Abim Deniz

24 Ocak 2015'te halkın üzerine serilmiş koca bir kara çarşafın altında okumayı bitirdiğim kitap, ki o gün Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü idi.

Bazen bir kitabı anlatmaya neresinden başlayacağımızı bilemeyiz, bu yazacak şeylerin ardı ardına başınıza üşüştüğündendir. Siz bir çok şey yazmak istersiniz anılar ve anlatılar kitapla sınırlıdır. Aslında devrimlerin en büyüğünü M.Kemal ATATÜRK yapmıştı Deniz Gezmiş ise sadece O'nun peşinde giden bir Türk genciydi.

-Yargıç:

''Mahkemeye itimadınız var mı?''

-Deniz:

''Mahkemeye asla güvenim yoktur, mahkeme diye böyle bir yerde bulunmaktan utanç duyuyorum.''

Aslen Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi gerekirken, Sıkıyönetim Mahkemesinde görülen bir davadır onların ki. T.C. Yasası Madde 146/1' e göre yargılanacaklardı veya yargılama o maddeye uygun düşürülecekti. Ve işte o madde; ''Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun tamamı veya bir kısmı tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan BMM'yi iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler idam cezasına mahkum olur.''

Anadolu'da bir söylem vardır, 'Hakimler Peygamber postuna oturmuş kimselerdir' diye lakin Milli Savunma Bakanı ve Başbakanın ortak kararı ile atanan hakimlerin bulunduğu Sıkıyönetim Mahkeme'lerinde Peygamber adaleti söz konusu mudur bilinmez.. Askeri Mahkeme'lerin şekil ve oluşumu bakımından Anayasa'ya aykırılığı tartışılan bir konudur üstelik 12 Mart ile başlayan anti-demokratik bir dönemde. Ve o Mahkeme'nin başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi görevinden emekli olduktan sonra AP'ye üye olmuş ve Millet Meclisinde görev yapmıştır.

Şimdi olaya aynı pencereden baktığımızı umarak devam etmek istiyorum, -ki hiçbir siyasi parti ve oluşuma hiçbir şekilde üyeliğim ve sempatim olmadığını belirtmek isterim- burada İnsan Hakları içerisinde başta gelen Yaşama Hakkı'nın önemsiz sayıldığını görüyoruzdur. İleride kanunsuz sayılabilecek böyle bir emri yerine getirmekte şüpheci davranmamak mümkün müdür?

Görüşlerimin tamamiyle insani yönde olduğunun tekrar altını çizerek vurguluyorum sizler de vicdan sahipleri iseniz, evet bu iç insan banka soymuş, adam kaçırmış vs. olabilir fakat bunların her birinin beşer-onar yıllık cezaları mevcuttur yok eğer T.C. Yasası Madde 146'ya göre suçlu sayıldılar ise o durumda da hafifletici sebepler göz önüne alınarak idamları onanmaz ömür boyu hapse çevrilirdi. Örneği de bilindiği gibi günümüzde mevcuttur.

Son olarak ben bir soluk alırken herkesle yaşamak isteyen adamın şiirini paylaşıyorum;

Yenilmişsem
Elim kolum bağlı
(Boynumda yağlı ip)
Gelip dayanmışsam darağacına

(Dudaklarımda yarın
Gözlerimde yarınlarda
Unutmak mı gerek seni)

Kapılar kapalı
Tutulmuşsa gece kapkara yollar
Sıcacık bir sevgi
Sunmayacak mıyım insanlara

Bakmayacak mıyım yarınlara
Seslenmeyecek miyim insanlara?