Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Deneme
 

AÇ, gün yüzü görmemişlerin ahlakı

Üç kuruşun hesabını kitabını yaparken boğulan ömür, kuyulara sarkıtılınca hala kendine mi bağırıyorsun, sus!

Ölüm, diyor birileri; sen kendi cenazeni toprağın altında çürümeye mi indiriyorsun, bağır!

Elleri ellerinde olsun diye, elin ağız kokusuna katlandığın sevgilin, geçen sabah hangi adamın yatağında uyanmıştır, çıldır!

Boyacı çocukları hatırladın mı, babandan aldığın harçlıkları üleştiğin, ütopyanın tetikçilerini, uyu!

Kendine bir dilek tut, tutuşan sen olacaksın, unut!

Kıpırdadığın an, dağ taş üstüne yığılırken yaşam diye çırpınacaksın, güldürme!

Masalcıların çete üyesi çıktığı bir yerden gece yarısı yola düşmüşsün sonra, yanında yangın yerini yüreğinde azdıran bir yareninle… Adlarını unutup çiğliklerini aklından silmek için yol haritalarını açıp kaybolmak için can atıyordun oysa… Nafile ama… Susmaların, kaş çatıp dik yürümelerin… çare değil kaçışlarına… kaçtığın yer, kendinsin.

Uyanıp bir bozkır kasabasında, kahvaltı masalarında tesellilerini içerken sen, aldanıyorsun kendine, aldatıyorsun da…

Yutkunup sahilleri, benim diyen burjuvayla tay olup volta atıyorsun. Zil zurna oldukça bağırıyor yarenin, yeniğiz, yine yenilirken… diye.

Soluk almak için paranın sıcağına yatanlara konuk oluyorsunuz, ne çok can yakan kelime ve davranış boca ediliyor kafanızdan aşağıya, ah kaçışlarımız bir bilse!

Silinmiyor, Borges, silinmiyor zihnimin kalbimi dinamitleyen anıları, ne çok yara var, yaralanmalar olağanlaşıyor ayrıca…

Arayış içinde olan bir yeniyetme kız, sana kış soğuklarını getiriyor, sırılsıklam olmuşken yazda…

Yeniyetme kızın sana biçtiği entarileri yırtıp çıplak kalasın var oysa, sokakta ve sahil boyunca… Sahilde sarhoşluğun, sahilde cinselliğin uç beyini arıyorsun, aklın diyor yok sana, yok ucu bucağı, ayrıca ucun bucağın…

Yeniyetme kıza içinden kan kusarken, seslendirdiğin nezaket kelimeleri seni boğuyor, çırpınıyorsun, gördüm işte!

Aldanan yok bu kez, aldatılan toplum şahit olsun, şaka gibi!

Aç olan anlatsın dedikçe, toklar böğürüyor, aç açıyor cinnetle gözlerini, hazır ayrıca orasını burasını açmaya da…

Yahu, diyorsun, bunca yalanla hangi insan gün yüzü görür ki, demeye kalmadan, yalanla, üçkağıtla köşeyi dönmüş kadınlı erkekli bir kafile geçmez mi önünden, hadi hayırlısı!

Dünya, dediğin ölümlülerin sığınağı, öleceğiz madem demene kalmadan bir yan kesici sokağı koşarak dönüyor, bir kadın kocasının olmadığı saatlerin aynasında sevgilisine içki dolduruyor, çocuklar mı, kalan!

Sırma saçlı oğlanlar cici kızlara yalanlar biriktirirken, aşk adı altında, cici kızlar pahalılıktan zengin koca artı eli yüzü düzgün sevgili kampanyasına katılmazlar mı bir de!

Büyüyün, kız çocukları, büyüyün oğlan çocukları ve diğerleri… aşk ile sevgi ile… derken unutmamalı, saygı ile… kim nerden çıkardı bu kelimeyi demeyin ama… ahlak ile!

Aç, gün yüzü görmemişlerin ahlakı, ahları olur olsa olsa, bir de kaynayan ızdırap kazanları!

 
Toplam blog
: 55
: 383
Kayıt tarihi
: 27.01.09
 
 

1975’te Ankara’da doğdu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü’nü bitirdi. Şiirleri..