Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Alyoşa-Sevmek Güzeldir.

http://blog.milliyet.com.tr/alyosacan

11 Nisan '09

 
Kategori
Aile
 

Ablam

Ablam
 

Sebuş ablam ve ben Hülya


Merhabalar,

Bu gün benim için çok önemli bir gün, çünkü bu gün sevgili ablacığımın doğum günü.

Anneciğim ve babacığım öldükten sonra can ablamla yaşamaya başladık.

O benim Annem, babam, ablam, kardeşim, çocuğum, arkadaşım, sırdaşım, ev arkadaşım, gönül çiçeğim, o benim herşeyim can ablam, ablamı çok seviyorum, ablam da beni çok seviyor.

Ablama bir şiir yazmak istedim, elime kalemi kağıdı aldım yazdım çizdim, yazdım çizdim olmadı.
Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemedim.
Onun için kaç tane kağıt karaladığımı hatırlamıyorum ama, sizlere onu anlatabilecek satırlar yazamadım.

Sebuş ablam (ismi Sabahat ama, ona Sebuş denmesini ister), çok şen şakrak, çok güler yüzlü, çok hoş görülü sinirleri alınmış, çok fazla zeki, uyanık, insan canlısı, çok konuşkan, çok çokları olan bir insandır.

Hayatında hiç kimseye 'Siz' diyemez, daha konuşurken işi 'Sen'e çevirir.
Herkese karşı çok saygılıdır, aynı saygıyı kendisine de yapılmasını ister.
Hiç bir zaman ağzından küfürlü söz çıkarmaz, çıkaran olursa da hemen uyarır.
Çok kibardır, otomatlar kendiliğinden yanınca bile teşekkürünü esirgemez.
Çok pratiktir, isterse on dakikada on yemek yapar, ama canı isterse yapar.
Çok hamarattır. Elinden her türlü elişi gelir.
Danteller, oyalar işler. (Çeyizlerimizi hep o yapmıştır).
Yün işinden pek anlamaz ama tüm atkılarımı o yapmıştır.
Çok pratik düşünceleri vardır.
Mesela yıllar yıllar öncesi 'Elde tutulan bir televizyon olsa ne güzel olurdu' dedi, yıllar sonra tv li cep telefonları çıktı.
Bir zamanlar koltuklarımızın altını temizleyemiyorduk, 'şu koltuklara bir tekerlek taksalar ne olur sanki' dedi, bir iki yıl sonra tekerlekli koltuklar çıktı.

Televizyonlar malum çok yer alıyorlar evlerimizde, yine Ablam 'şu televizyonları duvara assalar nasıl olurdu acaba' diye düşündü, şimdilerle duvara asılan LCD-Plazma televizyonlar oldu.

Ablam evimizdeki buzdolabının buzluğu küçük olduğu için çok şikayet ediyordu. 'Şu buzluğu daha büyük bir buzluk yapsalar nasıl olur acaba?' dedi. Yıllar sonra Buzdolabı büyüklüğünde derin dondurucular çıktı.

Daha böyle enteresan çok olayları var, enteresan bir kişilik kendisi, ne derse hemen hemen hepsi oluyor.
Ben kendisine 'Birde fal baksan herşeyi göreceksin' diyorum, ama kendisi hem kahveyi sevmiyor hemde kahve falı bakmayı bilmiyor.

Ben onun için küçücük bir kız çocuğuyum, balkonda otururken üşürsün diye mutlaka sırtıma bir ceket getirir.
Yine yemeğin en güzel tarafını benim tabağıma koyar.
Meyve soyarken en büyük olan meyveyi bana verir.
Benim annem gibi oldu can ablam bende onun küçük kızı oldum.
Ablamı anlatmakla bitiremem.
O kadar çok enteresan bir kişiliği vardır ki bir tane daha kendisinden bulunmaz.
Ablamın ondokuz yaşındayken kendi ismini yazdığı akrostij şiiri var. Onu paylaşacağım sizlerle gerçi bu yazıyı ondan habersiz yazıyorum va sonra sürpriz olarak kendisine okuyacağım bu yüzden şiiri için kendisinden izin almadım ama, umarım bana kızmaz.

Ablamın şiiri şöyle;

Sebepsiz aşkıma son mu verdin,
Ebediyyen aşkımı virana çevirdin,
Bedbahtsız gönlümü her an çürüttün,
Aşkımın ateşiyle kül ol sevgilim.
Hayatta kalbimi yalnız sana vermiştim,
Ayrılmayız diye çılgın gibi sevmiştim,
Tertemiz aşkımı viran ettin sevgilim.

Ablam seni çok seviyorum, iyiki doğdun iyiki benim ablam oldun.
Yaşın kaç olursa olsun Allah seni başımdan eksik etmesin.
Sen mutlu ol, ben seninle çok mutluyum.
Huzurumuz hiç bozulmasın.

Sevgiler,

Kardeşin, kızın, arkadaşın, HÜLYA...

 
Toplam blog
: 227
: 1770
Kayıt tarihi
: 24.11.07
 
 

İzmirliyim, okumayı, yazmayı, gezmeyi çok seviyorum. Daha ne olsun. Sevgiler...