgide artan gerginlik 13 Nisan 1909 tarihinde büyük bir isyana dönüşmüştü. 

Tarihe 31 Mart vakası olarak geçen bu isyanı, cemiyet meşrutiyete karşı bir isyan olarak değerlendirmiş ve Balkanlarda Hareket Ordusu adında bir ordu toplayarak meşrutiyeti korumak iddiasıyla İstanbul’a gelmişti. Hareket Ordusunun İstanbul’a girmesiyle çatışmalar yaşandı. Gün boyu yaşanan çatışmaların ardından Hareket ordusu İstanbul’da düzeni sağlamıştı. Düzenin sağlanmasından sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti Padişah II.Abdülhamit’i isyandan sorumlu tutarak tahttan indirdi. Böylece devlet yönetimi İttihat Cemiyetinin eline geçmiş oldu.  

Meşrutiyeti korumak iddiasıyla İstanbul’a gelen Hareket Ordusundan çatışma sırasında hayatını kaybedenler olmuştu. 3’ü subay 71 asker için 26 Nisan’da İstanbul’da büyük bir cenaze töreni yapıldı. Hürriyet Şehidi  ilan edilen bu kişilerin toprağa verildiği yere bir de anıt yapılması konusu gündeme geldi. Yapılacak anıt için düzenlenen proje yarışmasını.  Mimar Muzaffer Bey  kazandı.(Nisan,1909). Onun nezaretinde inşa edilen anıt 3 yıl sonra Enver Paşa^nın da bulunduğu bir törenle açıldı.

İstanbul’da Osmanlı döneminde inşa edilmiş ilk ulusal anıttır. Osmanlı’daki özgürlük hareketinin bir sembolü olan anıt, havaya atış yapan bir top şeklindedir. Altı, üçgen biçiminde bir mesciddir.[1] Etrafı, 31 Mart Vakası’nda öldürülmüş 71 asker ile İttihat ve Terakki hareketinin önde gelen isimlerinden daha sonraki yıllarda buraya defnedilenlerin mezarlarının yer aldığı bir mezarlıktır. Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa Türbesi ile Mithat Paşa, Talat Paşa ve Enver Paşa’nın mezarları bu anıtın çevresindeki mezarlardır.

14 Haziran 1913’te arabasında öldürülen Mahmud Şevket Paşa da bu anıtın yanında Mimar Kemaleddin Bey’in inşa ettiği bir açık türbeye gömülmüştür. 15 Mart 1921’de Berlin’de bir Ermeni tarafından vurularak öldürülen Talat Paşa’nın Tempelhof Müslüman Mezarlığı’ndaki kemikleri de 25 Şubat 1943’te İstanbul’a getirilerek büyük bir törenle Hürriyet Abidesi yanındaki bir kabre gömülmüştür. 1996 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vasıtasıyla Enver Paşa’nın Tacikistandaki  mezarından kemikleri yurda getirilip abidenin haziresine gömülmüştür. Abide-i Hürriyet yıllar sonra İttihat Terrakki liderlerini bağrında toplamıştır.

Osmanlı devri Türk sanatının son döneminde ortaya çıkan neo-klasik üslûbun örneklerinden olduğu gibi, Türk medeniyet tarihinde ilk hâtıra âbidelerinden biri olan Abide-i Hürriyet tamamen mermerden inşa edilmiştir. Geniş ve merdivenli bir setin üstünde altı köşeli bir kaide bulunmaktadır. Bu kaidenin üç cephesine ölenlerin adları yazılmış, bir cepheye Sultan Mehmed’in tuğrası, diğer yüzlere “Tarîh-i İstirdâd-ı Hürriyyet, 10 Temmuz 1324” ve “Timsal-i Meşrûtiyyet, 11 Temmuz 1325” yazıları hakkedilmiştir. Kaidenin üstünde yükselen esas anıt bir top namlusu biçiminde olup eteğinde ordu ve donanmayı temsil eden alâmetler bronz plaka üzerine işlenmiştir.

Anıtın doğu tarafında yine mermerden Türk neo-klasiği üslûbunda tezyinat ile bezenmiş bronz kanatlı bir kapıdan alttaki üçgen biçimindeki bir türbe odasına inilmektedir. Kapı üstünde “Makbere-i Şühedâ-yı Hürriyyet” yazısı olduğuna göre, burası eski Türk türbelerinin üst katlarındaki namazgâh mekânı gibi düşünülmüştür. İçerideki üç kalın pâye, üstteki anıtın temelidir. Bunların ortasında küçük bir kubbe ve üçgenin sol köşesinde bir mihrap vardır. Duvarlar ve pâyelerde mermer üzerine işlenmiş âyetler görülür. Bu yazılar Muzıka-yi Hümâyun imamı Hasan Sabri Efendi’nin hattıdır.

Abidenin yapılması münasebetiyle altın ve gümüş olmak üzere, bir yüzünde Sultan Mehmed Reşad’ın tuğrası ile abidenin resmi, diğer yüzünde “Tarîh-i İstirdad-ı Hürriyyet, 10 Temmuz 1324” ve “Timsal-i Meşrutiyyet, 11 Temmuz 1325” yazıları bulunan madalyalar bastırılmıştır.

 

 
Toplam blog
: 119
: 225
Kayıt tarihi
: 04.12.17
 
 

İlgi duyduğum alan tarih. Milli mücadele ve Osmanlı tarihine  odaklandım. Gözden kaçan tarihi şah..